beyinde olan biteni kim bilecek, kime ne faydası ya da zararı olacak. her allahın kulu, her allahın gününde zihninde kimbilir kaç kişiyi düzüyordur, kaç kişiyi doğruyordur. üstüne iki de banka soyuyordur.
aldığı kimyasaldan sonra sokak ortasında gördüğüm tinercinin; ben hülya avşarla dans ediyorum abi, demesiyle daha iyi kavradığım, herşeyin beyinde oldugunu anlatan söz öbeğidir.
eyleme dökmedikten sonra saylanmasın efendim dozunda kaldığı sürece, yoksa o zaman var mı yani aldatmayan bünye, o ona, ona dediğim buna, buna dediğim şuna derken bir gruba yelken açıldığının ve yelkenlerin pupa olduğu gerçeğinide beynimizde hissetmicek miyiz, ee o zaman ne yapmalı birşey yapmalı, elbetteki bu duruma bir açıklık getirilmeli. isviçreli bilimadamlarının altından kalkabileceği kallavi bir konu olduğu da su götürmez bir gerçek, onlar açıklık getirsin sözlük.
(bkz: aldatma beyinde olunca saylanmasın diyenler)
aldatmanın yan dalları, hafifi, müebbeti olmaz. adı üstünde "aldatmak"
birini kandırmak, inan bana kendini de kandırmak değil, direkt karşındakini kandırmak. sevdiğim dediğin insanı, belki de o tam da seni düşünüyorken aldatmak. daha iğrenç bir şey olamaz herhalde.
aldatan insan beynini kullanamamış da aldatmıştır, hangi beyinden bahsediyoruz biz?