komple bir yanılgıdır, o sırada çektiğin acıyı unutmaya çalışmak için unuttum dersin kendi kendine ve unuttuğunu tescillemek için hem şiir yazarsın ondan sonra da videosunu çekersin koyarsın nete; yaptığın bütün şeyler sadece ruhundaki derin acıyı ve yaraları kapatmak, içindeki alevi söndürmek içindir. Burada yangın söndürücü görevini sivri kalemin ve geniş yaratım gücün üstlenir ve sonunda şöyle bir şiir ve videosu ortaya çıkar:
Beynim zorluyor beni yazmaya
Bir alışkanlık attı beni bu kör kuyuya
Geçen zaman, acımı zapt edemiyorsa
Var bir nedeni bu derin uykusuzluğun.
Hiç yaşanmamış varsayıp, haykırsam ona
Gördüklerim muammadan öte, gerçek ama
Elime geçse parçalasam onu tek satırda
Lakin dinmez öfkesi bu mavi sonsuzluğun.
Gördüğüm kabuslar oldu bir bir gerçek
Hayallerim mosmor oldu, gömmem gerek
içimdeki nefreti sevgiyle yok etmek
Mümkün olmaz artık, dinse de susuzluğun.
Olmamalıydı bunlar, fazla bana bu yanlışlar
Doğrularımı da götürüyor, yenilendi sınavlar
Kaybeden yine benim, kaybettiğim korkular
Bir bir beni buluyor, başlıyor yorgunluğum.
Parça parça oldu kalemim, yardım et
Senle soldu güllerim, dikenime dikkat et
Ölüm değil çare, ölüm için sabret
Dedi bana derviş, geçti huzursuzluğum.
Yanına mı kalacak bu yaptıkların
Sanma karanlıkta, ettiğin haltların
Cezanı çek, öde hesabını yaptıklarının
Kapandı perde, bitti sahne ve uykusuzluğum.
Kusursuz huzur tek başınalıkta var
Sınırsız güveni yalnızca Allah sunar
Tükettim sınırı, özgürlük burada başlar
Buldun hak ettiğini, uyandı korkusuzluğum.
Elveda güven kırıklığım, sonsuz uykum
Elveda, uyandım yeni güne, seni unuttum!
tam unuttuğunu zannettiğin anda sana tüm anılarıyla gelen ve tüm acıları içinize içinize dolduran aldatan kadın modeli de vardır tabii ki, ona da belki günün birinde böyle bir şiir yazar, tüm zehrinizi önünüzdeki kağıda dökebilirsiniz:
1.
bir kuş cıvıltısıydı,bir yeşerişti o gün
onunla bir daha gözlerimiz buluşmuştu
bir aydınlanış, bir nurlanış vardı göz bebeklerimde
güneşimsi saçları, uzun ve ürkek,
gözleri deliyordu gözlerimi süzerek! ..
2.
gün ağardı, güneş ağırdı...
kalktım gözyaşlarımı silerek rüyalarımdan
karşı karşıya gelmemek için hüzünle
ve duvara çarpar gibi bakışlarımı,
son bir hamle ile...
3.
geldim, tıklattım parmağımla çeperini
örülmüş elemle, ayrılıkla, kinle
dostluğunu da öptüm, şehvetinle birlikte
ölümü de gördüm, öldürmeyi de
kan akıtmadan, hayatı damlatmadan yerlere...
4.
bu, birçok yanılsamasından biriydi hayatın
en ömürden ömür alıcı ve sancılı,
kestane rengi ve şuh gözlerin,
sözlerin gibiydi, sözleri gibiydi karanlığın
uykudan uyandım,merhaba hayat! *