Bu sene , tekrar düzenlenecek olan festivaldir.
Ege'nin, nefis otlarını ve o otlardan yapılmış, nefis yemeklerine doyamayacağınız, hem midenizin hem yüreğinizin bayram edeceği ciddi bir organizasyondur.
Madımaklar, kazayakları, kuzukulakları, kabak çiçekleri, börülceler.....Ve daha neler neler.
Alaçatının, şatafattan uzak, şirin cafelerinde, kahve içmek de cabası.
Sabırsızlıkla beklenendir.
Nisan... Alaçatı... Ege...
Nüfusu, yaklaşık 10 bin olan beldeye, 50 bin kişinin gelmesiyle yaşanan, sıkıntılı, özensiz düşünülmüş, yetersiz bir organizasyonla, sefillik yaşatan festivaldir.
Bu senenin teması, " karahindiba" olmasına rağmen, az sayıda stantta görebildiğimiz, amacı, ege otları ve lezzetlerini tanıtma olan organizasyonda, yerli hanımların, kek, börek, kısır, mercimekli köfte, yaprak sarma..vb yemekler yaparak bizleri kandırdıkları ve yüksek fiyatlarla sattıkları bir organizasyon olmuştur.
Kalabalık ve yoğunluktan ve küçük alandan dolayı, standlara yaklaşmak bile imkansızdı nerdeyse.
Belediye, gerekli ve yeterli önlemler alamamış, onca insanı davet eden, ve medyada deli gibi pazarladıkları festivallerine gram katkıda bulunmamıştır. Ne seyyar tuvalet ne çöp kutuları ne soluklanmak için bank vardı..
Festivali fırsat bilen, Alaçatı esnafına da, iki kelam etmek isterim.
10 tl ye, türk kahvesi, 5 tl' ye, minicik çay bardağında, çay satmak ta neyin nesidir?! Fırsatçılığın, açgözlülüğün nirvanasıdır bu!
Bu seneki, festivalde, emeği geçen herkesi ayıplıyor, teessüflerimi bildiriyorum.
Yorgun ve festival adı altında, sömürüldüğümü hissettiğim bedenimle evimde olmaktan dolayı mutluyum.
Edith Piaf: alaçatı belediyesi, seneye, 100 bin kişiyi hedefliyormuş?!?! Yüzlerine soğuk su çırpmalarını tavsiye ediyorum!