aldatılan ve aldatanlar konuştuklarında, sürekli olarak belirli bahanelerin ardına saklanırlar. hatta suçluyum kabul diyen bile 'ama' ila başlayan 'o da şunu yapmasaydı' diye devam eden cümleler kurarlar. bir erkek olarak, askerdeyken, o boşu boşuna heba edilen günlerde diyesim geliyor ancak vatan borcudur diyerek susuyorum, bol bol aldatılanları da aldatanları da dinledim. konuya girişi, takındığı yüz ifadesi, seçtiği kelimeler ve benim zar zor bıraktırdığım sigaradan tekrar bir çekimlik içme isteği esasında herşeyi özetliyordu. askerlik bitti ve kariyer hayatı derken, etrafımdaki bayanlardan dinledim bu sefer aldatılma hikayelerini. şunu samimi söylemeliyim, erkekler bütün olan bitene karşın bir davul derisi kadar sertken, bayanlar tamamen bir bardağın yere çarpıldıktan sonraki hali gibi paramparçalar. bunu kendime sordum. neden bir taraf bu kadar kırılmışken, diğeri vur bir daha vur nasıl olsa işlemez modunda? daha sonradan aklıma geldi; erkekler, evet aldatıldım ama abi ben de çok aldatmıştım zaten işte ben de cezamı buldum cümlelerini sarfediyorlardı. kızlar tarafına baktığımda ise tek bir tane dahi aldatma mevzusundan geçtim içlerinden geçirdikleri bile yok, öyle sevmişler. ha bu arada bahsi geçen erkekler de iddialarına göre köpek gibi sevmişler ve unutmayorlarmış. peki neden aldattın deyince ise, camı kırıp eve kaçan bir çocuğun takındığı suçlu gülümseme yüzlerinde beliriyordu. daha sonra psikolog olan bir arkadaşımın yaptığı anketi inceledik. sorduk: eğer sevgiliniz sizi aldatsa, yatakta mı yoksa duygusal mı olmasını tercih ederdiniz? cevaplar: erkekler; kesinlikle duygusal olsun ama yatakta olmaz!!! bayanlar; yatakta olsun ve bitsin bana duyurmasın ama kalbine benden başkası girmesin ayrıca erkek zaten yapar. işte dostlar, iş bu noktadan bakıldığında kızlar çoktan 1-0 geriden başlamayı kabullenmişler, erkekler ise başlarına gelecek her şeye razılar. peki biz nerede bulacağız bu aşk denen zamansız doğan güneşi yersiz yağan yağmuru?