sorun doğunun batıya göre 100 yıl geride olmasıdır.haliyle cehalet batıya kıyasla çok çok daha fazla. o yüzden de doğulu gençler askerde saflıkları nedeniyle bu tür sömürülere muhatap olabiliyorlar.
yanlış olan bunların sadece kürt olduğu iddiasıdır.
zira doğu ve güneydoğu illerinde sadece kürtler yaşamamaktadır.yani urfa halkının yarısı kürttür,üçte biri arap, geri kalanı türkmendir ancak işte cehalet etnisiteye bakmamaktadır.
ığdırın yarısı azeri yarısı kürttür ama cehalet ve sefalet orada da etnisite ayrımı yapmamaktadır.
ardahan'ın çoğunluğu azeridir ama durum diğer doğu ve g.doğu illerinden farklı değildir.
örneğin bölgedeki g.antep, d.bakır, erzurum gibi şehirlerin kalkınmış olduğu düşünülebilir ama bölgenin büyük şehirlerini de batının büyük şehirleriyle kıyaslamak gerekir.
ayrıca doğunun sefalet ve cehaletine doğu karadeniz de dahildir.
bazı doğu ve g.doğu illerinde yıllardır süregelen terör ve tabiki devletin bilerek yada bilmeyerek tarımı ve hayvancılığı bitirme amacı güden tarım politikaları sonucunda özellikle hayvancılık bittiği için ve deniz'in de varlığı sayesinde doğu karadeniz illeri, doğu ve g.doğu illerine kıyasla daha gelişmiş görünebilir ama aslında ne cehalet ne sefalet açısından arada çok fazla bir fark yoktur.
batı ile doğu arasındaki bu gelişmişlik farkı elbette sadece tc döneminde değil osmanlı döneminde de vardı.
bu gelişmişlik farkının 2 temel nedeni vardır.
birincisi;
doğu'nun iklimsel ve coğrafi şartları nedeniyle fiziksel olarak batıya kıyasla daha zor bir coğrafya olmasıdır.
ikincisi ise;
devlet denilen mekanizmanın bu soruna yeterince eğilmemiş olmasıdır.
yani doğu batıya kıyasla yüzyıllardır geriydi zaten ve ne osmanlı ne de 1923-1938 yılları dışında türkiye bu sorunu çözme noktasında gereken adımları atmamıştır.
bunu bilerek yapmayanlar da olmuştur. soğuk savaş döneminde bölgenin sovyetlerle bir sıcak çatışma alanı olabileceği iddiasıyla abd telkini sonucu bölgeye üretimi götürmeyen iktidarlar da vardır.
sonuç itibariyle doğu üretim beklemektedir, doğu eğitim beklemektedir ve doğu emperyal icadı terör belasının artık bitmesini beklemektedir.ancak işte geçmişten de beter biçimde devlet yönetimi diye bişey kalmadığı için doğu ile batı arasındaki makas giderek açılmaktadır ne yazık ki.
kürtler, nöbet işinin adil biçimde düzenlenmesini istiyor. üstelik meselenin yasal bir düzenleme içeren, zırt vırt değişmeyecek hakkaniyet içeren bir cetvele işlenmesinde ısrarlı. ayrıca da bu işlerin kavgalı gürültülü, silahlı külahlı olmasındansa müzakere ile ve politika içinde çözümlenmesinden yana... daha ne istiyoruz arkadaş? bu kez hiç olmazsa bu fırsatı kaçırmayalım. fırsat giderse bu hem türklere hem kürtlere ağır bir bedel ödetecek.
unutulmamalıki orduda kritik ve gizlilik teşkil eden işlerin bir türk gencine, angarya olarak görülen işlerin kürt kökenli vatandaşlara verilmesi gayet doğaldır, herkes sırtını sağlam duvara dayamak ister. kanımca yanlış bir strateji değildir, aksini iddaa ederek hümanizm-eşitlik ayağı yapmayın lütfen, biraz samimi olun.
eskiden doğuda doğmuş olanlar doğuda, batıda doğmuş olanlar batıda askerlik yapardı. son dönemlerde bu da değişmiş. artık doğuda patlayan kürdün koyduğu mayınlar kürt kökenli askerlerimizi de öldürüyor; yine doğuda pimini çekip bombayı gencin eline tutuşturuyorsun ölenlerin bir kısmı kürt gençleri oluyor. eğer bunlar da alavare dalevere değilse, kürt memet yine nöbete sürülmüş, üstelik elinde bombayla bırakılmışsa, yazıktır, ayıptır, utanç vericidir.
bu arada döşenen ve patlatılan mayınların bir kısmını biz kendimiz döşemişiz; onlarca askeri bir minibüse doldurup sonra da pkk'yı haber edip ölmelerini sağlamışız; subayları düğün bahanesiyle çekip zavallı erleri karakollarda ölüme bırakmışız; baskınlarda ölmeyip teslim olanlara ise neredeyse lanet okumuşuz, vatan haini muamelesi çekmişiz...
ordunun silahları, lawları, el bombaları orada burada çıkarsa; darbeci generallerin tüm planları artık faş olduysa; bütün faili meçhullerin ordu içindeki işbirlikçilerinin artık peşine düşüldüyse...
bundan sonra kürt memetleri de, türk memetleri de artık öyle nöbetlere biraz zor çıkarırısınız beyler.
ordunun yeniden güven kazanması için yapılması gereken işler var. bunların neler olduğunu da artık herkes biliyor.
memetlerin de gözü açılıyor artık. bereket ki taraf gibi gazeteler var da kimi gerçeklere ulaşmak en sonunda da olsa, mümkün olabiliyor.
cahil oluşlarından, daha doğru deyimiyle cahil bıraktırılmışlıklarından yararlanılarak, ayrıca iyi niyetli ve temiz oluşlarından ve en önemlisi * askere gelene kadar ana dilleri olan kürtçe dışında başka dille karşılaşmadıklarından dolayı kırık olan türkçeleri yüzünden, askerde genellikle kötü işlerin sırtlarına yüklendiği kürt hatta doğu kökenli delikanlıların durumunu anlatır sözdür;
daha sonra bu deyiş, dolap çevirip bir biçimde suçu, işi, sorumluluğu, temiz insanların sırtına yükleme durumunu tanımlamak için kullanılmaya başlanmıştır.
ek: bu girdiye eksi verilmesini anlamak kolay değil. bir türk olarak empati yapmak ve gerçeği dile getirmek de artık zor olacak gibi görünüyor.