bugün

boynuzlanmakla eşanlamlıdır. eylemi gerçekleştiren kız/erkeğin her zaman geçerli bahaneleri olur.
uzun süreli aldatılmalar vardır (evliler; aldatan yasak aşkına ev tutar ondan çocuk falan yapar. ve bu aile dışı çocuk miras zamanı ortaya çıkar)

tescillenmemiş ilişkilerde aldatılmalar yaşanır. (okulda sevgiliniz olan kız/erkek, bir süredir yakın arkadaşınızla göz, el, yatak teması içindedir. siz bihabersinizdir. bu bihaberliğin devam ettiği bir gün elele karşınıza çıkarlar. ya da hiç tanımadığınız biriyle çıkarlar.

yüzsüz aldatılmalar vardır. bunlara evli olanların partnerleri diyoruz. mesela adam dostuna ev tutmuş. bi karısının yanında, bi dostunun yanında geçinip gidiyor. karısının evinde kaldığı geceler adamın metresi aldatılmış olur.

-selami beni karınla aldattığına inanamıyorum. nasıl böyle bir şey yaparsın
-!!!!!!!!!
sadece aldatılanların anlayacağı bir duygu.
sabahların olmadığı, yemeden içmeden kesen, insanı şairene bir havaya sokan ve yalnız insanlara mahsus acı ama tecrübe veren bir eylem.
o ana kadar yaşanan her anın, her dakikanın başa dönerek tekrar aldatılan kişi tarafından yargılanmasına sebebiyet verir. ''Burda şöyle demişti demek yalan söylemiş.'' ya da '' burda böyle öpmüştü demek sahteymiş.'' gibi düşünceler içinde aldatılan kişiyi boğan durum. Sevindirici tarafı ise daha geç olmadan farkına varılması ve o kişinin kara listeye alınması.
nefes almak için çırpırsın ama alamazsın. hele yeni aşkıyla karşında oturduysa, el ele tutuşup gülümsedilerse, içinizden öldürmek geçer.*
arkasından gelecek olan inkarları dinlemek zorunda bırakılıp yine aldatılmaya çalışılmaktır.
-noluyooorr lan burda..o herif kim lan üzerindeki
+dur hayatım açıklayabilirim
-neyi açıklıycan lan resmen herif seni beceriyorr, alenen aldatılıyorum yaaa...
+ama hayatım daha dün aldatmak ruhla yapılır diyodun sen
-tüfeemm nerde lann... tüfeğimi ver bana??
+dolapta olcaktı, ama oradaki çıplak adamı görmezden gel... kalbi var bi şey olmasın yazık adama..
insana yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisidir.
(bkz: evlerden ırak)
insanoğlunun en küçük düştüğü durumdur.
ezik, kırılmış , ve masum "aldanan" taraf olarak "aldatan" kişinin adiliğine istediğinz kadar sövebileceğiniz ve belki başka hiç bir konuda haklılığınıza bu kadar yandaş bulamayacağınız otomatikmen hem masum hem güçlü durumuna geçiçeğiniz durum.
yer, mekan, zaman durumlarından kurtulmana sebebiyet veren olaydır.
aldatanın suratı garip şekillere bürünür, aldatılan ise rakibin açık bıraktığı defansı geçen futbolcunun son hızla şut çektiği topun karşısında duran kalecinin topu karın boşluğuna yiyerek kaleye girdiği andaki gibi nefessiz kalır. Yani kimya, fizik, biyoloji, anatomi, psikoloji çöker.
insanın başına gelebilecek en kötü şeylerdendir. Heralde daha kötüsü kanser olmak falandır. O kadar acınası bir haldesindir ki, yaşananları hatırlamak istemezsin. Ama o da mümkün değildir. En azından düzgün bitseydi de, onunla geçirdiğim zamanları güzel hatırlayabilseydim dersin ama ona bile izin vermemiştir kendileri. Seni öldürdüğü gibi anılarını da öldürmüştür. En çok canını acıtan da zamanının boşa geçtiğidir. aslında en çok canını acıtan ''aldanmaktır''. Öpüşü, sevişi, bakışı, gülüşü hepsi yalandır. sen aldanmışsındır o aldatmamıştır. ölse üzülmezsin. hem de hiç.
sevgililik hallerine özgülenmiş kelime. hayatınızda olan kişi bir başka kişiyle seviştiğinde gerçekleştiği kabul gören durum. gelgelelim aslında tek anlamdan ibaret olmayan * sözcüktür. şöyle ki aldatılmak, Aldatma işine konu * olmak anlamına gelir. yani bir aldatan vardır ve aldatılan onun eyleminin pasif sujesi yani kurbanıdır. peki aldatma nedir? tdk birçok aldatma cinsine yer vermektedir. aynen bu sırayla aktarıyorum: 1- Beklenmedik bir davranışla yanıltmak 2- Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak 3- Birine verilen sözü tutmamak 4- Yalan söylemek 5- Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek 6- Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek 7- Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek 8- Oyalamak, avutmak. demek ki neymiş aslında güzel türkçemiz'de aldatılmak kelimesinin ihanet anlamına gelinceye dek birçok anlama gelmesi mümkünmüş. demek ki insan farkında olmadan devamlı birileri tarafından aldatılmaya müsait durumdaymış; çünkü diğer insanlar envai şekillerde kendisini aldatmaya hazırlarmış. açıkcası birlikte olduğum insanların hiçbirinin kendileriyle ilişkim sürerken bir başka kişiyle birlikte olduğunu sanmıyorum. * * * gelgelelim bu aldatılmadığım anlamına gelmez. aldatılmak eyleminin sembolu boynuz ise ben de bu bakımdan bir geyik kıvamına erişmişimdir. yalnız şunu bilirim ki bir kişinin kulağının üstüne eklediği boynuzun boyutu kadar onu ekleten kişinin makatına günü geldiğinde aynı boyutta kazık girer. boynuzlu olan bundan ötürü utanır ve öfkelenir; boynuzu takan ise sonrasında kendisine girecek kazığın acısını nasıl geçirir bilinmez. ha bazısı yalamadır, onun için kazık yemek doğal bir şey olduğundan hep birilerini aldatmaya devam edecektir; allah bu tip yalamalardan * uzak tutsun. konuyla ilgili son bir soz olaraksa (bkz: eden bulur)
aldatan insanda bir özgüven sorunu, kendini kanıtlama, dikkat çekme,ego yükseltme duygusunun kanıtı durumudur, kendi sorunudur..
boynuzlanmakla eşanlamlıdır. eylemi gerçekleştiren kız/erkeğin her zaman geçerli bahaneleri olur.
uzun süreli aldatılmalar vardır (evliler; aldatan yasak aşkına ev tutar ondan çocuk falan yapar. ve bu aile dışı çocuk miras zamanı ortaya çıkar)

tescillenmemiş ilişkilerde aldatılmalar yaşanır. (okulda sevgiliniz olan kız/erkek, bir süredir yakın arkadaşınızla göz, el, yatak teması içindedir. siz bihabersinizdir. bu bihaberliğin devam ettiği bir gün elele karşınıza çıkarlar. ya da hiç tanımadığınız biriyle çıkarlar.

yüzsüz aldatılmalar vardır. bunlara evli olanların partnerleri diyoruz. mesela adam dostuna ev tutmuş. bi karısının yanında, bi dostunun yanında geçinip gidiyor. karısının evinde kaldığı geceler adamın metresi aldatılmış olur.

-selami beni karınla aldattığına inanamıyorum. nasıl böyle bir şey yaparsın
-!!!!!!!!!
sadece aşk ilişkilerinde olan bir durum değildir. erkek ya da kadın tarafımız değil, insan tarafımız da aldatılabilir. kandırılabilir. karşındakinin haberi ya da tahmini dahilinde başkasıyla düzüşmekten daha fenadır, sadece sana değer veriyormuş gibi görünüp başkalarıyla da aynı dostluğu ve yakınlığı paylaşması.
aldatılmak aslında bir iç hesaplaşmadır.egonun paramparça olmasıdır.'ben nasıl aldatılırım,beni nasıl enayi yerine koyar'ın peşindeyizdir aslında.o insan umrumuzda bile değildir.
ya sonra ne yaparım diye düşündüren durumdur. Paronayak eder insanı.

başa gelince; bu muydu yıllardır korktuğum, terler içinde kabuslar gördüğüm, bak bu da dünde kaldı dersin.
''kapat bu konuyu'',''koy g.tüne gitsin'' gibi söylemlerden uzaklaşıldığında aslında gayet üzücü bir olaydır.bu laflarsa sadece sinirleri biraz daha bozar.düşünüldüğünde siz bir şey yapmamışsınızdır net olarak..hatalarınız olmuştur belki ama bu karşı tarafın aldatmasını getirmemelidir zira siz sevgilisinizdir.yalan olmayan,saf duygularla beslenen bir ilişkiye kaptırmışsınızıdır kendinizi zira..yalandır efenim bunlar...***üzülünür...aldatan tarafta üzgündür bir anlık hatadır belki de..ama pişmandır muhtemelen..ancak yara çok derindir..her akla geldiğinde kanamaktadır..affedilmez..uzun uzun zaman gerekir..yara kabuk tutacaktır,düşecektir cart curt...
uğrayan insanı intikam almaya yönelten birkaç olaydan biri.
(bkz: arkadaşınla 7 yıllık sevgilinin uludağa gitmesi)
(bkz: bi özgüven vardı noldu ona)
hayatın yapmakta pek hoşlandığı şeysi.

babamızın annemizin yumurtalıklarını delik delik etmesinden mütevellit yaşadığımız şu hayatın, her alanında her tarafında karşımıza çıkan bir şeydir aldatılmak. her şeyin üstüne yoğun bir aldanılmışlık kokusu sinmiştir olasılıklarımızı paramparça eden. ve bizi başka biri olmaya zorlayan zorbanın ta kendisidir aldatmak. her an her yerde her şekilde karşımıza çıkar.
en başta ta çocukken kandırılıveririz elimize avucumuza sıkıştırılan oyuncaklarla.
sonrasında doğa kandırır bizi, güller , papatyalar, yaseminle, orkideler ve bütün çiçekler in güzel koktuğunu kanıksatır bize. öyle zannederiz ki bok çiçekleri ölüm, hastalık deprem, iş kaygısı, para hırsı, cinsellik arzusunu farkedene kadar.
sonrasında hayatımıza soktuğumuz insanlar kandırır yolar her tarafımızdan tutam tutam ruhumuzu. aslında hiç kendimiz olamadığımız ve aslında hiç kendileri olamadıkları kendileriyle. elleriyle mahvederler bizi. bakışlarıyla, dudaklarındaki sözcüklerle, ve sizi durmadan sikmeye çalışan gözleriyle.
karmaşık aslında her şey yalnız bu gerçeklerin karmaşası değil hangi yalanların hangi aldatılmışlıkların birbirinden daha inandırıcı olmasının karmaşası, yalanın kendi içindeki zafer karmaşası.
yıllar sizi cesaretinizden vazgeçirmeye çalışan bir değirmen gibidir. utanmaya zorlar sizi her daim kendinizden. aptallıklarınızı fark etmenizi her daim erteleyen bir çalar saat gibidir. onun için, ne kadar geç o kadar iyidir.
tüm bunların içinde aslında hiçbirşeyin farklı olmadığını her şeyin sonsuz bir durağanlık içinde olduğunu fark ettiğiniz gün gelir çatar.
çocukluk, erişginlik ,ergenlik, yaşlılık hiçbirinin farkı yoktur birbirinden. çocukluğunuzda büyümeyi, yaşlılığınızda ise geri dönmeyi hayal ede ede yaklaşırsınız bok çukuruna mütemadiyen.
geride kalan ne çocuk olabilmek, ne de yaşlılığı tadabilmektir.
bir tutam acı, bir tutam pişmanlık, biraz da bilinmezlik yüklüsünüzdür.içinizi geçirip sümüğünüzü silerken kalbinizden......
ölüm bile daha hafiftir bu acıdan. düşman başına bile değil...