26 yaşında hayattan hiçbir beklentisi ve umudu olmadığı zamanlar avare avare dolaşırken izlediği bir y. güney filminin etkisinde kalarak yönetmen olmaya karar vermiş ve en nihayetinde oscar'dan cannes'daki jüri ödülüne kadar sayısız ödülü toparlamış yönetmen.
filmleri genellikle parça parça, farklı hikayeler üzerinden ilerler ancak işlenen tema her hikayede birbiri ile ilksel bir bağa sahip olduğu için mutlaka bir yerlerde buluşur ve size "haaa" dedirtir. babil filmi, insanın bu dünyada kendinden olmayanlarla yaşadığı iletişimsizliği fevkalade güzel anlatır. hollywood'a kaymadan önceki filmlerini (birdman öncesi) ayrı severim.
tüm filmlerini beğenmeme rağmen, bana göre en iyi üç sıralaması:
amores perrros, 21 gram ve biutifuldur.
üç filmi de birbirinden sarsıcı, etkileyici ve baş döndürücüdür.
ayrıca her filmi için seçtiği oyuncu kadrosu da film senaryosuna çok iyi oturmaktadır.
dağıtımcı firma yüzünden yeni filmi birdman 27 şubatta çıkacağı söyleniyor.
bekleyemedim ve izledim internet üzerinden. kendi tarzını biraz değiştirmiş sanki. bıkmış arkada kalmaktan. bilmiyorum. galifinakis falan noluyorsa? anlamadım.
sinemaya başlamasında hayli etkili olduğunu ifadelediği yılmaz güney ve yol filmine dair söylemleriyle aklımda yer etmiş yönetmen. yol, yılmaz güney'den de ziyade aslında bir şerif gören filmidir ya neyse. yılmaz güney'in zaten gerek şerif gören gerek zeki ökten gerekte büyük usta ömer lütfi akad sinemasında etkisi belirgindir.
yani kıssadan hisse biz güney'in ve döneminde yaptıklarının değerini bilmemeye devam edelim bilen biliyor nasılsa. italya için vittorio de sica neyse türk sineması adına güney'de aslında odur! tabii anlayana!
inaritu'yu ben bu söylemiyle anımsayacağım hep. bir de 5. filmini beklemekteyiz efendim.
filmlerinde bir olayın üzerine farklılaşan minimum 3 hayatı yansıtan adamdır. her filminin derin bir felsefesi ve mesajı vardır. özellikle babel ve biutiful da gösterdiği üzere, farklı milletlerden ve farklı dinlerden insanların kesiştiği hikayeleri konu edinmeyi sever kendisi. filmlerindeki hikaye ve senaryodaki ayrımlar sorulduğunda incilden ve kutsal kitaplardan alıntılarla cevap verecek kadar dindar bir kişidir kendisi. babel'den sonra istirahate çekilmiş olsa gerek ki biutiful'a kadar yeni eser vermemiştir. biutiful'un ardından da adını duyuracak bir başyapıt çıkaramamıştır. üzmüştür.
Depresyona girmek, güzel gününüzü bok etmek istiyorsaniz bu adam'in filmlerini izleyin. Izledigim her filminden sonra, moral olarak büyük bir cöküntü yasadim. ilk olarak amores perros yamulttu, olabilir dedik, sonra 21 grams'e baktim, hayatimi sorgulamaya basladim, ardindan babel'i izledikten sonra, bir daha bu adamin filmlerini izlemeyecegime dair yemin ettim.
al yemin ettim, az önce biutiful'u izledim, ebem s*kildi.
baba su filmlerinde hic mi bir tane bile mutlu insan olmaz, hic mi mutlu bitmez, ne kadar depresif ve karanlik bir dünya'dir bu. isin aci tarafi film deyip gecistiremiyorsun da, cünkü hayatin böyle oldugunu biliyorsun.
akademi ödüllerine aday olmuş ilk meksikalı yönetmendir. biutiful dan önceki 3 uzun metrajlı filminde guillermo arriaga ile çalışmasına karşın son filmi biutiful un senaristliğini de kendisi üstlenmiştir, iyi de etmiştir, severek izledik.
babel filminin başında ortasında ve sonunda hala izledikten baya uzun bir süre sonra hala abi japonlar ne alaka yav oradaki? diye sormama sebep olmuş yönetmendir.ameros perrosu ayrı bir güzeldir.
biutiful'da sırtını mükemmel bir oyuncuya yaslayıp eşeği sağlam kazığa bağlayan fakat külliyatına aman aman bir filmle yeni bir değer katmamış olan yönetmendir. üçlemesinin ilk iki ayağındaki başarısını kısmen sonuncusunda * gösterememiş ve alttan alta verdiği duygusallığın dozunu ayarlayamayıp (kötü gidişat demeyeyim de ) olumlu gidişatı sekteye uğratmıştır. biutiful, zaman zaman javier bardem'in kendisini aşmasına rağmen orta karar olmuştur.
bundan sonraki çalışmalarında, ağlak atmosferden kurtulup seyirciyi de kurtarıp dogma söz konusuysa en az bir 21 gram etkileyiciliğinde iş çıkarmasını ummaktayım. yeni bir 21 gram bir şey vermez. onun ayarında bir film. etkileyici, vurucu...
21 gram 'ında dogma felsefesiyle haşır neşir olmuş ve malum üç filminden en başarılısına imza atmış meksikalı yönetmen. son yılların en gözde yönetmenlerinden. amores perros 'un şaşası ve 21 gram'ın etkileyiciliği kısmen babel 'de yoktu! biraz daha zayıftı o film. iletişimsizlik üzerineydi. lakin başta da belirttiğim gibi inaritu'nun 21 gram'ının çıkışı belki de lars von trier 'in dogville 'idir bilemiyorum. en azından inançlar üzerinden ve ahlaki olgular ekseninden sinemasını alttan alta dogmaya ve onun fikir babası trier'e yasladığını görmezden gelemeyiz.
yeni filminde javier bardem 'i oynatmasını kendisi açısından akıllıca bir iş olarak görüyorum. filmi izlemeden yapalım yorumumuzu. bardem, bardemdir! ötesi yoktur!
kendisi, 1984 yılında yılmaz güney'in "yol" filmini izledikten sonra film yapmaya karar vermiştir.
bunu da, büyük bir organizasyonda açıklamıştır.
zaten filmlerindeki biçim de bunu gösteriyor.
kesinlikle büyük bir sinemacıdır. yeni filmi, "biutiful" ile yine harikalar yaratacağını düşünüyorum.
fosillerin, bu yıl ocar adayı yönetmenler arasında göstermemesine sinir oldum. adamlar fosil, ne yapalım!
