çağdaşlık kıstaslarının görece olmasından kaynaklanan yanılma. kıstasların görece olması değil de yapılan yorum yanılma diyorum yanlış anlaşılmasın. mistik olan bir kavram marksizmle dans edemez demişti reha çamuroğlu. adam haklı. sonra ortaya devrim şehidi gibi gen yapısı bozulmuş komik laflar çıkıyor. sistemin kabahatinden dolayı bu ülkenin alevileri isyanı ve başkaldırıyı benimsedi. oysa ki zulme karşı isyan hazreti ali'de de vardı. ama marks - herhalde sakalından mütevellit - daha yakın bulundu. aleviler sol oldu, böylece medeni oldu. sünniler de gerici ve yobaz tayfası. bu lafları aleviler etti demiyorum. genel kanının dile getirilen şekline bir dokunuyorum sadece.
dünyada sadece türkiyede alevi yok. alevilik en nihayetinde gider şiiliğe , şii geleneğine bağlanır. bak kulağının dibinde iran var. sence [ senin medeniyet kriterlerince ; ki muhtemelen içi doldurulmamış şekle , giysiye bağlı bir kriterler bütünü] çok medeniler mi? daha 1979 da islam devrimini o insanlar yaptı. bu yeterli bir done değil mi sence na - medeni olduklarına ?
aleviler daha medeni falan değildir. bunu diyen biri varsa yanılsama içindedir. şeklen ve biraz da entelektüel bir farklılık asla senin bu tezi ortaya atmana yetmez. hasılı demem o ki: sadece ülke şartları içinden kaynaklanan, otantik bir yanılsamadan başka birşey değil. anadoluyu gezin bakalım iyice bir, aleviler arasında bidat içinde kıvranan ne insanlar var.
aleviler sanki müslüman değilmiş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. unutulmasın ki alevi kardeşlerimiz ayrı bir dine inanmamaktadırlar. din aynı peygamber aynıdır. sadece mezhep farklılığı bulunmaktadır aramızda o kadar. ayrıcana alevi kardeşlerimiz öz be öz türktürler. alevi olmayan biri olarak, onları sevdiğimizi belirtmek isterim.
"medeniyet açmaksa bedeni
hayvanlar bizden daha medeni" der büyük şair.
medeniyet kısaca batıdan veya doğudan baktığınıza göre değişen göreceli bir kavramdır. bu tespiti yapanın nereden baktığını bilemediğimizden bakış açısı ile ilgili bir şey söyleyemeyeceğiz. ancak kültür olarak bile alevilik genel olarak islam'ın yani müslümanların bir parçası, ekiyse parça veya ek bütünü nasıl kapsayabilir.
çagdaş demiyelim de; çağa ayak uydurmaya çalışma konusunda türkiyedeki sünni çogunluktan daha azimliler diyelim...bir gülen efendileri, bir adnan hocaları olmadığından ,önce cemaat değil ,önce insan dediklerinden olsa gerek buda...
(bkz: öğretseler alevi olurdum) *
türkiye de bu genelleme yanlışlığını daha önce yapan birinin beyanatı. o kadar yanlış bir genelleme ki sadece ikilik çıkarmak için söylenmiş bir söz.
bizim ülkemizde çağdaşlık kelimesinin anlamı çok farklı bir defa.
türkiye'de çağdaşlık: öncelikle içki alışkanlığı olan ve ayda yılda bir de olsa mutlaka içen, içkiyi ve cinsel ilişkiyi hiçbir zaman reddetmeyen, kılık kıyafet konusunda herhangi bir tutuculuğu ya da baskısı olmayan, evlilik dışı ilişkilere karşı yumuşak tavırlı, her türden ilişkinin olabileceğini kabullenmiş - lez, gay - bunlara saygı da kusur etmeyen hatta bayanlar için lezbiyen partileri, erkekler için gay partilerinde çember kurmak için gönüllü olabilecek, kendi karısını en yakın arkadaşıyla bile paylaşabilecek olgunluğa erişmiş, en yakın arkadaşının kocasını, karısını altına üstüne alabilen, bundan zerre pişmanlık duymayan, ramazanda oruç tutmayan, haccı kötüleyen, chp'ye oy veren ya da sağcıların temsil ettiği partilerden birine oy vermeyen - chp daha fazla point kazandırıyor- fala filan v.s.
yukarıdaki bkz'dan bir bölüm:
--spoiler--
Aleviler ise, dünyanın ve yaşamın tadını çıkarırlar. Liberal bakışlı insanlardır. Haklarını aramayı bilirler. Aşırı tutucu değillerdir.
--spoiler--
aleviligin temelinde alcakgönüllülük, insanlari kücümsememe gibi düsüncelerin bulundugunu düsünürsek, gercek alevilerin zikretmeyecegi önerme. alevi kültürüyle yetismis birisi olarak da sunu söyleyebilirim; evet cok genis düsünebilen, cagi yakalayan insanlarin sayisi cogunlukta ancak günah oldugunu dusunerek mahrem yerlerine su degdirmeyecek kadar bagnaz, alkolün hayatlarini ele gecirmesine izin verecek kadar iradesiz insanlar da bulunuyor bu gürühun içerisinde. kisacasi insan her zaman insan, esek her zaman esek.
sünnilik şeriata meyledebilen yapısı ve allah korkusunun her zerrede hissedilmesi nedeniyle kısmen soğuktur, alevilik ise daha sekülerdir, allah sevgisi ön plandadır. bu yüzden kişinin algılarını bozmaz pek, sağlıklı bir dünya hayatı yaşamaya vesile olabilir. sünni islamiyet allah korkusundan tir tir titreyip o günah bu günah diyebilirken, alevilik gayet güzel bir dünya anlayışı kazandırabilir kişiye.
Alevi-Sunni kutuplaşmasının temelinde Kerbela'dan başlayan bir iktidar mücadelesi olduğu ve bu tarihten sonra sunni mezhebinin devlet ile ittifakı neticesinde toplumu ve egemen sınıfları şeriat düzenine kaydırması gerçeği karşısında haklı , günümüz dinci-liberal ittifakının yürüttüğü kapitalist ekonomi-politiğe ve ortak ırk-din-ulus siyasetinin şovenizmi karşısında laikciler ve dinciler tarafından ayartılmaya çalışıldığı noktalarda geçersiz olan iddiadır. Yavuz Sultan Selim gibi alevi düşmanı padişahların katliamlarından tutun da çağdaş olduklarını iddia edenler tarafından bir otelde yakılmaları , kahvelerde taşlanmaları , cunta dönemlerinde avlanmaları gibi nedenlerden dolayı sürekli baskı altında tutulmaya çalışılan bir mezhebin yaşadığı zulme ve dayatmalara karşı hala hoşgörülü olabilmeyi başarabilmesi ve demokrasiden vazgeçmemesi çağdaş kabul edilmeleri için yeter de artar bile. Bunun dışında temizlik ve ibadet gibi konularda kimin kimden daha çağdaş olduğunu tartışmak abeste iştigaldir.
sünni inanç dinin bireydeki en doğru, en katışıksız yansıması olan din elçisinin davranışlarını referans alır.
alevi öğretinin referans noktası ise dinin çıkış noktası tanrı elçisinin davranışları değil, din yorumcularının davranışlarıdır.
kişinin bedensel ve ruhsal sağlığını zedelediği gerekçesiyle, dinen yasak kılınmış, içki içmeyen bir sünniyi çağdaş olmadığı gerekçesiyle eleştiren insanların körü körüne saplanıp yozlaştırdıkları hz. ali sevgisinden ötürü bir soğanın başını bıçakla kesmenin günah olduğuna inanmaları ne derece çağdaş bir davranıştır tartışma konusudur.
bilenler bilir annelerin, teyzelerin kapı kapı aşure dağıttıkları gün üç aşağı beş yukarı hz. ali' nin şehadetine rastlar. işte o günü sünni inancında sadece hz. alinin şehadeti dolayısıyla değil ilk insanın ruhunun yaratıldığı, insanlığın pek çok tufan ve afetten kurtulduğu gerekçesiyle kutsal sayılır ve gerek sünniler gerek alevilerin muhafazakar olanları tarafından o gün oruç tutulur.
yalnız alevi orucu daha bir tuhaftır. sadece su içmeyerek tutulduğu iddia edilen bir oruçtur.
oruç tutmamak veya alevi öğretisindeki karşılığıyla tanımlayacak olursak susuz kalmak modern insanın sekülerleşmesi açısından önemli bir çağdaşlık göstergesiyse haşlanmış mısır satıcıları alevilerden daha çağdaştır.
izmir yolunda bursanın karacabey beldesinde yanyana alevi-sünni köyleri vardır. insanları tarımla uğraşır. yaza doğru tarlada ilk filizlerini veren ürünler yabandomuzları tarafından talan edilir. koskoca bir ilkbaharın emeği heba olmasın diye çiftçiler omuzlarında av tüfeğiyle domuz nöbeti tutarlar. gözler uykulu geçen gecelerin sessizliğini av tüfeğinin aşina sesi yırtar bazen ve biz domuz nöbetine gönderilmeyen ailenin en küçük çocukları acaba domuz nasıl bir canlıdır görme hevesiyle sabahı zor ederiz. sabah olunca bostanlar. her domuzun başında iki adam. silahlı olan bizim köylü öbürü yabancı. silahsız olan silahlı olanın avucuna yeşil ellibinliklerden 2 tane koyar bok kokulu bir leşi omuzlar gider. biz daha sonra öğrendik o silahsız adamın alevi olduğunu.
ve yine mustafa ekmekçi' den öğrendik domuz eti yemenin sözde çağdaşlık olduğunu.
azınlık olmalarından ve kökleşmiş değerlerinin daha soyut konularda yoğunlaşmış olmasından kaynaklanır.
toplumun çoğunu oluşturan sünni inanç ise ister istemez toplumu kontrol altında ve sistem içinde tutacak gibi gelişti ve doğal olarak muhafazakarlaştı. iktidarını devam ettirmek için hitap etmesi gereken geniş halk yığınlarının anlayıp uygulayabileceği gibi basitleşti, şekilselleşti ve ardından yozlaştı. inancın özü ancak ezoterik oluşumlarda yaşayabildi.
aleviler ise sürüldükleri dağ köylerinde, asırlar boyu zaten ortak düşmana karşı dayanışma bilinciyle daha küçük bir kültür oluşturdular ve inanç ile ilgili mevzularda daha derin bir anlayışı toplum katında yaşatabildiler. yaşadıkları zorluklardan ötürü çevrelerine daha iyi uyum sağlayabilir hale geldiler ki çağdaşlıktan kasıt da budur sanırım.
çağdaşlığın dinden, ırktan, mezhepten, dilden vb. olgulardan değil bireylerden kaynaklandığını bilmeyen kişinin söylemi. polemik ve mezhep kavgası çıkarmak için uğraşan düşünce ürünü.