zengin erkek avcısı kadınların sıklıkla takıldığı yer.. tipler aynı solaryumlu parlatılmış bacaklar, saçlar sarı gözler farlı. bir şort bir topuklu tamam.
Türkiye'de bulunan en güzel kafa dinlenecek yerler arasında ilk 3'tedir benim nezdimde.Sabah scooterınızı kiralayıp ılıca'da cesme sheraton'ın kumsalına bırakın kendinizi ordan bir dost pide'ye ugrayın ve tekrar alaçatı sokaklarına akın..
bulunduğum şu psikolojik gerilimden beni kurtarabilecek tek yer. 2-3 günlüğüne kaçtım daha sonra uzun bir tatil yapmak üzere tekrar geleceğim yazlık mekan.
midye, kumru, rüzgar turbinleri (ki alaçatı porttaki 12 adetttir bizzat saydım) asma yaprağı restoran, koşe kahve, tektekçi pub, lal restoran, kalamata, ot pazarı, bembeyaz kumsal, ruzgar, sorf, sımsıcak ege insanı...
ama alkoçlar otel denen o salak yere gitmeyin berbat bir yer.
engelliler ve bebekli aileler için kabus bir yer. engelli rampalarından traktorler bile cıkamaz. garsonları size iğrenç davanır.
izmir'in tatil beldelerinden biri.
taş evleri, şık küçük restaurant'larla dolu dar sokakları ile gayet güzel ve şirin bir belde.
duyuyorduk, bütün ünlüler hep oralarda diye. çeşme'ye gitmişken oraya da uğrayalım dedik. hakikaten ünlüler hep orada.
ama kimse dönüp bakmıyor onlara, resim falan çektiren de yok. ondan dolayı orayı tercih ediyorlar sanırım. mesela burcu esmersoy'u bir sabah sevgilisiyle gördüm, bir akşam tümer metin'i iki kadınla gördüm ama hiç kimselere demedim, yanlarına gitmedim.
çalışanları da yerli/yabancı turistleri de hep kibar insanlar. ortamın güzelliğinden dolayı olsa gerek.
daracık sokaklarında birbirine çarpmadan yürünebilen yerli ve yabancı turistin yeni uğrak yerlerinden olan şıkır şıkır,fıkır fıkır yer. sakızlı maraş dondurmasının tadına bakılabilecek yerlerden biridir. bir rivayete göre 31 aralık 2010 da, o daracık sokaklarda, bir birinden kopan arkadaşların, tekrar birbirlerine ulaşamayacak kadar kalabılık olduğu bir yılbaşı partisine ev sahipliği yapmıştır. gidiniz görünüz içinize çeke çeke koklayınız yeridir. dönüşte salyalarınızı toplayacağınız kuvvetle muhtemeldir.
belli bir konsept çerçevesinde büyüyerek markalaşmayı başarmış ama büyüme hızı, altyapısının çok üzerinde olduğu, fiyatların ise artık açgözlülük seviyelerinde dolandığı için yakın gelecekte ciddi sıkıntılar yaşayacak, bu sene de üç-beş gün olsa da uğrayabildiğimiz tatil beldesi. alçatı'nın taş evleri, yel değirmenleri, butik otelleri, arnavut kaldırımlı sokakları, mekanları kendisini diğer tatil yerlerinden ayırıyor. örneğin en yakınındaki çeşme' merkezinin hiç bir çekiciliği ve özelliği yoktur. sıradan bir tatil yeri gibidir dükkanları, sokakları, rıhtımı. bu açıdan ha erdek, ha akçay, ha çeşme...işte bu noktada alaçatı kendini ayırıyor fakat bu ayrışımın maddi ve manevi maliyetlerinin oldukça yüksek olduğunu söylemeliyim. öncelikle alaçatı'da fiyatlar da rüzgar gibi uçuyor. her sene, açılan mekan sayısı kadar fiyat enflasyonu da yaşanıyor. özellikle konaklama fiyatları; ilk defa bu sezon alaçatı'da kalmadık. nasıl olsa arabamızla geldik deyip, ılıca'da kaldık. yeme-içme fiyatları da uçmuştu bu sezon. iyi bir yemeğe verilen paraya hayatta acımam ama bu sezon alaçatı'da o paraları verirsem içimin acıyacağını hissedip, orta kesim yerlere takıldık daha çok. balık yiyecekler için kaptan'ın yeri bu sezonun en iyilerindendi. fiyat/performans olarak ise yusuf'un yeri'ni beğendik: yemeklere çok para vermek istemeyenler ve öğrenciler için cennet gibi bir yer. bu arada imren'in irmik tatlısı hala enfes.
fiyatlar konusunda maalesef alaçatı'da açgözlülük hakim olmuş durumda.
bu sezon sokaklar hafta içi bile kalabalıktı. gerçi alaçatı sokakları küçüktür, buna dışarı atılan masa sandalyelerde eklenince sokak kalmaz pek. dolayısı ile yoğunluk birazda bundan kaynaklanıyordu. ara sokaklar, hatta cami meydanı bile boştu yoksa. yoğunluk mecburiyet sokağındaydı sadece. alaçatı bitiyor mu bilemiyorum ama benim için hala keşfedilecek ara sokakları var. evet kalite ve elit bir yer olmaktan ziyade piyasa yeri olmuş izlenimini veriyor artık. ama bence alaçatı'yı asıl bitirecek olan fahiş fiyatlar ve dolayısı ile açgözlülüktür.
yazın sandalye ve masalardan dolayı yürünemeyen dar sokaklarında kasımda rahatlıkla yürüdüğünüz güzel yer. kasımda daha güzel belki. o boğucu, istanbuldan kaçmış kalabalık olmadığı için.
şu anda ilçe sakinlerinin işlettiği yerler açık sadece. ki en güzel ve doğal yerlerde onlarınki.. kaptanın yerinde kalamarı yedikten sonra 15 eylül kıraathanesinde çayı yudumlamak gibisi yok..