alevi sorunu

entry32 galeri0
    7.
  1. ben böyle bir sorunun olduğuna inanmıyorum. insanlar günlük hayatlarında birbirleriyle yaşıyor alışverişe çıkıyor dost oluyorlar. ama anlamadığım aleviler alevilerle, sunnilerde sunnilerle bir araya gelince birbilerini azdırmaları sorunudur. bunun dışında sorun var demek sorun yaratmaktan başka bişe olmaz.
    6 ...
  2. 6.
  3. alevileri de yakından ilgilendiren zorunlu din dersi uygulamasını danıştay anayasaya aykırı buldu; bu duruma cemil çiçek ve diyanet işleri başkanı ali bardakoğlu karşı çıktı. bu durum ilginç saptamalar yapılmasını sağlıyor:

    1. müfredatın değiştirildiği, artık eskisi gibi olmadığı öne sürülürken, aslında eskiden anayasa suçu işlendiği de bir anlamda kabullenilmiş oldu.

    2. içeriği bu denli sünni inancıyla domine edilmiş olmasa, din ve ahlak konusuna daha tarafsız bakmayı başarabilse belki zorunlu din dersi savunulabilir olurdu. ancak içeriğini oluşturan ve sürdürenler -ki buna öğretmenler de dahildir-devlet dini olarak sünniliğin o kadar etkisi altındadırlardır ki bu durum da, zorunlu din derslerinin sünnilik dersi durumuna kendiliğinden dönüşmesini, pratikte alevilere, farklı mezhepten ve dinden olanlara, inançsızlara otomatik olarak baskı ve ayrımcılık mekanizması oluvermesini getiriyor.

    3. bardakoğlu, açıklamalarıyla hala bu çizginin yılmaz savunucusu olduğunu açıkça belli ediyor. yani etyen mahçupyan'ın deyimiyle "diyanet işleri başkanı kendi anladığı islam ve aleviliğin "doğru" olduğunu söylemekle kalmayıp, alevilerin de aynı doğruyu kabullenmelerini istiyor."

    4. diyanet işleri tüm müslümanları ve diğer inanç sahiplerini temsil etmiyor. bu nedenle de diyanetin uygun bulduğu "din dersi" bazı insanlara kendi dinlerini değil, farklı bir dini öğretmiş oluyor.

    ab çizgisini savunan hükümet, yılların alışkanlığını, bu alışkanlıkla yetişmiş kadrolarını yanında sürükleyerek ilerlemeye çalışıyor. bu kadrolar kiminde öğreniyor ve yürüyüşten kopmuyor kiminde de gidişi engellemekten başka iş yapmamış oluyor.

    baştakiler, kibir ve iktidar sarhoşluğundan uzaklaştıkça insanlaşacak ve bu doğal durumu kabul etmeye yanaşacaklardır. o günün türkiyesi daha özgür ve mutlu bir türkiye olacaktır.
    1 ...
  4. 5.
  5. 4.
  6. farklı olan herşeyi sorun olarak görme yasasından gelmektedir. ortada sorun yoktur. hiçbir alevinin sünni sorunu diye ortaya çıkmaması gibi onlara karşı da sorunlu oldukları tarzında bi söylem olamaz olmamalıdır. *
    2 ...
  7. 3.
  8. halk arasında kesinlikle sorun olmayan sadece sorun olarak idda edilen mesele.
    zorla sorun yapılmak isteniyor o ayrı.
    3 ...
  9. 2.
  10. ancak empati ve adaletli düzenlemeyle çözülebilecek sorundur;

    hükümetin, kimi eksiklerine rağmen, reha çamuroğlu'nun yönlendirmesi ve ab sürecinin etkisiyle çözmek için girişimde bulunduğu yıllanmış kanayan yaralarımızdan biridir;

    sünniler ve diğer müslüman kesim kendini alevilerin yerine koymayı başarırsa; insan hakları ve eşitlik adına 100 yıldır ihmal edilmiş adımlar atılırsa - ki kıpırdama başladı-, halının altına ittirilerek çözülüyor sandığımız sorunlarla yüzleşme cesaretini gösterebilirsek; yani siyasetin, uzlaşmanın, hoşgörünün ve anadolu'nun aşure kültürünün farkına varırsak, çözülemeyecek sorun yoktur.

    (bkz: yüzüncü yıl gelmeden ikiyüzlülükle yüzleşmek)
    0 ...
  11. 1.
  12. aslında diğer tüm sorunlar gibi alevi sorunu yoktur bir vatandaşlık sorunu vardır demek en doğrusudur;

    aleviler bin yılı aşkındır varlar ve ağırlıkta anadolu topraklarında yaşıyorlar; ayrı bir din midir, bir kültür müdür, bir inanç biçimi midir, bir mezhep midir, bunu bırakalım gerçekten uzman olanlar tartışsın; ama bunlar türkiye cumhuriyeti'nin diğerleri kadar saygın olması gereken yurttaşlarıdır; ancak osmanlıya kadar uzanmaya da gerek yok, belirtelim ki, tüm cumhuriyet tarihimiz aleviler için trajik anılarla doludur;

    toplumsal yapı içinde aşağılanmaları (bkz: mum söndü geceleri), alay edilmeleri (bkz: tavşan geliyor), katledilmeleri (bkz: maraş katliamı) (bkz: sivas katliamı), haklarının yenmesi (bkz: alevilerin vergilerinin sünnilere harcanması), adil olmayan davranışlara maruz kalmaları (bkz: camiler ibadet yeri cemevi değil), (bkz: imamlar devlet memuru dedeler değil) gibi sorunlar hanefi sünni beyaz türk tahakkümünde katlanarak bu güne dek sürdü;

    kimler geldi kimler geçti... kimse bu durumu düzeltmedi; ister ab sürecinin zorlaması diyelim, ister ılımlı din anlayışının gereği diyelim, ister pragmatik politikacı davranışı sayalım, mevcut hükümet reha çamuroğlu'nun da etkisiyle bu sorunu çözmek için kimi adımlar atmaya çalıştı, çalışıyor;

    alevi iftarı sonrasında hemen kızılca kıyamet koparıldı;

    bu hükümete karşı olanların kimisi yanlış karşıtlığını sürdürdü; ki bu yanlış karşıtlık, onların getirdiği her şeye kötü deme alışkanlığı biçiminde sürdü ve tam da bu nedenle, amaç bağcıyı dövmek olunca biliyoruz ki onlar asla iktidar olamayacaklar;

    süreç politik derslerle dolu; aslında atılan adım henüz yetersizdi, eksikti, hatta bir yandan alevilerin devlete montajı çabası bile sayılabilirdi ama toplumsal değişimler kafalarımızda kurduğumuz biçimde olmuyor, toplum bizim çizdiğimiz planların dışına taşabiliyor.

    ölçümüz şu olmalı: bu atılan adımlar nedeniyle eğer aleviler bir küçük temiz nefes alacaksa, kabulumuzdur. hükümet bir adım atıyorsa ona niye toptan çözmüyorsun diye kızmak çocukluk hastalığıdır; önemli olan makul bir ikinci adım göstermek, bunun için doğru ittifaklar kollamak, atılan yetersiz de olsa ilk adımın ve önereceğimiz ikinci adımın bizi uzak hedeflere yaklaştırmasını sağlamaktır. bu tür yaklaşımlar olgun politik taktiklerdir;

    doğru davranış, atılan adımları akılcı bir süzgeçten geçirip, doğruları, yanlışları mutlaka dile getirmek ama sonuçta hem tüm alevilerin hem de toplumun üzüm yemesini sağlamaktır; makbul olan budur, gelecek kuşağa iyi bir miras ancak böylelikle kalabilir; bu yapılanların eksiklerini yeni hükümetler kapatır, yeni dengeler kurulur... yaşam böyle bir şeydir.

    20 yıl sonra geriye bakıldığında tarih şunu kaydetmiş olacaktır: 2008 yılı alevilerin toplumca kabulu, haksızlıkların giderilmesi, adil olmayan uygulamalara çözüm aranması anlamında bir dönemeç yılı olmuştur. o dönemde yanlış politik çizgiler yanlış karşı çıkışlarla süreci zora soksa da sonradan akılcı yaklaşımlarla zorluklar aşılmış ve eşit vatandaşların gerçek kardeşliği noktasına ulaşılmıştır. *

    gerisi boş laftır!
    8 ...
© 2025 uludağ sözlük