2004 yazinda gidip guzel zaman geçirdiğim antalya ilinin turistik ilçesi. james dean bardaki menü fiyatları ise kabus gibiydi. 3 redbull icip 30 tl odemistik. cünkü salaktik ve ergendik.
hafta sonu 42 plakalı kenyalı kardeşlerimizin akın ettiği, plajda üstsüz güneşlenen turistlerin etrafında üçlü dörtlü gruplar halinde kümelenenip, amele yanıklarını sıvazlayarak hayallere daldığı güzelim ilçedir.
çok ünlü, güzel bir tatil beldesi olduğunu hepimiz biliyoruz fakat kalitenin artması için yapılması gereken o kadar çok şey var ki bu eksikler fazla şekilde göze çarpıyor.
1- git gide boka saran mimari : boyası dökülmüş * apartman dış cepheleri, her yerden fırlayan klima motorları, çevreye uyumsuz apartman renkleri*
2- çöp sorunu : sıcak ve nemli bir ortam olduğu için günde 1 kez çöp toplamanın yeterli olmaması
3- çakma eşyalar satan mağazaların aşırı derecede fazla olması ve bu mağazların fiyatlarının aşırı uçuk olması
4- türklere acınmaması : turistlerin gelmeye başladığı mevsimden itibaren esnafın türkleri insan yerine koymaması, fiyatları turistlere göre ayarlaması *
5- sokak aralarında ki apartmandan bozma otel ve pansiyonların süper derecede etrafa huzursuzluk vermesi kaldırımları kendi malıymış gibi kullanması araba park etmeye bile izin vermemesi sürekli kavga çıkarılması
6- yemek yerleri, kafeler sorunu : belki fazla abartıyorum adamların ekmek parası ama türk yemeklerini yanlış tanıtan yerler çok fazla ayrıca bu yerlerin fiyatları da yaptıklarını görmezmiş gibi abartılı. bence belediye buna bir önlem almalı ve herkesin gıda satmasına izin vermemeli ve belli bir kalite sınırı koymalı
7- plaj sorunu : türklerin ezildiğinin bir başka kanıtı da budur. plajların her yeri belediye tarafından kiralanmış. şezlonga oturmak için 10 tl vermemiz yeterliymiş. belediye bile türklere acımamış bana kalırsa 10 tl türk bir aile için çok çok fazla altı üstü sandalye gibi bir şey de oturucaz. heee unutmadan söyleyeyim plajlarda bazı yerler boş havlu serebilirsiniz ama sakın orada denize girmeyin denizin dibi kum yerine bildiğiniz kaya basa basa gidiyorsunuz bir yükselip aniden düşme bin bir ekşın birde ayaklarınız ful yara kan
not : bu dediklerim çok abartı gelebilir ama turizm de marka olmuş yerlerde bunların hepsine dikkat edilir. hatta kafelerin falan kullandıkları gıda markaları bile denetlenir belli bir sınırı vardır.
tüm sene boyunca topladığın stresi eritip bitirebilen, ilk gidildiğinde farklı bir ülkeye gitmiş hissi yaratan, mükemmel manzaralı kalesiyle, kilometrelerce uzun kumsallarıyla, harika tarihi dokusu ve doğasıyla, gecelerinin gündüzden daha hareketli olduğu 24 saat yaşayan, gerçek anlamda eğlenmek isteyen kişilerin tatil için tercih ettiği ilimsi ilçe.
Antalya ilinin bir ilçesi ve bu ilçenin merkezi olan kıyı kenti. ilçenin nüfusu 129.106, merkezinin nüfusu 52.460 (1990). Kent Antalya Mersin yolu üzerindedir ve Antalyaya 135 km. uzaklıktadır. Her tarafı geniş portakal ve limon bahçeleriyle doludur. Kıyısında plajlar, otel
ve moteller çoktur ve bu niteliği ile Türkiyenin önemli tatil kentlerinden biridir. Alaeddin Keykubat Iin yaptırdığı kalesi ve astımlılara iyi geldiği söylenen Damlataş Mağarası ile de ünlüdür.
yazın nüfusun iki katına çıktığı, iskele caddesindeki kürtlerin, diskoların önünü işkal ettiği, dil bilmeyen maymun suratlı adamın yanında bebek gibi kızın olduğu, yazın nemli havası ile cinnet geçirmenin kolay olduğu, esnafın müşteriye iki katına fiyat verdiği, ama kışın kimsenin olmadığı sokaklarının boş olduğu ilçe.
türkiye'nin en iyi tatil beldelerinden alanya!
suların bembeyaz kireçli aktığı alanya.
günde 2-3 kere elektriklerin kesildiği alanya.
bir yağmurda bütün tv kanallarının çekmediği alanya.
ulaşımın işkence olduğu minibüs kadar otobüslerin olduğu alanya.
harika bir doğaya ve tarihi geçmişe sahip türkiye'nin en güzel şehirlerinden birisi. tanımımızı yaptıktan sonra devam edelim; benim alanya'da iki senem geçti ve çoğu zaman nefret ettim alanyadan kimi zaman da çok sevdim. o muhteşem doğa 5 yıldızlı oteller tarafından tahrip ediliyor en çok bu yüzden nefret ettim. çalışma düzeninden dolayı kimi zaman çok canım sıkıldı, okulundan (bkz: alanya işletme fakültesi) zaten oldum olası nefret ediyordum. ve çoğu insanın aksine en çok kışın sevdim alanya'yı, geceleri boş kalan sahillerini limanlarını sevdim, bir de özellikle mart ayında tüm sokaklarını kaplayan turunç kokusunu çok sevdim velhasılı kelam yolum sonra istanbul'a düştü ve alanya'nın yüzünü dört senedir bir daha görmedim. arada bir özlüyorum, şimdi altılı tuborg gold'u alıp çok sevdiğim arkadaşımla marineye gitmek taş iskelede oturup içip muhabbet etmek vardı diyorum.
tatil için en ideal mekanlardan biri. tek kötü yanı aşırı nemden ölüm tehlikesi var. işini bilenler için ise sikişme garantili tatil mekanları arasında. ama benim gibi biriyseniz bir gecede 5 bar gezersiniz, 5ine de 20 milyondan 100 milyon giriş parası verip sonra da döner pansiyona gider yatarsınız. ertesi gün de sikiniz akıyla eve.
