konuşmak istemiyorum.
söylediğim kelimelerin sana ulaşmadığını, ulaşamayacağını biliyorum. yüreğimden geçenleri söylesem dahi duymayacağını, duymak istemeyeceğini biliyorum. o yüzden sessiz kalma hakkımı kullanıyorum.
hiçliğin içinde kaybolmak, düşüncelere çoktan boğulmuş olan ruhumu ferahlatmak istemiyorum konuşarak. çünkü biliyorum ki kelimeler kaybolacak karanlığın içinde... ferahlamanın tam aksine daha da gömüleceğim düşüncelerin en derinine.
konuşmak istemiyorum.
konuştuğum zaman yarattığım hüznün farkındayım. susmak en iyisi o yüzden. senin için de. benim için de. ben zaten alışkınım böyle sessiz kalmalara.
susma hakkımı kullanıyorum, yalnızca sana...
susmak güzeldir bazen. o kadar boş gelir ki konuşulanlar kaçmak istersin, yalnız kalmak. susan insanlar genelde etrafındakilerin de susmasını ister. fakat inadına inadına devam eder bu insanlar. işte bu nokta da ortamdan kurtulmak farzdır.
susuyorsun, alabildiğine susmak istiyorsun.. söyleyecek tek kelimen yok. her şey söylenmiş, tüm sözcükler tüketilmiş ama hala aynı yerdesin. ya da söyleyecek milyonlarca kelimen, haykırmak istediğin ünlemlerin var ama, anlatmaya çalışmaktan o kadar yorgun, anlaşılmayacağından o kadar eminsin ki ağzını açmaya hevesin kalmamış.. yanlış yerdesin, yanlış zamandasın.. tek güvenli yer derinliğin, sessizliğin..
ağızdan çok ruhun yorulmasıdır. söylenecek ne varsa söylenmiş, tükenmez denen kelimeler tükenmiştir. tuhaftır ama, huzurludur insan. sadece sükûnet arar. öylesine yormuştur ki insanlar onu. ruhu tatildedir sanki. yorgun bir beden dinlenirken alınan haz gibidir. bitmiştir ve dinlenmeye çekilirsiniz.