eğer işe mutlu gitmenize sebep olan bir şey var ise yapılabilendir. ama ülkemizde kaç kişi işine severek ve mutlu bir şekilde gidiyor orası düşündürücü.
Uyumak ve uyanmak arasındaki ince çizgide olanlar var bir de tabi. Uyanık uyur gezer olmak gibi bir şey bu. Yürüyorsun konuşuyorsun bir şeyler yapıyorsun ama rüya gibi.
ayrıca telefonu radyasyon sebebiyle odamda tutmam. genelde koridorda veya mutfak-banyoda şarjda olur. buna rağmen alışkanlık işte. zıplıyorum çalar çalmaz.
Benim dir o kişi.
Hayattan soğudum bu yüzden psikolojim bozuk.
Bi de benim gibi bu dertten muzdarip olan muhtemelen gece de 1 2 saate uykuya dalamıyordur. Bu da cabası işte...
Mesela, bu başlıktaki özne benim, yani alarmın zırt demesiyle hık diyen vatandaş benim. Lakin çevremde ne kadar arkadaşım varsa hepsi benim tam tersim. Otobüste ayakta giderken uyuyakalıp gözünü açtığında kendini yerde bulan arkadaşım var.
Benim gibi bir insan için çok zor bu dostlar.
alarmı uyanılması gereken saatten 1 buçuk saat öncesine kurar, her 10 dakikada bir erteleme suretiyle uykumu s.kertirim. son erteleme çaldığında da mal mal kapatır, zombi edasıyla sürünerek pencereyi açarım. temiz hava uykumun kalan kırıntılarını yok ettikten sonra bu tanıma son ertelemede de olsa uygun hale gelirim.
(bkz: günaydın sözlük)