Aguiçen Ocağı dedesi olan Agucan Seyit Muhammet'in, Osmanlı Kadısı ile tartışması.
''Biz Türküz, Müslümanız.''
Ağuçan Seyit Muhammet: “Bak Kadı Efendi, Biz elhamdülillah Müslümanız, ama imamımız Oniki imam’dır. Ali evlatları olarak ceddimize lanet okunan bir mekânda Hakk’a tapmayız. Cemevlerimizi yıktırdınız. Öyle bile olsa, Allah’ı dört taş duvar arasına sığdırmayız; biz Hakk’ı insanda görenleriz.
Padişah Mahmut’un emriyle dilimizi Arapça ettiniz, bizlere hiçbir yerde mekân tutturmayarak Kürt aşiretlerinin içerisine gönderdiniz, biz Türkmenlere bile Kürt dedirttiniz. En kutsal mekânlarımıza Emevinin ve Abbasinin emir ve buyruklarını soktunuz.
Biz Türkmenleriz, Allahımızı kendi dilimizle anarız, ibadetlerimizi de yine kendi öz dilimizle icra ederiz. Hiçbir zaman bu topraklarda kan aksın istemedik, dedelerimiz nasıl ki tahta kılıçlarla barışın sembolü oldularsa, biz de aynı sembolü taşımak istedik.
Ancak sizler bu ülkenin çocukları olduğunuz halde, nereden geldiği belli olmayan Hırvatı, Rumu devşirme paşalara teslim oldunuz. Neslinizi inkâr ettiniz. Oysa ki Osmanlının kurucusu Osman Gazi dahi Hacı Bektaş Veli’nin himmetiyle kılıç kuşanmış, şeyhim Edebali’nin himmetiyle bir imparatorluk kurmuştur. Şimdi ne için bizi bu ülkeden saymıyorsunuz? Kaldı ki dört kıtada benim ceddim at koşturdu. Hz. Muhammed’in dinini sevgi ile bütün insanların gönlüne taşıdı, şimdi biz üvey mi olduk?”
kategorisizliktir. türk mü, başka bir millet mi, müslüman mı, yeni bir din mi, arap hayranı mı, batı sevdalısı mı ??. kızmayın aleviler ben çözemedim bu işi.
alevilik, ilimin sonunun olmadığı ''ebedin sonu, ezelin de başlangıcıdır'' düşüncesini savunan, yenilikci, halk yönetimi ve insana odaklanmış bir yönetim düzeni ve kültürel yaşam biçimidir.
her şeyden önce alevilik yenilikçi bir felsefedir. dünün reformu bu gün için yaşlanmış sayılır. yazılı hurafe ve dinler insanın yaratıcılığına, yani yetenek gücüne sınır koyduğundan farklı dinleri de kucak açar. insanlığın sosyo-kültürel yapısı, medeni hali, sosyal adalet, paylaşım, doğanın korunması, inanç, bilim ve eğitime özellikle vurgu yapar. çeşitli kurallarla donatılmış bir kültür, yaşam biçimi ve yönetim sistemidir. asırlarca polis düzenine gerek duymadan yaşam süren bir rejim ve yönetim düzenidir.
yaygın kanı, alevilik ve bektaşiliğin tarihçesinin hz. ali'ye ve ehlibeyte bağlı olduğu yönündedir. oysa bu inanç, islamiyet'den de çok önce var olan bir düşünce, sosyo-ekonomik olarak bir düzen ve yaşam biçimidir. alevilikde hz. ali'nin yeri bir ayrıcalık yaratmıştır. çünkü asırlardır var olan türklerin inanç ve düşüncesini canı pahasına arap dünyasıyla tanıştırmıştır. bunun da ötesinde hz. hüseyin'in yezid tarafından adaletsizce katledilmesi bu bağlılığı iyice pekiştirmiştir. arap aleviliği ve türkiye aleviliği arasında oldukça büyük farklar vardır. hz. ali'nin arap aleminin islamiyeti henüz kabul ettiği günlerde 40'lar cemini kurmasıyla ona ve ehhlibeyte türkler arasında ayrı bir sevgi seli doğmuştur.
ateş, su, gök ve yer gibi eski türk inançları öncelikle şamanizm, çin'lerin taoism, budizm ve konfüçyus ardından museviliğin kabala, hristiyanlığın gnostik manheism ve yunan mitolojisinin inanç ve düşüncelerinden de etkilenmiştir. son olarak da islamiyetin zenginliğini de harmanlayıp heterodoks (dinler üstü) bir düşünce oluşturmuştur. alevilik evreninin yüceliğine ve evrimsel oluşumunu asırlarca önce kabul etmiştir. yani eski bir deyimle; ne zamandan beri varsın diye sorulan bir soruya aleviler "galu beladan beri" diye cevap verir. yani evrenin sonsuzdan buyana yokdan var olduğunu savunur. bu bağlamda felsefi yanı oldukca güçlü olan bir düşüncedir.
922 yılında mansur "enel hak" dediği için katledilmişti. yaratıcının insanda bütünleştiğini ve insanı kamilde odaklandığını, varlığın bütünlüğünü üstün saydığı için asılmıştı.
ahmet yesevi 12.yy "enel hak"'dan hareketle yarattığı divanı hikmet düşüncesi ile, türklerin eski inançlarına türkçe'yi kullanarak akıl ve ilmi de eklemiş ve hacı bektaş ve 40 erenler aracılığıyla anadolu insanının ayrılmaz inancı olmuştur.
yine aynı bağlamda, "vahdeti' vücut" yani varlığın bölünmez bütünlüğü anlamına gelen "ben ve yaratıcı içimde bütünleşmiştir" felsefesini anadolu'ya geldiğinde sistemli biçimde ilk anlatan, muhittini arabi olmuştur.
ancak, enel hak ve vahdeti vücut aynı felsefe olsalar da, iki farklı dilde öğretilmiştir. mansur'un enel hak'ı güncelleştirilip divanı hikmet kapsamında hacı bektaş tarafından öz türkçe olarak öğretilirken, vahdeti vücut düşüncesi nakşibendiciler tarafından farklı yöne çekilmiş ve arapça olarak işlenmiştir.
ne varki, osmanlı padişahı yavuz sultan selim'le başlayan kanuni ve ii. selim'le devam eden ve iii murat döneminde ivme kazanan 600 yıllık devlet baskısı, aleviliğin gelişimini bir ölçüde engellemiş ancak yok edememiştir.
bir kızla konuşuyoruz. 7-8 ay öncesi.
öncesinden de tanıyorum. fakat sammyetimiz çok yok.
tesadüfen konuşma kahve davetleri ile başlayan diyaloğumuz karşılıklı hoşlanma ile devam ediyor.
bir gece telefonda konuşurken bana bir soru soruyor;
''biz aleviyiz. görüşmemiz senin ya da ailen açısından sorun olur mu?''
bu soru öyle bir oturuyor ki kalbime.
düşünsene hacı bu amına kodumun memleketinde gencecik bir kız; hoşlandığı erkeğe, seveceği erkeğe ''alevi olmamız sorun olur mu'' diye soracak; temkinli yaklaşacak hale gelmiş.
cevabımı verip, bir kaç cümle ile bu konudaki görüşümü belirttikten sonra; sesindeki rahatlamayı sağır duysa farkederdi.
işte insanları yaftalayan zihniyetin ürünü budur. ötekileştirmenin kepazeliiğinin birebir yaşandığı bir andır.
sizin ben gelmişinizi geçmişinizi sikeyim. bir insana insan olduğu için değer veremeyen zihniyetin; bir insanı kabul etmek için, insanlık haricinde başka yaftalara gerek duyan zihniyetin amına koyayım.
sizin ben ötekileştirme çabanızı götünden sikeyim.
ya allah ya muhammed ya ali derler. ne dini ne de muhammed'i inkar var.
inanç yüzünden insanlara düşman oluyorsunuz. inanç, inanma şahsa özgüdür. insanlık gibi değerlerin önüne çekiyorsunuz inancı. bu kafayla fiyasko bir hayatınız olur.
Anlayamadığım şeylerde biridir. Din desen din değil ırk desen ırk değil anlayamadım bir türlulü. Neye inanırlar ne yaparlar da anlamıyorum. Hz aliye baglılık gosteriyorlar hz muhammefi inkar ediyorlar. Ulan hz ali hem onun damadı hem de kuzeni yahu. Neyini kabul etmiyorlar bilemiyorum bir türlü.
iki seneye kadar inananlarının hepsinin hoşgörülü insanlardan oluştuğunu sandığım inanış. daha sonra iki sünni arkadaşım farklı zamanlarda alevi kızlara gönlünü kaptırdı. sonuç ise, kızın ailesi esas oğlanlar sünni olduğu için kızını vermedi, yani hüsran. hatta o arkadaşlardan biri, ki kendisi devrem olur, kızın babası ile telde konuşmuş, adam bizim oğlana "yobazlar size asla kız vermem" gibi şeyler söylemiş. yani burdan anladığımız, kızların babası ile telde konuşmayın.
bir türkmen alevisi olarak, sanırım bir öz eleştiri yapacağım.
dün amcamlar bize geldi.oturduk sohbet ettik çay kahve içtik.
konu inançlara geldi.amcamın karısı sunni'dir.çok da severiz sibel yengeyi.
ayrıca sibel yengemin ablası da var.
şems'in alevi olduğunu biliyorsunuzdur.tebrizden gelme ismaili kolundan bir alevidir kendisi.bu bilgi üzerine sevgi felsefesi konuşuldu ve ben bir yerden sonra rahatsız oldum yengem ve ablası adına...
amcam ve annem alevilikten öyle bir bahsediyorlar ki, aryan ırkı gibi(üstün ırk)
evet ''kadına verilen değer, eğitime önem'' gibi iyi olduğumuz konular var lakin,
şu seçkin azınlık kafasından çıkmamız lazım.insan insandır.
sevgiden dem vurup farkında olmadan kibire kapılıyoruz bu da dün akşam olduğu gibi itici olabiliyor.
Sunniyim ve alevilikle ya da alevilerle hicbir sorunum yok. Fakat soyle bir dusuncem var, hz ali camide oldurulup sehit edildi diye camiye gitmeyip cemevi acmak ve sirf bu yuzden yeni bir mezhep olusturmak sacma. Aksine daha cok baglanmali insan, hz ali'nin sehit edildigi yolda ilerlemeli. Benim dusuncem tabii.
tekke ve zaviyelerin kapatılması ile zayıflayıp, köy enstitüleriyle tarihe karışmış türklerin yerel orta asya inançlarından müslümanlığa evrilmesindeki ilk durağı.
nerede türklüğe sahip çıkan, edepli, töreli, ahlaklı, babayiğit aleviler, nerede bugün ki türkü barda boş muhabbet yapan, onun bunun peşinde eylemden eyleme sürüklenen, ne yaptığını bilmeyen tipler.
şuan ki alevi-sünni tartışmaları gereksiz ideolojik gerginlikler. islam ile birlikte zamanla kaybolacak. yeni dünyamızda böyle şeylere gerek olmayacak.
Araştırılmadan, bilinmeden atılıp tutulan kavramlar arasında ilk 5e giren inanç biçimi. Bu inanca sahip insanlara ne zaman önyargılı davranmamayi öğreneceksiniz, o zaman bir adım ileriye gideceğiz.
aslında bir fark var ama bu inançla alakalı değildir sonuçta onlar da müslüman ne kadar hoşgörülü olabilir?
fark ezilen durumda olması ve gücü elinde şu anlık bulundurmamsıdır.
yoksa şiaların hakim olduğu yerlerde de durum vahabi ve sunniden farklı değildir.
ayrıca alevileri ateist olarak gösterenler de ayrı kafadadır.
sunni olup müslüman olan gibi alevi olup müslüman da vardır. sanki sunnilerden hiç ateist çıkmıyor gibi konuşmak saçma.
hoşgörü olayına gelince şu an ezecek güçte olmamalarından kaynaklı sonuçta onlar da bir müslüman ve güç onlarda olsaydı sunnilerden hiçte farklı olacaklarını düşünmüyorum.
sünni olarak problemimin olmadığı mezheptir.
en yakın arkadaşım ayrıca ev arkadaşım alevidir bu konular aşılmalıdır. bu arada alevilerin hakkını inançsızlar değil de bırakın aleviler savunsun bazı inançsız şerefsizlere düşmedi alevileri savunmak.
şunu unutmayın ; islamda mezhepler yoktur olmamalıdırda !
sünnilik-alevilik
ilk öncelikle alevilik bir '' mezhep '' değil , bir ''tarikat'' (bkz: erdebil takkesi).
ve temeli '' irana'' dayanır bu kültürün.
biz türkler zaten islamiyeti araplardan değil , iranlılardan öğrendik bu bir gerçek.
neyse konuya gelecek olursak öncelikle;
>>aleviler kendilerini müslüman görüyorlar mı ? sorusunu sorarız.
-alevilik kendi içinde çok illütrasyonlara sahiptir , hz.aliyi peygamberden üstün gören ,
islamiyetle alakası olmadığını söyleyen , sünnetleri kabul etmeyen , yada direk ateist.
ve günümüzde alevilik maalesef genel anlamıyla ''din , kültürden'' çok '' siyasi'' bir anlam kazanmıştır.
bu alevliğin kullanılması ve zarar verilmesine , binlerce masum insanın canının yanmasına neden olmuştur.
evet şunu kabul etmeliyiz genelleme yaparsak bugün türkiyedeki ateistlerin %60ı alevi kökenli ve halen alevi kültürüne bağlılar.
işte bu bize alevililiği herşeyden önce bir '' kültür'' olduğunu gösterir.
>bugün bazı alevilere avrupada '' cem evlerini'' ibadethane saymasıyla avurpada ki bir çok alevi aydın
kendilerini '' islamdan ayrı'' görüyorlar.
bunlar hep böyledir , kendi alevi dedelerine bile bağırırlar '' hayııııır biz müslüman değiliyiiiz'' derler.
genellikle bunlar türk değildirler çoğu sonradan dönme '' yahudi , ermeni'' olur.
tabii bide ''alevi kürtler'' var o ayrı.
tabi onları genellikle kimse bu gibi insanları takmaz.
fakat bu insanlar bugün türkiyede geniş alan kaplıyor .
ve aleviliği adeta bir provokasyon aracı olarak kullanıyor , buna alevi dedelerimizde karşı çıkıyor,
onlarada bağırıyorlar.
ve bu insanların çoğalmasıyla alevi kültürümüz '' yanlış anlaşılıyor '' ve '' yozlaşıyor''.
bunlar gibi zihniyetler yüzünden zaten ağzında olan kan boşalıyor , sünni-alevi çatışmaları artıyor.
> bugün bu provokatör alevilerle ortam iyice karışmakta siyasi partiler dış güçler bayram etmekte.
ve bunuda çok güzel empoze ediyorlar.
alevi vatandaşlarımızın , çoğuda buna marruz kaldı özellikle (bkz: cumhuriyet sonrası dönemde)
evrilip çevrildiler ve adeta bambaşka bir kültüre , islami bakış açısına neden oldular.
eskiden çok dindardır . namaz , kuran okumak gibi şeylere çok önem verirlerdir fakat bugün bu durum oldukça azalmakta.
fakat halen bazı yörelerde dindar , yörük has alevilerimiz var. bu insanlar siyasetten uzak tamamen '' iman , sevgi , kalp gözüne'' inandıkları gibi '' islamın'' şartlarınıda yerine getirirler.
işte çoğu zaman bu yüzden '' aleviler müslüman mı ? '' gibi sorular artmakta.
cevap basittir ; islamın 5 şartını yerine getiren ,imanın 6 şartını yerine getiren yada getirmeyip inkar etmeyen
herkes müslümandır.
sünni-alevilik zaten islamda yeri yok .
müslümanlık demek '' kuran'' demektir.
bugün siyasi '' aleviliği'' değil siyasi '' islamı'' asla ama asla kaideye almayınız onlara itaat etmeyiniz.