Soyup soğana çevirmek için avuçlarını ovarak bekleyen, asık suratlı, tahammülsüz esnafın çokça görüldüğü şişirilmiş ege kasabası.
Poposu gereğinden çok kaldırılmıştır.
Ot festivali denilen, kargaşaya, başarısız organizasyona da ev sahipliği yapan yer.
Acilen toparlanmalı!
Aynı ılıca ve çeşme merkez gibi artık hiçbir izmirlinin gitmediği kasabamsı ilçe. Ufak şirin ve güzel bir yer, eskiden daha da ufak ve şirindi ancak özellikle metropol hayatından kaçan istanbulluların gelip yerleşmesinden dolayı artık mekanların lüksleştiği ve fiyatların arttığı bir yer konumuna gelmiştir.
Bundan bi 7-8 sene önce haftasonu kaçıp ufak tatlı bi tatil yapılabiliyordu. Ancak artık cep yakar hale geldi.
Bodrum eskiden bir alkol ve seks cennetiydi. Mahalle baskısından çekinen, yakın çevresinden korkan, bu nedenle istanbul'da "bozduramayan" Bodrum'a koşardı.
Ortalıkta ne iş yaptığı, kaç para kazandığı, ne zaman çalıştığı bilinemeyen birtakım sakallı adamlar ve yılın en az dört beş ayı yan gelip yatan çulsuz akademisyenler dolaşırlardı. Rakı bol, pansiyon ucuzdu. Çökertmeli eşkıya Halil'in ünlü türküsü de azıcık değiştirilerek "arkadaşım ibram Çavuş yoldaşlara emanet" şeklinde söyleniyordu. içinde "Allah" geçmemeliydi...
Sonra bir uyuşturucu ve eşcinsellik cennetine dönüştü. "Enteller" de bu durumda Bodrum'dan kaçmaya baktılar. Fakat nereye sığınacaklar, nerede toplaşacaklardı?
Marmaris olamazdı, orası taşra tüccarının kalesiydi. (Buna karşılık Göcek de daha "modern" tüccarın yazlığı.)
Çeşme de olamadı, orası da paralı pullu izmir burjuvasının çöplüğüydü.
Seksenli yıllarda yıldızı kısa bir ara parlayıp sonra hızla sönen Kalkan çok sapaydı.
Eh, onlar da Alaçatı'yı keşfettiler.
izmir havalimanından ulaşımı kolaydı, üstelik henüz bakirdi. isteyen eski taş evlere bakıp bakıp kendince Rum muhabbeti de yapabilirdi, zeytinyağı ve kekik katkısıyla.
istanbul enteli saldırınca ortalığı pıtırak gibi barlar kapladı, fiyatlar da beşe katlandı. Esnaf memnun, köylü şükran oldu.
inek kaybolsa belediye hoparlöründen anons edilen "alaçatı" artık istanbul'lu görgüsüz kekolarla dolup taşan, milleti donuna kadar soymaya çalışan overrated mekanlardan geçilmiyor...
"Alaçatı bozuluyor" lafı da artık her yaz döneminin gündem maddesi...
mimari olarak eski güzel ama zengin beldesi etiketi yemiştir, doğru söylerler. sokağını gezdiğinizde hep bi jeep ve pahalı araçlar görürsünüz. dondurmanın bir topu 5tl'dir falan. bence pek de bir albenisi olmayan yer.
Ege' nin Şişirilmiş tatil beldesi.
Sadece reklâm ve tanıtım çalışmalarının başarısının kaymağını yiyen, tipik ege dokusu taşıyan yerdir.
Çayın, on tl ye, kahvenin, 13-14 tl ye içilebildiği, kendini Milano ya da Londra sanan hadsizdir aynı zamanda.
Òzellikle son iki senedir, " alaçatı ot festivali" adı altında yapılan başarısız organizasyon, milleti söğüşleme, yorma ve bitap düşürme amacından başka hiçbir halta hizmet etmemektedir.
Burnundan kıl aldırmayan, tatilcilere köpek çeken karnı tok esnafı da bir başka sorundur.
ivedilikle el atılıp, ayar verilmesi gerekir.