Allah, Muhammed, Ali kutsallığını kalbinde taşıyan, Hz.Ali’nin adaletinden ayrılmayan temelinde insan sevgisi bulunan her dine, mezhebe ser inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan, dil, din, ırk, renk , farkı gözetmeyen eline diline sahip olma ilkelerini şart koşan, gelmek isteyen, inançlı insanları çatısı altına alarak manevi susuzluklarını gideren, insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini yargılamalarını sağlayan, laik, demokrat, eiştlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan, zalime ve zulme karşı gelen, mazlumun yanında olan, şeriatın bağnaz kuralllarına bağlı olmayan, ve onu reddeden, islam dinini kendine göre ve sunni inancın dışında yorumlayan, aslı doğruluk, kemali dostluk, cevheri, merhamet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgi, meyvası sevgi hamuru ile yoğrulmuş, insanı Kamil ve erdemli insan yaratmayı ön gören, korkuyu aşıp sevgi ile tanrıya yönelen, Enel-Hak ile insanın özünde tanrıyı gören, yaradan ile yaradılan ikiliğinen Varlk Birliğine varan, edep ve ahlaklığı yaşamın temeline oturtan, insanı yücelten, hamurunda hem ilahiliğin hemde irfaniliğin mayası bulunan; kişinin ahlaklı ve karakterli yaşam ilkelerini belirleyen, Hz. Muhammed ve Hz. Ali’den gelen neslin imametini teberra ve tebelle ilkesi ile sahiplenen, dini biçim ve şekil olarak değil, gerçek anlamıyla algılayan, dini bağımsız bir irade gücü ve batını özelliği ile evrimleştiren akıl ve iman bütünlüğünde birleştiren ve tüm bunları Kırklar Cemi ile yürüten bir inanç sistemidir.
sosyal meselelerin özünde olan imkansızlıktır. (bu cümleyi şerh edecek ne halim ne vaktim var, kısaca tamamlanmayan hiçbir şey tanımlanamaz deyip geçelim)
mesela temelinde insan sevgisi bulunan her türlü mezhebe, şer inanca saygı duymaz alevi. hoşgörü ile de bakmaz.
insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini yargılamalarını sağlayan, laik, demokrat, eiştlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunduğu söylenebilen alevilik mesela 14. yüzyılda bu şekilde tanımlanamazdı. dolayısıyla yaşanan sosyal değişimler dünya var oldukça devam edecek, tamamlanmadığı için de tanımlanamayacaktır.
işimize geliyorsa...
hem bir kitapla sabit olan yüce dinimiz bile herkes için farklı bir mana ifade ediyorsa, tasavvufun sularında gezinen bir anlayışın kesin tanımı nasıl yapılabilir ki?
hem öğreti hem de ırsi bir durum olmasından mütevellit bir sıkıntıdır... (#7259759) no'lu entryde yapılan tanımlama alevilik dergisinden alıntı ve aleviler içerisinde de genel geçerliliği olan, teorik tanımlamadır... ama bu tanımlamayı pratiğe döktüğünüz zaman eğer alevilik salt bir inanç sistemiyse benim an itibariyle kendi istedim dahilinde alevi olabilmem gerekmektedir... pek tabi ki bu mümkün değildir... bu durumda aleviliğin babadan oğula geçen ırsi bir durum olması ise işin inanç felsefesi tanımı ile ters düşmektedir...
not; ''........islam dinini kendine göre ve sunni inancın dışında yorumlayan.....'' filmin koptuğu yer burası sanırım... bütü tartışmalar bundan sonra başlıyor...
ortada net birşey olmadığı içindir. çünkü alevilik sapkın bir inanış ve yaşayış biçimdir. islam inancı gibi net çizgileri yoktur, asla olmamıştır. sözde inananlar neye inandıklarını dahi tam olarak bilemezler. büyük bir çoğunluğu yobaz olup, kin ve nefret dolu olanları çok tehlikelidir. aralarından tek tük de olsa adam gibi adam olanları da çıkar elbet. delikanlı ve merttir bunlar. ama dediğim gibi bu insanların çoğunda malesef yobaz düşünceler hakimdir. müslümanları pek sevmezler.
hele ki bunların hem kürt hem alevi olan versiyonları vardır ki; ...