18. yy ingiliz edebiyatının önemli şairlerindendir kendisi. bireysellik ve hümanistlik üzerine yazılar yazmıştır ancak yine de dönemin yazarları arasında en tutucu olanıdır. kralın yeryüzünde tanrının temsilcisi olduğunu, ve bu yüzden krala kayıtsız şartsız bağlı olmak gerektiğini savunur. ona göre devlete, krala bağlı olmamak anarşi doğurur ve bu da toplumda huzursuzluk yaratır. insanın kendi hayrına olan en iyi davranış düzene boyun eğmektir der. "an essay on man" isimli eserindeki
-know then thyself, presume not god to scan...
dizesiyle de bunu çok güzel belli eder.***
....
how happy is the blameless vestal's lot!
the world forgetting, by the world forgot. eternal sunshine of the spotless mind!
each pray'r accepted, and each wish resign'd;
labour and rest, that equal periods keep;
"obedient slumbers that can wake and weep;"
desires compos'd, affections ever ev'n,
tears that delight, and sighs that waft to heav'n.
grace shines around her with serenest beams,
and whisp'ring angels prompt her golden dreams.
for her th' unfading rose of eden blooms,
and wings of seraphs shed divine perfumes,
for her the spouse prepares the bridal ring,
for her white virgins hymeneals sing,
to sounds of heav'nly harps she dies away,
and melts in visions of eternal day.
....
18 yüzyıl avrupa'sının önde gelen şair ve eleştirmenidir.
on iki yaşında geçirdiği hastalık yüzünden sakat kalması, 1,37 boyunun ve hayatının her döneminde sağlık sorunları ile yüzleşmek zorunda kalması kendisini pesimist ve çok keskin eleştirmen yapmıştır.
fiziksel görüntüsünün ve biçimsellikten uzak vücudunun azizliğine uğramasından ötürü uzun süre dostluk yaptığı bir kadına aşkı namına açılması ve karşı cins tarafınca bunun alaya alınması onu kadın düşmanı yapmış, denemelerinde de çok ağır ithamlar yazmasına sebebiyet vermiştir.
yazı ile arasındaki kurmuş olduğu bağ, tanrı'nın ona vermiş olduğu hastalıklı ve biçimsiz vücuttan mütevellit kızgınlığın ve esnekliğin olmaması ile sert ve karşısındaki yazarları/şairleri/dönemin önde gelen kalemlerini iğneleyici ve aşağılayıcı yaklaşmasına neden olmuştur.
yazılarını da genelde ciddi bilimsel araştırmalar yapmadan, empati kurmadan ve evrensel perspektiften bakmayarak yazması onu daha da bir çetin ceviz ve kabuğu kırılmaz bir eleştirmen/şair yapmış, biraz evrensel yazar olmaktan uzaklaştırmıştır. buna rağmen ingiltere 'nin 18. yüzyılın en bilinen şair yapmıştır.
"herkesin, çekici bulduğu, ona keyif veren, faydalı görünen herneyse, onunla meşgul olma özgürlüğü olsun; ama insanoğluna yakışan çalışma alanı yine insandır."
Alexander Pope (d. 21 Mayıs 1688 - ö. 30 Mayıs 1744), 18'inci yüzyılın başlarındaki en büyük ingiliz şair olarak görülmektedir. Hicivli dizeleriyle ve Homer'i tercümesi ile tanınmıştı. Kahramanlık beyitleri üstüne bir uzmandı. En önemli eserleri 'Essay on Man' (Tanrının her şeyi bildiğini, onun zalim olarak görülmemesi gerektiğini anlatır) ve 'Essay on Criticism'dir. (Kötü eleştirinin kötü eserlerden daha zararlı olduğunu anlatır). Küçük yaşta tüberküloz hastalığına yakalandı ve çok acılar çekti. Bu yüzden ömür boyu kısa kaldı ve hiç evlenmedi. Lakin bir çok bayan arkadaşı olmuştur ve onlar hakkında imalı yazılar yazmıştır.
Eserleri
* (1709) Pastorals
* (1711) An Essay on Criticism (Tenkit userine bir deneme)
* (1712) The Rape of the Lock (Saçın kahkülüne tecavüz)
* (1713) Windsor Forest (Vinsor ormanı)
* (1715-1720) Homeros'in ilyada destanının ingilizce'ye tercümesi
* (1717) Eloisa to Abelard
* (1717) Elegy to the Memory of an Unfortunate Lady (Talihsiz bir kadının hatırasına mersiye)
* (1725-1726) Homeros'in Odysseia destanının ingilizce'ye tercümesi
* (1728) The Dunciad (Aptalların savaşı)
* (1727) Peri Bathous, Or the Art of Sinking in Poetry (Peri Bathus veya şiirin batırılma sanatı)
* (1734) Essay on Man (insan üzerine bir deneme)
* (1735) The Prologue to the Satires (Hicivlere bir giriş)
"Ne mutludur suçsuz bakirenin dostları!
Unutulan dünyadan, dünya unutürken, lekesiz zihnin sonsuz gün ışığını.
Her dua kabul olunmuş
Ve her istek bırakılmış"