yaşar kemal'in hayatı bir çocuğun gözlerinden anlattığı değil adeta 50 yaşında bir çocuk olup yazdığı güzel romandır.
masal ile gerçeklik tam da bir çocuğun yapabildiği şekilde birbirine harmanlanmıştır. bu roman tam bir "göz" romanıdır. bir çocuğun penceresinden 70'li yılların karışıklığı da en saf şekilde anlatılır. tabi bir de martı ve mavi kamyondan söz etmeden olmaz. adeta romanın yan karakterleridir kanadı kırık martı ve mavi kamyon.
romanın kendimce en güzel bölümleri, salih'in satamadığı balıklarla kedilere çektirdiği ziyafet ve büyakananın dokuma tezgahına yansıyan duyguları. "tezgah köpürüyordu şimdi. şakşakşak da şak şak şak şak. ölür o martı şak şak. yaşamaz, ölür gider şak da şak şak."
bir de romanın sonunda o kanadı iyileşen martı ölmeseydi ya,yazık fıkara martı...
yaşar kemal romanı nın eşsiz doğasına, gücüne şahitlik ettiğim roman.
martı uçsa bi, bi uçsa, ah bi uçsa ya...
salih, metin abi, büyükana, temel reis, demirci ismail usta...
her kahraman ayrı dünya ama salih, yüreği bir martının kanadı ile burkulan salih, yüce gönüllü salih, o bambaşka.
büyükana boğacak salih i de, martısını da.
martı büyükananın elinde can verdi.
salih, alıp başını gidecekti istanbullara. temel reis e tayfa olacaktı ama demircilik pirli zanaattır, ta davud aleyhisselam dan bu yana.