bugün

insanı en derinden mahvedendir. sadece cinsellikte değildir olay. cinsellik girdiği zaman zaten duygusallık çoktan yok olmuş demektir o ayrı.ölmek daha iyidir. sen sevdiğin insan için başkalarına yalanlar söylüyorsun, sevdiğin insan sana başkaları için yalanlar söylüyorsa sen o kişinin seni sevdiğini sanıyosundur,çok fena aldatılmışsındır. kabullenip kabullenmemek yani affetmek kişiye kalmıştır.
öldürür. aslında öldürmez. keşke öldürse dersiniz. nefret kaplar içinizi. küfredersiniz, çok uyur az konuşursunuz. kullanılmışlık hissi çok kötüdür, yalanlara inanmak, yalanla düşünmek... keşke kimse yaşamasa dedirten hededir.
tecrübe ile sabittir ki iyi insanların kaderidir.

bir çok konuda aldatılma olabilir.

en acısı ise sevgilinin aldatması olsa gerek. siz ona güvenirsiniz... onu seversiniz... bir gün sabah evine gidersiniz tüm geceyi onu görme arzusuyla geçirmişsinizdir. o şehirde mutlu olma sebebinizi görmek için sabah koşar adımlarla gidersiniz kapısına, içeri girersiniz. ilahi güç işte, hiç yapmadığınız, yapmayacağınız bir şeyi yaparsınız: kanepede yanınızda bulunan sevgilinin telefonunu alıp mesajlar kısmına bakarsınız. gönderilen mesajlar bölümündeki tek mesajı ister istemez okumaya başlarsınız: "eğer 8'den önce gelirsen yemeğe yetişebilirsin * " kime gönderildiğini gördüğünüzde ise tüm sevginiz bitmek zorunda kalmıştır. mutfaktan gelip durumu anlayan o çok sevdiğiniz kızın tepkisi:"o mesajı görmemeliydin" olur. bir kez daha beyninizden vurulursunuz. o'nda kalan eşyalarınızı bir çırpıda toplar, tek bir kelime bile etmeden çıkarsınız evden. kalbiniz sıkışır. nefesiniz daralır. gözyaşlarınıza engel olmak için sıkarsınız kendinizi.

ve sonra aşka olan inancınızı tekrar sorgulamaya başlarsınız...

zordur. acıdır ve elbette çok ama çok kanatır ruhunuzu.
aldatmak bana göre dünyanın en affedilemez suçularındandır.

en acısı ise aranızın açık olduğu sevgilinizle büyük problemler yaşarsın. suçlusu hep sen gösterilirsin. ilişkinin bu durumda olmasına sebep olduğun için kendini harap edersin gecelerin sabah olmaz sabah akşam olmaz. nasıl affedileceğini düşünürsün ararsın açmaz msj atarsın cevap vermez kapısına gidersin kovar. ama aylar sonra tüm bunların sebebi senden uzaklaşmasının ilişkinin bu kadar kötüye gitmesinin sebebi seni aldatmasıdır. ve bir darbe daha gelir seni aldattığı kişi kendisine yakışmayan kendisini halk arasında orospu diye hitap ettiğimiz insanlara laik görmesidir.
aldanmaktır aslında, göz ardı etmektir bir çok şeyi. ortaya çıktığında ise durumu farketmemiş gibi yapmak bile bile aldanmaktır işte, belki de farkedilememiştir oyunculuk.
tecavüze uğramak gibi bir şey. kötü olan pantolonunu çekip gider. kirlenen, felç olan ve hiçbir şey yapamadan kalansa aldatılan olur.
bence bir para cezası, hapis cezası olmalı bunun!
hayatımı siktin lan dediğim şey.
Aldatilmak, aslinda herkesin bir gün basina gelmesinden korktugu, ama kimsenin kendisine yakistirmadigi, "bizim evliligimizde hiç bir sorun yok ki, esim hala beni seviyor, sürprizler yapiyor, mutfakta yemek yaparken bile gelip boynuma sariliyor, eger öyle bir sey olsa hissederim sonuçta soguk tavirlarindan, bakisindan, hareketlerinden.." diye kendini kandiriyor insan.

Ben gibi bir çok insan, aldatana serefsiz gözüyle bakar, ama öte yandan da, bunun nedenlerini ister istemez sorgular; acaba esi onunla yeterince ilgilenmiyormuydu, ihtiyaçlarina cevap mi vermiyordu, sevmiyormuydu, zorunlu olarak mi evliligini sürdürürüyordu diye, sorular döner durur kafamizin içinde.

Simdiye kadar ben, bi yerlerde kesin bir eksiklik olmali yoksa durup dururken insan esini niye aldatir ki derdim kendime, dün'e kadar. Tanismasindan tut da evliligine kadar hep yaninda oldugum, o büyük aska sahit oldugum, canimdan öte birinin, bir seneyi askindir, aldatildigini ögrenene kadar. En ufak bir sorun olmayan evlilikte bile bu kadar adice bir sey yasaniyorsa, üzgünüm ki bu durum senin de basina gelecektir, bu kadar net konusuyorum. Tüm kadinlarin uyarilmasinin gerekli oldugunu düsünüyorum. Hiç bir kadin, esini mutlu etmek için, sokakta hanimefendisi, mutfakta ascisi, yatakta da orospusu olmak için kendini paralamasin. Eger içinde, orospu çocukluk varsa o kisinin, yine yapar.

Simdi bazi hayvanlar, ki hayvanlara hakaret olur bu, aldatmaya kilif uydurmak için götlerini yirtiyorlar ya hani; yok efendim yatakta ölü gibiymiste, iyi yemek, temizlik yapamiyormusta, çocuklarina bakmiyormusta, kilo alip çirkinlesmiste, hamileymiste, suymusta buymusta.. Ben varya onlarin adamligina tüküreyim, kendilerinde aldatma hakki gören herkesin. Hadi bunlari geçtim, güzelligiyle herkesi kiskandiracak bir kizin, sirf esini mutlu etmek için, hergun giyinip süslenmesi, spor yapmasi, güzel yemekler pisirmesi, yatakta fahise gibi davranmasi yeterli degil mi sizce de, sayin kendinde aldatma hakkin gören mahluklar? Bu kadar fedakarligin karsiligi ne oldu biliyormusunuz, aldatan es, ne idugu belli olmayan bir partnerle oldugu için ve hijyen kurallarina da dikkat etmedigi için, o güzel esine mikrop salgiladi. Yani, artik normal yollardan çocuk sahibi olmasi imkansiz, iste fedakarligin karsiligi.

Simdi bazilariniz merak edecektir, niye aldatilan es simdiye kadar süphelenmemis, madem esinin bunca zamandir sevgilisi varmis, demekki aptalmis, zaten akilli bir kadin olsa anlardi diyeceksinizdir. Bende de diyorum ki, eger esiniz profesyonel bir yalanciysa anlamazsiniz. Eger esiniz, o sürtükten gelen her mesaja, her cagriya, baktiktan sonra otomatik olarak silinsin diye komut verdiyse iphone'nuna, anlamazsiniz. Eger esiniz, telefon dökümlerinin eve gelmesini engellemisse anlamazsiniz. Eger esinizle cinsel hayatiniz çok aktifse anlamazsiniz. Yani diyecegim o ki, kimse ben anlarim havalarina girmesin, daha sonra ben ne kadar safmisim diye hayatinizi kendinize zindan edersiniz.

Ihanete ugramak istemiyorsaniz, bilmem kaç altin kurali iyi okuyun ve uygulayin gibi saçma sapan yazilar var. "Maksat heyecan olsun, skor olsun" diye eslerini aldatan erkekler ya da kadinlar (biz bunlara kisaca orospu çocugu diyoruz), oldugu sürece ne yaparsaniz yapin bos. Hele bir de "ben seni duygusal olarak degil cinsel olarak aldattim" diyenler varya iste onlar ahlaksizin, serefsizin en önde gideni. En iyi intikam aslinda kisasa kisastir, ama kendisine saygisi olan yapmiyor, yapamiyor iste.

Neyse, 8 mart dünya emekçi, aldatilan kadinlar günü kutlu olsun!!
(bkz: yeni başlayanlar için aldatmak)
görmediğin,bilmediğin sürece pek önemli olmayan hadise.
önemsiz bir mevzudur. herkes aldatılabilir hiç kimse eşsiz kar tanesi değildir. hayatın gerçeklerinden sadece birisidir. ne kadar korkarsanız o kadar üzülürsünüz. vitesi boşa alın ve kafanızı rahat bırakın, kasmayın eğer olacaksa zaten olacaktır...

ek: evet, acı ama gerçek. bu aldatma mevzusu her türlü nedenden olabilir. isterseniz ultra harika bir insan olun yine olabilir sizle alakası bile olmayabilir. aynı şekilde sizinle de alakalı olabilir bilinmez. ama aldatmayacak insan zaten aldatmaz. demek istediğim meselenin önemsiz bir mesele olması. kimse vazgeçilmez değil ne ben ne sen ne de bir başkası. elbette aldatmak ya da aldatılmak kimse istemez ama dediğim gibi o kadar da mühim bir mevzu değildir bu kadar kendinizi kasmayın ne kadar sinire keserseniz o kadar özgüveniniz zedelenir. seçimleriniz sizi var eder unutmayın. *
(bkz: boynuzlanmak).
giyotinin sadece boynunu değilde, başından apış arana kadar ikiye ayırdığı durum.
şiddeti meçhul depremler, kopar beynimde.
vurgun yemiş acılar, tırmalar bedenimi...
soğuk nehirden akan, kirli sel suları gibi.
yüreğime çarpar,çarpar aldatılmak..

hissettirdiği duygu. tam da böyledir işte.
Öğrenildiğinde insanı katil yapabilecek nitelikteki faaliyet.
koca koca adamların omuzlarını çökerten hadise.
koca koca aşkları yerle bir eder. öyledir ki, öyle bir yakar ki şarkıları susturursun.
yüzünde bir tebessüm dahi oluşmasın istersin, oysa o kahkaha atmaktadır, başka erkeklerle, onların evlerinde.
kimbilir, kimbilir kaç kişi.
kaç kişi ulan kaç!
ne zaman düştü bu kadar!
hani nerede o asalet okyanus'u!
hangisinin evinde unuttu?
yine de kendini kandırır insan!
yanmadı ki canın, korkma biliyoruz biz nasıl olduğunu.
ya nasıl başkalarına sarılabildi, düşünebiliyor musun?
senin olan o kadın, bacaklarını dizlerine atıp sana sarılan, sol omzunda uyuyakalan o kadın hani o "bu kadar şeyi ne zaman düşünüyorsun" diye sorup sarılan kadın, kadın lan kadın!
senin kıyamayıp bıraktığını, başkaları kadın yaptı!
başkaları! başkaları! başkaları!
aldatılmak başkalarıdır.
ruhun çocukluğuna başkalarının konmasıdır.
hissinin üstüne karabasan çökmesi gibi, aldatılmak!
duyduğun zaman odandaki çekmeceleri kırıp da telefonunu paramparça ettiğindir aldatılmak!
sonra da onun yaptığı adiliği, ihanetini kimseye anlatamayıp gelip de burada yazmaktır, bu başlığa, aldatılmak adı altında.
aldatılmak, arka fonda sürekli letheyi duymaktır. o dönünce gururunu çiğneyip de onu kabul etmektir, ona lethe ymiş gibi davranmaktır. ama hiçtir be o. hiç! koca bir hiç!
asaletini kaybetmiştir.
okyanus, lethe ye dönüşmüştür.
sonrasında mı?
artık sadece yağmur yağınca ortaya çıkan su birikintisi olarak kalacaktır.
okyanus'muş. yarrrraaaaaaaamın okyanus'u.
lethe ymiş. "daha nen olayım isterdin onursuzunum senin demiş cemal süreya" dedim, o unuttu ben unutmadım, ne biçim bir su seninki unutturmuyor, sadece bağımlılık yapıyor. çakmasın sen.
yağmur yağdığında çıkıyor ortaya. tabii ya. aldattı olm seni. asalet miş. zerresi yok onda, yok! anca ayaklar altında ezilir o, insanlar üstüne basar çamur olur.
aldatan, kadın, benim kadın'ım diyemediğim hiçbir zaman.
aldatan, beni burada koca bir paket kısa lark la yalnız bırakan, kadın.
doldum, taştım, sustum, sustum, sustum gel ve odama gir, nefes alabilirsen, yaşayabilirsen dumandan o zaman hakkettiğini verebilirim, o en büyük düşmanıma bile atmaya çekindiğim tokadı çenenin ortasına yapıştırabilirim. diş tellerinin damağını parçalamasını sağlayabilirim bu sayede, gel yeter ki gel. belli olmaz işim, belki yine sarılırım sana, ölmek istercesine. ama o tokadı atmadan duramam.
aldatanım. seni seviyorum. aldatılmak, unutabilme sabrıdır.
yasaklıdır.
ölümün bir diğer halidir.
aldatıldığını öğrenen için süreç kötüdür.
ilk duyduğunda dünya başına yıkılmış gibi gelir.
bunu duyacağıma, bana bunu yaşatacağına kafama bir tane sıksaydın denir.
sonra neden ben bunu yaşadım sorusu sorulmaya başlanır.
can hiç acımadığı kadar acır, kalpte onulmaz yaralar açılır, sonsuza kadar kanayacakmış gibi gelir.
ama hiçbir acı sonsuza kadar sürmez, her acı geçer, bazısı deler geçer o ayrı.

aslında aldatan bilmelidir ki kendini aldatmıştır. en büyük kötülüğü kendine yapmıştır. geri dönmek istesede yıktığı güveni yeniden hiçbir zaman inşaa edemiyecektir.
beyinden kaynar sular dökülmesi hissi uyandıran fiildir. yıllar sonra bile akla gelince içinizi sızlatan olay.
yazım şekli itibari ile çok basit bir eylemmiş gibi görünen, insanların en güzel duygularına yapılan en ince ayardır aldatılmak. yüreğin en körpe yerinde ayrılan, en saf, en güzel, en muazzam yeri pisletmektir aldatmak. öpülen dudakların, koklanan saçların, tutulan ellerin toz olup gitmesidir aldatılmak. oltanın en ucundaki yokluğu çekmektir. umutla, hırsla, hayalle. çekilince anlaşılır ki, olta, olta olmamıştır asla. tutulacak kadar değerinin olmadığı, beklemenin yanlış olduğu, elindekinin değnek olduğunu unutmaktır aldatılmak. oysa aşıkken ne güzeldi o değnek. misinası ve motoru vardı! karnımı doyurur, bana huzur dolu saatler yaşatırdı. ama birilerinin hayatlarını yok ederek. kör olmuş yüreğin dilsiz aşığıdır aldatılmak. anlamazsın, görmezsin, duymazsın. soruların içinde kaybolur, teselli ararsın. biten kadehleri doldurmaya benzemez aldatılmak.. oysa kolay mı sevgiyi bu kadar çabuk kurmak ? sahi, nerede bu sevgiye saygı duymak ?
insanın kendini berbat hissedebileceği en uç duygulardan sadece biri ama en üst seviyedekilerdendir. O an her şey bütün hisler, ümitler yiter. Dünya kararır, her şey anlamsızlaşır ve hicbirşey size tad veremez. Böyle işte..
hiçbir zaman ikinci şansı haketmezler. aşk kusursuzdur.
sevginin temeli güvendir. güven olmadığı taktirde, kimse gerçekten seviyorum diyemez.
dokunamaz, öpemez. ne bileyim lan, olmaz hiçbir şey eskisi gibi.

edit: yıllarını harcadığı sevgisine ihanet edilen insanlara saygısı olmayan andavalların, şans/hak gibi kelimelerle dalga geçtiği durum.
şans alma, verme olaylarının tavan yaptığı hede. her türlü değerinde şans, alınır, satılır, takas yapılır. bu ne lan allasen? neyin şansı, kimin şansı? kutuma gitmek istiyorum ben.
aldatılanlara göre ölümden bile daha çok acı veren durum.
özgüven ve gururu dünyadan bu kadar hızlı silebilen tek fiil. ilk öğrendiğimde sadece "keşke ölseydim de öğrenmeseydim" dediğimi hatırlıyorum. vücudumu hissetmiyorsun. ellerin, ayakların; kalbin sanki binlerce parçaya ayrıldı. o an öldün gibi, acı veren bir boşluk. düşünemiyorsun, tepki veremiyorsun. bakakalıyorsun sadece. adın gibi emin olduğun tek durum, onun seni sevmesi, yalanmış. gözün kapalı güvenebileceğin insanlar gözlerin açıkken orospunun teki yüzünden seni yok saymış. sanki allah ruhunuzun kaç kere ölebileceğini gösteriyor. ve siz her yalnızlığınızda bir kez daha ölüyorsunuz. yıllar sonra aldatan unutulur belki, fakat ruhunuzdan kopardıkları unutulmayacaktır. inşallah kimsenin başına gelmez.