OSE Dünya Birliği'nin şeref başkanı olarak, Almanya'dan 40 profesörle doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye'de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum.
Sözü edilen kişiler , Almanya'da halen yürürlükte olan yasalar nedeni ile mesleklerini icra edememektedirler. Çoğu geniş tecrübe , bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler , yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler.
Ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi , birliğimize yapılan çok sayıda müracaat arasından seçilmişlerdir.
Bu ilim adamları , hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde bir yıl boyunca hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler.
Bu başvuruya destek vermek maksadıyla , hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etmek cüretini buluyorum.
Bu mektubu okuyan dönemin Başbakanı ismet inönü, mektubu o dönemde görev yapan Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey'e gönderdi. Lakin sonuç olumsuzdu.
Ve Einstein'a şu şekilde cevap mektubu gönderdi:
" Saygıdeğer profesör,
iktidardaki hükümetin politikası gereği Almanya’da bilimsel ve tıbbi çalışmalarını yerine getiremeyen 40 profesör ve doktorun Türkiye’ye kabulünü dileyen mektubunuzu aldım. Bu beylerin hükümetimiz kuruluşlarında bir yıl ücretsiz çalışmayı kabul ettiklerini gördüm. Teklifiniz çok çekici olmasına rağmen ülkemiz kanun ve nizamları gereği size olumlu cevap verme imkânı göremiyorum. Saygıdeğer profesör, bildiğiniz gibi şu anda 40’tan fazla profesör ve doktor istihdam etmiş durumdayız. Çoğu benzer nitelik ve kapasitede olan bu şahıslar da aynı politik şartlar altındadırlar. Bu profesör ve doktorlar burada geçerli kanun ve şartlar altında çalışmayı kabul etmişlerdir. Şimdiki halde, çeşitli kültür, dil ve kökenlerden gelmiş üyelerle çok hassas bir oluşum geliştirmeye çalışıyoruz. O nedenle içinde bulunduğumuz şartlar gereği daha fazla personel istihdam etmemizin mümkün olmadığını üzülerek bildiririm."
Einstein'in Ülkesindeki bir takım sıkıntılar nedeniyle (almanya) 40 kişinin türkiye'ye yerleşerek, onlar adına çalışma ve oturum izni istemesi ile ilgili mektup.
Ayrıca o mektup Atatürke değil ismet inönü'ye yazılmıştır diye hatırlıyorum.
albert einstein'ın hangi yıllar arasında yaşadığını bilmediğimden ve nedense aklımda çok ama çok uzun yıllar önce - neden bilmiyorum - yaşamış gibi , bir yer edindiğinden ilk başta "yok ebesinin amı ali sami." deyip sonrasında "vay amk" dememe sebebiyet veren mektuptur.
almanya'dan korktuğumuzdan olsa gerek* ya da bizim taleplerimizi karşılayacak nitelikte olmadığında olabilir, olmsuzdur die cevap atmışız.
daha sonraki zamanlarda sesi yetersiz die pavorotti'ye de biz yol verdik değil mi.*
atatürk döneminden itibaren nazi almanyasından kaçan bazı bilimadamları türkiye'de görev yaptığına göre bir ihtimal doğru olabilecek ve doğruysa büyük ihtimalle tasvip görmüş olan bir mektuptur.
Eminim ki Atatürk bu vatanın kendi bilim adamlarını yetiştirebileceğine inanmıştır.
Kusura bakma Ata'm yüzüne bakacak hal yok vatan evlatlarında.
Vatanın evlatlarını daha liseden ilköğretimden çürütüyorlar.