sabahın köründe hangi akla hizmet yayınlandığını merak ettiğim , an itibariyle annemin gözlerini kırpmadan izlediği sözüm ona dizi. varlığından yeni haberim oldu. bir parti dizileri kaldırma vaadinde bulunsa yemin ediyorum oyumu ona vereceğim amk.
her bölüm sonunda bir şey duymuş gibi biten ama bölüm başlarında duyulmaması imkansız olan şeylerin duyulmamış olduğu, ömür törpüsü dizi. anneanne hatırı mecbur katlanıyoruz.
her sabah kanal d'de karşılaşılan ve her gün yeni bölümü yayınlanan absürd dizi. hangi sabah kanal d'yi açsam bu dizi karşıma çıkıyor ve garanti birileri ağlıyor.
10 dakika kadar zorla izledim. size izlenimlerimi anlatıyorum : klişe bir senaryo var. bir iyi bir kötü kız var. çok gaddar bir anne falan var. yine zenginler ve fakirler arasında gerçekleşiyor. o yüzden klişeleşmiş bir dizi.
mayaya göre kabaran hamur.
Bu mayada en temel madde niyet. sonrasında Görenlerin, konuşanların, kısacası iletişimde bulunanların algıları, hisleri. kimisi de nazar demiş gönüllerin bakışına.
Bilerek bilmeyerek ne ettikse, sebeb olduklarımız da dahil hepsi ayan beyan ortada.. şikayet edecek bir durum yok, ama yapacak birşeyler var..
işin-oluşun, varlık dediğimizin bulunduğu zemin kusursuz, adaletli, her şeye vakıf hiç bir şeyi kaçırmıyor...Bu nasıl bir etkileşim, nasıl bir interaktivitedir?...
Zeki Müren'in 'bıldırcın yağmuru' adlı albümünde pek bilinmeyen bir şarkısı/şiiridir.
Allah babanın mürekkebi bitmedi mi benim alnımı yazarken?
Ya da nasıl kırılmadı kalemi?
O zaman alfabeler beş harfli miydi?
Yalnız senin ismin mi kolay geldi tanrıya?
Yeşiller nerdeydi? Pembeler yok muydu?
Toz maviler, beyazlar? Fon kara,
Yazı kara,
Benden başka okuyanı olmayan sayfa, kaderim...
Bu nasıl kötü insanlarla, hainliklerde, yalanlarla dolu bi amına kodumun dizisidir. Ülkenin dengesini bozdular hepsi anlaşmış. Herkes mi kötü olur lan bi dizide. Bizim zamanimizda bizimkiler vardı, bi kötü insan ergun beydi. Onun tasaklarini yiyim ben.
--spoiler--
"alın yazım isimli bir şiirciğimi sunacağım efendim izninizle...
allah baba'nın mürekkebi bitmedi mi benim alnımı yazarken?
ya da nasıl kırılmadı kalemi?
o zaman alfabeler beş harfli miydi?
yalnız senin ismin mi kolay geldi tanrıya?
yeşiller nerdeydi?
pembeler yok muydu?
toz maviler, beyazlar?
fon kara,
yazı kara,
benden başka okuyanı olmayan sayfa, kaderim..."
--spoiler--