“ hepimizden zekisin “. Bu yüzden kadınlara ilgi çekici gelmiyorum zaten, okuyan, araştıran, yorumlayan, düşünen, gözlemleyen ciddi adamı kadınlar niye çekici bulsun ki ? Çünkü onlar gülmek ve eğlenmek istiyor. Evet.
gece yarısı taksimde konaklayacağım oteli ararken yanlışlıkla girdiğim arka sokakta aniden karşıma çıkan ve bana beraber olmayı teklif eden bir travesiyi yine de teklifi için teşekkür ederek reddetmiştim. o da bana "ay ne kadar efendi birisin. yerim ben seni ofis kurabiyesi" demişti.
geniş kol ikişerli hizaya geçin ön sıra çöksün arka sıra rahatta dinlesin anlatıyorum beyler.
Kars’ta delikli teğmenim. Delikli derken; plakayı atmış yıldızımı yeni takmışım, haliyle Yıldızın altı üstü delik o yüzden.
Mevsim karakış, herşey donuyor, musluklar, kahvaltıdaki reçel, nöbet tutan askerlerin götü, araçların deposundaki mazot. ilim fenn meteorolojiye karşı çaresiz, erinden albayına kadar herkes bi ağlamaklı, hani ilkokulda öğretiyolar ya tuz buzu eritir filan diye, onu diyenin allah bin belasını versin, biz denedik değişen bişey olmuyor sadece tuzlu buzun üstünde aman düşmüyem diye maymun oluyorsun.
Tüm bilimsel doktrinler iflas edince albayım artık sikim hıyar diyenin peşinde tuzlukla koşma derecesine geldi. En son metafizik şeylerden umut arıyor. Bi gün dellenmiş git sor soruştur hoca moca yok mu lan dedi, aradım taradım bitane buldum, izmir’de müftülükte idari bişeymiş. Albayım açtı kollarını boynuma dola hocaaaa diye. Hoca bi kızardı bozardı Estağfirullah komtanım felan. Meğersem soğuk olmama duası diye bişey yokmuş, Nası yok diyor albayım, yağmur duası varken soğuk olmama duası da olması lazım, diyalektiğe aykırı lan diyor. Yapacak birşey yok. Allah-biz gerginliği yine devam.
işte o sabah hiçbir araç çalışmıyor, donmuş çünkü, herkes yenilgiyi kabullenmiş, kimsenin ağzını bıçak açmıyor.
Benim dedemin leyland’ı vardı(bu selvi boylum al yazmalım şeysindeki Kadir inanır’ın sürdüğü kamyondan) kışın motorun altına köz koyardık öyle çalışırdı. Ulan dedim acaba şu unimog’un altına bi şeapsak, hemen kazan dairesinden iki teneke közleyin şunu belki ciğeri ısınır da hayata döner.
Askerler uğraşıyor kendi halinde öyle, ben de uzaktan gözlerimi kısmışım sigara içerken bir yandan bu anlamsızlığı sorguluyorum, kendi kendime Sorular soruyorum, acaba diyorum Rusya’da da böyle mi? Ya Norveç’te? Norveç’i bilemem ama Rusya’da da kesin böyledir diye cevaplıyorum kendimi, frekansımız aynı çünkü!
işte tam o anda 5 tonluk unimog öksürüyor, o an sigaramı fırlatıp koşuyorum, nizamiyenin içinde hareket edebilen tek araç bu kurbağa suratlı kamyon. Çocuklar gibi seviniyorum askerlerle.
"At gibisin" ben bunu hakaret sanıyordum hatta duyunca şöyle bir yüzümün şekli ifadesi değişti. Daha sonra bir zeka pırıltısı göstermek isteyip, açıklamıştı da öyle kurtarmıştı kendini.
Ha biri de büyücülere benzediğimi söylemişti. Bu iyi anlamdaymış. Dediğine göre ama bilmiyorum beni de kandırıyor olabilirler ya. Yoksa öyle mi oldu, püüü
Bi tane mature abla bakislarin cok zeki bu sarkiyi senin icin aciyorum demisti. Ogle arasinda Basbasa kalmistik. Maturluga karsi degilim ama igrencti ya. He desem kari ustume cikacakti amkun.
milletin ilginç iltifatları bile ne güzel bir de benimkine bakın hele;
"Hem bu kadar gıcık hem de bu kadar lezzetli yemek yapabilmeyi nasıl başarıyorsun?"
(küçük kardeşim bunu söylerken bir yandan tıkınıyordu.)