''hayatımı elimden geldiğince iyi yaşamaya çalıştım. amacını bilmeden, ancak uzaklardaki aya doğru ilerleyen bir gece kelebeği gibi. ve nihayetinde garip bir hakikati keşfettim. ben sadece idrak sınırımın ötesinde bir mesajı ileten aracıyım. otuz yıl boyunca atalarımın ve kardeşlerimin hatırasına hizmet ettim. adaletsizliğe maruz kalanlar için savaştım. bu hayat; beni seçti.'' ezio auditore da firenze.
Ben alfalık kavramına biraz libido yönünden bakıyorum. Östrojene aç, ama susamış ve ilelebet de doymayacak olan her erkek birer alfadır bana kalırsa. Çünkü kadını dölleme içgüdüsü erkeği erkek yapan en önemli unsurdur. Bu içgüdü ne kadar güçlüyse erkeği o kadar hayatta tutmaya zorlar. Erkek bu içgüdüyü yaşamına pozitif sinyaller olarak, kendisini ve çevresini geliştirici, mücadeleci, aktif ve hareketli bir adam imajıyla aktarabildiğinde libidosunun göze batar hiçbir tarafı da kalmaz. Yani alfalığı doğru kanalize edebilmek, iyi yansıtabilmek de önemlidir.