hz. muhammed bile, kuran sadece ehl-i kitap sahibi olmayanlara indiği için kitap sahibi olan diğer dinlerin mensuplarına müslümanlığı dayatmazken, kendinde hangi yetkiyi bularak başka dinlere mensup kişilere, ve hatta kendi mensup olduğu dini başka türlü yorumlayıp yaşayan insanlara bu denli hakaret edebiliyor diye düşündürten zihniyettir.
sonuç olarak adam alevi kadınla evli ve uğradığı haksızlıkları anlatıyor.sen de götünle dinlediğinden yanlış anlayıp 55 kişilik sınıfta 9 imza topluyorsun ve sonra rezil oluyorsun.
demek ki neymiş zaman gazetesi yazarı da olsa adam gibi dinlemek lazımmış.
ibrahim öztürk toplumsal bir soruna dikkat çekmek için kendisininde dahil olduğu bir örnek vermiş. amam birileri kasıtlı olarak toplumsal ayrıştırma malzemesi olarak hemen üstüne atlamış.
şahsın olayla ilgili açıklaması olayın farklı yönlere çekildiğini gösteriyor.
şahsen kimseye karşı önyargılarla yaklaşmayan biriyim.
toplumdaki alevi-sunni ayrışmasının önlenmesi-düzeltilmesi için atılacak adımlara her zaman destek veririm.
"kimse kendini yüceltmek için karşısına kötü koymaya çabalamamalıdır."
mevcut sorunları çözerken sorunların dile getirilmesi kimsede rahatsızlık sebebi olmamalıdır. tabi karşılıklı değerlere saygı önemlidir.
--spoiler--
Konuşmasında Alevi vatandaşları incitmek ya da hakaret etmek gibi bir kastının olmadığını ve alıntı cümlelerin iftira kampanyası için kullanıldığını söyleyen Öztürk, derste bütün öğrencilerin de şahit olduğu şu cümleleri sarf ettiğini aktardı: "Empati yapamama, iletişim kurmama, tanımama sorununu ortadan kaldırmak için ön yargısız olmalıyız. Birçok insan bilirim belki gerçek şehrini söylemekten çekiniyor, bazı yakışıksız yakıştırmalara muhatap olmamak için. Örneğin benim kendi ailemde de yaşadığım çok üzücü, kaygı verici tecrübelerim var. Bazıları ne yazık ki tabir yerinde ise Alevi deyince adeta 'o..' damgasını vurabiliyor. Türkiye bu vahim cehaletten, aymazlıktan ve karşı tarafı kaynaksız ve önyargıyla sürekli ötekileştirmekten bir an önce kurtulmalıdır."
iftira kampanyasını, hiç bir şekilde görüşüne başvurulmadan sürdüren kişi ve kurumlar hakkında mahkeme yoluna başvuracağını vurgulayan Öztürk, şu açıklamayı yaptı:
KAMUOYUNUN DIKKATINE,
Çeşitlimedyaorganlarında Alevi bayanlarla ilgili yakışıksız, mesnetsiz ve suç teşkil eden, toplumsal barışımızı zedeleyecek tarzda ağır birtakım sözler kullandığım iddia edilmiştir.
Ben, ibrahim Öztürk, 1994 yılından beri Alevi ve Kürt bir bayanla evliyim. Bunu tesadüfen ve baskı altında değil, karşılıklı rıza ile yaptık ve bu evlilikten mutlu bir yuvamız ve iki çocuğumuz vardır.
Bu meyanda gazetecilik etiğini hiçe sayarak, iddia ve iftiraları derhal benimseyip, benimle irtibata geçip bir kere bile sormayan, bazıları ancak yayınladıktan sonra, yani iftirayı attıktan sonra benimle iletişime geçen, bu şekilde konuyu kullananlar ve buna ortam hazırlayarak şahsımı ve mensup olduğum kurumları karalayanlarla yargı önünde hesaplaşacağım.
Ancak bu vesile ile olayın ne olduğunu aşağıda dikkatinize sunuyorum:
istanbul Ticaret Üniversitesi'nde Uluslararası ilişkiler Bölümünde, 2. sınıfta olan öğrencilere Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar adlı bir ders vermekteyim.
18 Mart Salı günü yapılan derste konumuz Gümrük Birliği ve bu meyanda AB idi.
AB ile Türkiye arasında daha çokFransaveAlmanyaeksenli olarak yaşanan sıkıntıların dile getirilmesi üzerine; "Fransa ingiltere'nin de geçmişte AB üyeliğine zorluk çıkardı, veto etti. Buna rağmeningilteresüreci iyi idare ederek ortak çıkar alanlarını artırıp, zaman içinde başarılı bir politika ile birliğe girebildi. Bilindiği üzere Avrupalılar kendi aralarında daha önce Yüzyıl Savaşlarını, 20. yüzyılda ise yine kendi aralarında Birinci ve ikinci Dünya Savaşlarını çıkartmış ve yaşamıştır. Buna rağmen ortak akıl, bilim ve ortak çıkar alanlarını çoğaltarak bu gün artık "tek bir devlet" konumuna gelmişlerdir.
Buradan yola çıkarak Türkiye'nin "kriz ve sorun idaresi" konusunda büyük dersler çıkartması gerekmektedir.
...
Türkiye'nin bu konuda komşu devletlerle ve hatta kendi vatandaşları ile sorunları vardır.
...
Örneğin 1980'lere kadar ülkemizde bir Kürt sorunu yoktu. Belki bazı yerel sorunlar vardı ancak bunlar iyi idare edilerek kangren olmadan ortadan kaldırılabilirdi. Şimdi ise sorun katlanarak büyüdü ve çözmek istendiği halde nereden nasıl başlanacağı kestirilememektedir.
...
Bu meyanda farklılıklarımıza "bölücülük" ve "ayrımcılık özlemi" odaklı değil, zenginliğimiz olarak bakıp, sorun çözmek odaklı yaklaşmalıyız.
...
Empati yapamama, iletişim kurmama, tanımama sorununu ortadan kaldırmak için ön yargısız olmalıyız. Birçok insan bilirim gerçek şehrini söylemekten çekiniyor, bazı yakışıksız yakıştırmalara muhatap olmamak için. Örneğin benim kendi ailemde de yaşadığım çok üzücü, kaygı verici tecrübelerim var. Bazıları ne yazık ki tabir yerinde ise Alevi deyince adeta 'o..' damgasını vurabiliyor.
Türkiye bu vahim cehaletten, aymazlıktan ve karşı tarafı kaynaksız ve önyargıyla sürekli ötekileştirmekten biran önce kurtulmalıdır."
Konuşmanın kapsamlı özeti bu şekildedir.
Bunun üzerine sınıfta bulunan ve dersimi her zaman çok dikkatte dinlemiş olan ve aslında ders anlatırken bile bu yüzden sürekli kendisiyle göz teması kurduğum bir bayan öğrenci, "Bu dedikleriniz kabul edilemez hareketler içeriyor. Ben Aleviyim ancak o.. değilim." dedi.
Hemen şefkatle ve üzüntüyle kendisine yanlış anladığını ifade ettim. Hatta "Madem şu yada bu şekilde üzüldünüz, ben derhal sizden ve sınıftan özür dilerim, keşke yaşadığım ve acısını çektiğim bu örneği vermeseydim." dedim. O sınıfta 40'tan fazla öğrenci var. Tekrar tekrar açıkladım. Buna rağmen dersten çıktı.
Dersin sonunda tekrar çağırdım, tekrar açıklama yaptım. "Alevi olduğunuzu siz söylediğiniz için öğrendim, sizi ve sizin gibi hırpalanan insanları savunurken lütfen tam tersini nasıl anlarsınız." dedim.
ikna oldu, "Peki hocam." dedi ve ayrıldı.
Olayın böyle olduğunu sınıftaki bütün öğrenciler bilmektedir. Buna rağmen bazıları bir araya gelerek imza toplayıp üniversite rektörlüğüne, bazı basın-yayın organlarına kadar olayı iftira kampanyası şeklinde yansıttıkları anlaşılmaktadır. Bu kişileri tespit edip, arkalarında bu kişileri yönlendiren çeşitli kişi ve kurumlar varsa Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde hakkımı arayacağım.
Duy, araştırma, yargıla ne biçim zihniyet bu? dedirten yorumlara sebep olmuş başlık. Bu parçadan tamamen kouk alıntıları bir tek adnan oktar yapmıyor demek ki.
2008 yılının mart ayında can verilmeye çalışılan organize iftira şebekesi nin saçmalığı.
adama 3 yıl önce iftirayı açmaya çalışmışsın, adamın en azından sonradan ne dediğini ufacık bir fikri takiple merak eder insan.
yok ama ülkemizde divan-ı harbe çok meraklı organize iftira ve linç şebekesinin uydurduğu yalanlardan birisi.
adam kendi kürt-alevi eşinden kalkıp bu lafın ne kadar yanlış olduğunu anlatmaya çalışırken burada sayfalar dolusu aptal aptal küfürler ediliyor.
bu milletin aklıyla zekasıyla bu kadar dalga geçilmez.
ayıptır.
bi dur soluklan, çölaşan sallamasyonlarını bi kenara bırak 2 sn.
işte türkiye´miz deki öğretim görevlileri... bence öğrenecekleri daha çok şey var, "öğretim görevlisi" olabilmek için. bir adam "genelleme" yapmaktan kendisini arındıramadan öğretim görevlisi oluyorsa, o adam o okuduğu şeylerin hiçbirisini doğru düzgün anlamamış demektir. şimdi mutlaka alevi kadınlarının içinde "orospu zihniyetli" kadınlar vardır, tıpkı sünni ya da şii ya da yahudi kadınları arasında da olduğu gibi. türkiye´de "alman kadınları orospudur" derler. ben orospu olmayan o kadar çok alman kadını tanırım ki... ama laf aramızda olanını da tanırım. ama tutup kadını "alevi olduğu için" orospu yapmak...yani benim aklım almaz öyle şeyi...yalnız burada bizim gibi almanya´da yaşayan insanlar açısından, türkiye´de bu ideolojik taraflaşmaya dayandırılan kadına yönelik küçümsemeler gittikçe artmaya başladı, türkiye aklını başına alsın, böyle adamların kariyer yapmasını engellesin...yoksa o okulları falan saygınlıklarını kaybetmeye başladılar, haberleri olsun. bi tanesi de dekolte giyinen kadına tecavüz edilebilir, kadın zaten onu istediği için öyle giyiniyor, diye birtakım şeyler söylemişti.
böyle lafları belki bi birahane de yürüyemeyecek kadar sarhoş olmuş bir adam söyler, ama eğer üniversite deki öğretim görevlisi söylüyosa hem o üniversite de hem de o öğretim görevlisinde kesinlikle iş yok demektir.
+ bak oğlum ben orusbuyum..
- * ama anne :(
+ bak benim orusbu olduğumu saklamak için başka kadınlara laf at
- tamam anne :( alevi kadınlar orospudur !