önce 3 dakika ertelemeyle baslar bu işler. 3 dakikadan sonra uyuyan insan psikolojisi kendi kendini kandırır ve der ki, "ulan 3 dakika diye uyku mu olur hadi onu 5 yapalım". 5 dakika sağına yatıp sonrasında soluna da 5 dakika yatmak icin kendini ikna eden insan bir süre sonra ilk derse yetişemeyeceğini anlar. hemen alarmı bir saat sonrasına kurar. aynı ertelemeler kendini ikna etmeler 1 saat sonra da devam eder. muhtemelen ondan sonraki saat te. böylece en az 2 3 saatlik kimine göre kayıp kimine göre keyif oluşur.
erteleme yapmayıp 20 dk. daha uyumak isteyecek kişinin alarmı 20 dk. sonraya kurmak isterken yanlış zamana kurmayla günü zehir edecek -örneğin kişi 9'da uyanmıştır ama 9:20'ye kurmak isterken uykulu halde 8:20'ye kurar- türden bir sabah yaşanmasını sağlayan güdüdür. ***
asla yetmeyen 5 dakikadır. bir defa işe/okula gitmek için hazırlanma psikolojisine girilmiştir ve geri dönüş yoktur. 5 dakikada deli gibi yorgunluk atmak mümkün değildir ve ikinci alarm duyulmazsa geç kalma olasılığı vardır.
o 5 dkk dunyanin en kotu 5 dkksidir aslinda. snooze 'un cirtlak sesine uyanip, 'eheooww noluyo lan nerdeyim ben kimim heeoo?' diye gecen 3-4 saniyelik bir sersemligin ardindan insan olarak bir varliginizin oldugunu, sadece uykudan uyandiginizi ve yarim saat sonra gote girecek bir finalin sizi bekledigini idrak etmeye baslarsiniz. evet evet finaldir gote girecek olan yani, 'eehh ulan sikerim dersini 5 10 dakka daha uyyim zaten biraz gec kalsam nolacak lan' diye icinizden yil boyunca gecirdiginiz bir teselliniz de yoktur artik, ama yine de 'ehh sikerim 5 dkk daha uyyacam lan' dersiniz. dersiniz ama ne fayda, o 5 dkk icerisinde akliniza binbir turlu sey gelir, 'ohh sicak yataktan kalk, gotundeki bok donarak okula git, sinava gir, haassikerim gelir gelmez tekrar yumulacaksin kocum sabret haa bir kalk yataktan gerisi gelir zaten' diye kendi kendine gaz verilir o 5 dakka icinde.
saat beş dk sonrasına kurulur bunun az gelmesi sonucu ya kahvaltıda yapmam 30 dk da ordan sonra ya ne de olsa ben bu dersten kaldım salla ne yapacam gidipte denir ve uykunun tadı cıkartılır.
türk insanına özgü davranıştır. akşam bir saat erken yatmak yerine, sabah 3-5 dakikanın, hatta saniyelerin hesabını yapar. lan erken yatın, erken kalkın demiş rahmetli barış manço daha biz cücükkene. az laf dinlesenize olum...
düşülmemesi gereken hatadır. klâsik çalar saatlerin tepesindeki kapakçığa, sivri ucu yukarı gelecek şekilde dikey yetiştirilmiş bir toplu iğne, uyanmak için gerekli motivasyonu verecektir.
her sabah en az 5 kere yapılan eylemdir, 10 dk dan hesap edersek, yaklaşık 1 saat daha uyunmuş olur, e o sırada elin almanı, japonu, bizim o erteleme tuşuna bastığımız aletten yüzbinlerce daha üretmiş, bu yana doğru yollamıştır bile.*
çalan ilk alarmın sesiyle yorgan hafifçe kaldırılır, pencereden sıkışan rüzgar sesi kulağa ilişir. dışarıda lapa lapa kar yağmaktadır. yorganın biraz daha açılmasıyla vücuda belirsiz bir soğukla karşık titreme gelir ve yorgan ani bir hareketle tekrar sarılınır.
ileriye alınan alarmın tekrar çalmasıyla tekrar bes dakika ileriye ertelenmesi bir olur.
alarm daha sonra tekrar çalmaya başlar. çalar.. çalar.. ve sonunda çaresizce susar.
sabah 11.30 sularında uyanılır, yorgan üste sarılı bir şekilde mutfağa yürülünür.
kahve içerken dışarda yağan kar seyredilir.
ve bünyedeki garip uyuşukluk, sıcak yatağa duyulan özlemle birleşir.
gözler yarı kapalı bir şekilde yatağa yürünür.
yatağa uzanılır..
ve soğuk havanın bünyede yarattığı hoş uyuşukluk etkisi yerini sonsuz mutluluk veren uykuya bırakır...