hace bektaş-ı veli'nin 'dört kapı kırk makam' öğretisi anadolu aleviliği'nin özetidir. şeriat, tarikat, marifet, hakikat dört kapı'yı oluşturur. ancak burda bahsi geçen şeriat, sünni islam'da kullanıldığı anlamda değildir tıpkı tarikat gibi. alevi yolunda bu dört kapıdan herhangi birini çıkarırsanız, bu aleviliğin yapısını bozar çünkü o kapıların herbirinin on önemli makamı vardır. demek istediğim aleviler hace bektaş-ı veli'nin şeriat kapısını asla yok saymazlar, sayamazlar. yok sayılan bir şeriat varsa o sünni islam anlayışındaki şeriattır. zira sünni islam'daki emevi döneminde oluşmuş şeriat, alevileri zerre kadar alakadar etmez. bu yüzdendir ki osmanlı kadılarına gitmek yerine kendi halk mahkemelerini oluşturmuşlardır.
edit:sanki bu bir fikir yazısıymış ya da yazıda birine küfür etmişim gibi, neyi eksilediniz anlamadım. bunlar gerçekler yani.
Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar(mezhepler) halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır. ali imran 105
Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, mezheplere(fırkalara) bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız. ali imran 103
allahında söylediği gibi mezhepler islamın bir parçası değildir. tartışmaya ve islamı mezhepler üzeriden eleştirmeye gerek yoktur
Aleviliği dolayısıyla alevileri bir islam mezhebi olmamakla suçlayıp akıllarınca aşağılayanlar, ıslamda mezhep denen bir şeyin olmadığını öğrendiklerinde umarım ki geç olmaz.
aynı dini farklı yorumluyor diye ayrıştırmaya çalışmak bence çok gereksizdir . bir sünni olarak bu konuyu tartışmanın gerçekten gereksiz olduğunu düşünüyorum . o kadar fazla kusur varken din kardeşin alevi olduğu onu hor görmek boş bir iştir.
