yüreğinin tam üstüne bir taş koyuyorlar ve o her nefes alışverişinde biraz daha bastırıyor. daha çok canın yanıyor ve ilk defa uzaklaşmak istiyorsun sessizce aralık kapıdan.
bir de saflığıma yanıyorum. ben karşımdaki kişiyi düşüneyim, onun için yaşayayım. o da beni bir güzel kandırsın, duygularımı mahvetsin. sonra anjelika nasıl ağlamasın? ben güçlü biri değilim. ayrılığı kabul edebilirim fakat bunu asla. yaşananları hiçe sayan küçük prens, gerçekten kendinden iğrenmelisin. çünkü senin bu yaptıkların insan işi değil.
güvensiz, şüpheci, affetmeyen, travmatik insan kalıntıları bırakan eylemdir. bu eyleme maruz kalmış kişi yada kişiler belkide kurumlar tekrar kalplerini yahut kapılarını açmaya kalkıştıklarında gelen ziyaretciyi en ufak hatada silebilen, güven problemi yaşayan, başkalarına gecenın körunde saçma sapan kurulmuş cümlelerle bu durumu yazdıran
sersem sepelek yaratıklar olurlar. *
düşünülen gerçeğin tamamen dışına çıkabilme yeteneğidir insan bir kere yaşarsa bunu karşıdakine atabileceğini amayine de en iyisi suçu kadere atmaktır böyle anlatılması zor yaşanması trajik eylemdir.
bugün bizzat yüzleştiğim ve insanı hayattan soğutan durum. düşmanımın başına vermesin, o derece öldürücü bir hismiş anlıyorsun yüzleşince. sonsuz sevgi bir saniyede sonsuz nefrete nasıl dönüşüyormuş bunu yaşamak anlatılamaz ve iğrenç bir durum.
öğrendiğinde aldatıldığını, böyle tuğla yutmuşun da suyun dibine doğru gidiyormuşsun hissi veren, insanı hissizleştiren oyundur. bir süre sonra o sahneden inip kendi kritiğini yaparsın. eğer aferin diyebileceğin olgunlukla karşılamışsan, aldatan 90 derecelik ısıda yıkanmış yün kazak misali küçülüyorken bunu yüksek sesiyle gizlemeye çalıştığını görebiliyorsun.
ve diyorsun kendine aferin sana. hayat bir oyunsa rolünün hakkını vermeli insan. söylediğin her kötü söz, öfkeni her kusuşun onun vicdanını rahatlatır. oysa ki senden beklenebilecek bişeyi yaptın demek yeter de artar bile. tabi beklenen biriyse. beklemediğin biriyse de onurunu da alıp yanına onu terk edip gitmek yeterlidir. bir olan aldatamaz çünkü.
intikam soğuk yenen bir mezedir inancınız yerle bir olur .
kadında tütsü yakmak, şarap içmek ve panjurları indirip uyumakla kamufle edilirken, erkekte durum biraz daha iç açıcıdır..
şöyle ki;sizi aldatan bir orosbunun yerine her zaman bir orosbu konulur.
şurdan anlayın.
--spoiler--
şaştı iyice bende endazesi kantarımın benliği,neyle tartayım?
gidip sıyırayım gördüğüm ilk entariyi
öldürene kadar aldatayım!
--spoiler--
bütün sevginizin bir anda yok olmasını sağlar. . ilk öğrendiğinizde kalbiniz hızlı çarpmaya başlar vücut sıcaklığınız yükselir elleriniz titrer. gözleriniz dolar.bir şeyler söylemek isterseniz ama söylemezsiniz çünkü söyleyecek bir şeyiniz yok ama yine de bir şeyler söylemek isterseniz. hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlarsınız. sonra mı? sonra artık o olmadan devam ederseniz. ama sakın 2 günden fazla üzülmeyin. hatta 2 gün bile fazla.( ama bu 2 günü iyi değerlendirin ağlayın sövün falan rahatlarsınız.)
sizi aldatan biri için üzülmeye değmez çünkü.
aldatılmış kadınların; "aldatmak nasıl bir duygu acaba, erkekler bu kadar isteyerek yaptıgına göre guzel birşey mi ki" diye en azından bir kere düşündüğü, kimisinin de merak etmekle kalmayıp ddenediği aktvitedir
aldatan kişinin mutlak bir boşluğa sürüklenirken, aldatılan kişinin gelişime uğrayacağı aşikardır.
aldatan kişi kapitalist sistemde bir çark gibidir. sermayesini kullanmıştır, emek vermeden kazanmıştır. aldatan kişinin hayvanlı bir pornoda köpeğe veren orospudan farkı yoktur. zira o duyglarıyla değil, içindeki kaşıntı hissiyle hareket eder. yani duygusuz, hissiyatsız bir köpektir. o anda aldatmak onun için sadece bir iştir. kendini üstünleştirdiğini ve güçlendiğini zanneder. hırslarıyla beslenir ruhu. ki böyle bir kişi sömürülmeye hazır hale gelmiştir. iletişim araçları sayesinde sömürülür. ruhuna bir anlam veren idealarını kaybeder. zevk peşinde koşan bencil bir korkaktır o artık..
aldatan sömürülmekten zevk alacağını zanneder. zamanla bu zevk acıya, yalnızlığa dönüşür.. hiçliğin ortasında buluverir kendisini. tıpkı bir it gibidir artık, yani olmak istediği gibi. ömrünün ilerleyen yıllarında bunun farkına varsada artık o yoktur, öldürmüştür kendini.
milyonlarca facebook profilinden biri gibidir artık. kendi resimlerini çeken bir aptal. tıpkı bir tablo gibidir bu album. ahlak değerlerini yıkınca üstün olacağına inandırılmış, kandırılmış bir aptalın tablosu.
ancak zaman aldatılandan yanadır..
aldatılan emek harcamıştır. ve bu emeği boşa gitmiştir. başta üzülür kişi.. ancak zamanla emeği boşa giden insanların içinde uyanan duygu isyandır, ateştir. kişi bir devrim yaşar kendi ruhunda. hayatın tokatına karşı daha da hazırdır artık. kendine güveni daha da artmıştır.. hayata karşı direnişi artık eskisinden kat kat fazladır, güçlenirsiniz.
zira insan mutlu olmak için yaratılmamıştır. mutsuzluk kaderinizdir ve ancak mutsuz insan üretebilir. bırakın artık mutlu olma çabalarını.. insan olmaya çalışın.
insanın yüreğini biranda paramparça eden olaydır. En mutlu anına denk gelir üstelik. tabiri caizse en yüksekten yere çakılmaktır.yere çakıldığında birçok şeyinin kırıldığını hissedersin.kalbin..duyguların..gururun..ama en çok üzüldüğün ve kabullenemediğin şey hayallerinin kırlmasıdır.yaşanacak çok şey vardır ama içine etmiştir karşındaki kişi.nasıl neden kimle..bütün bu sorular insanın içini kemirir durur.affedilmemesi gerekendir.
ilk elini tuttuğun insanın senden başka kişilerin de elini tutmuş olmasıdır , hem de senleyken. yalnız sorun şudur aldatılan kadının gazabı büyük olur. ey aldatan erkek söylüyorum sana '' bu sefer elimi tutucan başka bir şeyi mi tutucan öğrenirsin yakında. ''
"Ah ulan ahbuda mı başıma gelicekti !" dEdirten,ruhsal olarak çöküntüye uğramanıza sebep olan durumdur.
toparlanmanın zor olarak gerçekleşeceği,zamanın işe yarayacağı kötü bir anıdır.
güven duygusu sıfırlanır.. Aşk yoktur artık sizin için..Silmişsinizdir.
