Alkolün damarlarla büyük bir aşk yaşayıp, terk-i diyar etmemesidir. ense kökündeki ağırlığın göz ve alın çevresine yaydığı uyuşukluk kralın soytarısıdır. kalbin bungee jumping hevesi son bulmaz. sigara kokusunun derinin altına işleyip kazınsa da sırıtarak ben geldim abi bir çay koy demesidir. ey alkol sen nelere kadirsin...
leş gibi bir oda. ortada, üstü sigara külü ve kırıntılarla dolu halının üstünde dünden kalmış pis bir kova.
uyandığında ilk gördüğü gözünün önündeki dumandı. dün gece yaşadıkları aklına geldi bir anda:
güzel başlamıştı gece. en yakın arkadaşı ve onun getirdiği üç kızla birlikte oturmuşlardı cigaranın başına. fonda rhcp çalıyordu. herkes kafasını aynı hızla ve aralıkla sallıyordu. bir yandan da ota nasıl başladık muhabbeti dönüyordu ortalıkta.
derken yavaş yavaş kanepede oturan üç kızın en sağdakinin gizemine kapılmaya başlamıştı. bir yandan elindeki poşeti ayıklarken, diğer yandan sürekli kızın gözlerine bakıyordu. kız arada bir bizimkine gülümsüyordu. hiç konuşmuyorlardı.
her şey hazırdı ve kıza kendini iyice göstermek için ilk yaptığı kovayı kıza uzattı. kızın bıraktığı nefesi ciğerlerinin içine kadar çekmişti. ..
bir kaç saat sonra herkesin kafası güzelleşmiş, duman altı bilinçsiz hareketler başlamıştı. bir süre sonra nasıl olduysa kızla sarmaş dolaş buldu kendini. hızla odasına geçtiler. bir anda soyundular...
tam sevişmelerini bitirmiş sigaralarını yakmışlardı ki, en yakın arkadaşı geldi. sonrası...
o an aklına dank etti, sonrasında arkadaşının gözleri önünde, onun sabahtan beri bakmaya doyamadığı kıza sahip oluşu gözlerinin önündeydi...
gitti, bayılana kadar kova yaptı kendine ve bayıldı...
uyandığında o kız kovasını almış ve bizimkine üzgün bir şekilde bakıyordu:
- neden izin verdin, neden? dedi
gece boyunca içinde dolaştığı gözler bir anda kızardı ve kız koşarak odadan çıktı. bir kaç sesten sonra gelen son ses: sertçe kapanan dış kapı.
gözünden yaşlar geldi, hızla koştu balkona doğru ve uzun süre kusma...
artık ne arkadaşının yüzüne bakabilecekti, ne de yaşamasının bir manası kalacaktı. hiç düşünmedi, attı kendini boşluğa. hep filmlerde upuzun bir sahneydi bu, onun için öyle olmadı...
1.2 saniye sonra yerde kanların içinde kalmıştı...
sabah korkunç bir baş ağrısıyla, ekşi bir mideyle, ağızda iğrenç bir tatla uyanmanıza sebep olur.
odanızda içine kusulmuş torba vardır (allahtan yere kusulmamıştır), yatağa boş bira şişesiyle girmişsinizdir. Önceki gece slideshow gibidir, kare kare hatırlarsınız, aralarda boşluklar vardır, akıcı değildir.
yürümeye çalıştığınızda tüm kaslarınızın ayrı ağrıdığını farkedersiniz. acıkmışsınızdır, hayvan gibi su kaybetmişsinizdir.
güneş ışığı gözlerinizi yakar.
önceki gece bilinçaltınız serbest kaldığını hatırlıyorsunuzdur. o kadar içmişsinizdir.
Bir dahaki geceye kadar içki içmemeye yeminler edersiniz.
Lisede kızlar makyaj yaparken hoca, ne bu kızım diyordu. Onlarda hocam akşamdan kalma diye geçiştiyorlardı. Hoca da vay arkadaş Maybelline New York bile bu kadar dayanamıyor nasıl kalıcılık kızım bu diye fırça atıyordu. Garip.
gece içilen şarabın ardından sabah kurumuş azımızı ıslatmak için içmiş olduğumuz suyun, midede geceden mayalanmış sarabı çözündürüp bizi tekrar hoş bir kişiliğe büründürmesi sendromu
Genellikle lisede hocaların kızlara neden makyaj yaptın sorusuna hocam ablamın düğünü vardı akşamdan kalma demesiyle mevzuyu kapatmaya çalışan uyanık söylemi.
rakıyı ve cilasını çok kaçırdığımız bir günün ertesi sabahı. arkadaşlarımdan biri hala nasıl yaptı o kafayla anlamıyorum herhalde içiyorum dedi bizi kekledi içmedi. neyse ben zil zurna olmuşken sabahın 6'sında eve bıraktı beni. sallana sallana merdivenleri çıktım daireye girdim. koridorda bir sağa bir sola kafayı omzu koyarak yatağa gittim pat diye attım kendimi. böyle bir vaziyet yok resmen ben ayrı dönüyorum yatak ayrı dönüyor oda ayrı dönüyor. kusacam kusunca iç organlar halıya serilecek. yatağın kenarlarından tuttum kafayı sabitlemeye çalışıyorum olmuyor. mide desen ölmüş gitmiş. kendimi yataktan yere attım yarı sürünerek yarı emekleyerek tuvalete vardım. ölmek üzere olan adam misali bedenimi küvetin kenarına serdim. kollar ve kafa küvetin içine sarkmış halime küfür ediyorum. kusacam kusmam lazım ama kusacak güç yok. mecal kalmamış ki vücutta elimi kıpırdatamıyorum. derken ortaya 2 su bardağını fulleyecek kadar kusmuk çıkarttım. lanet olsun o koku allah cezasını versin kıt kanaat açtım suyu kafadan verdim şampuanı maksat koku gitsin bi kafam ayılsın. yıkadım yüzümü saçlarımı kapadım suyu havluyla silme geçtim yine yürümeyi yeni öğrenen bebek misali yatağın yolunu tuttum. ulan şerefsiz kusmuşuz rahatlamamız lazım biraz değil mi? yine yatak oda ve ben son derece kombine bir şekilde dönüyoruz. yatağın kenarlarından tuttum düşmeyeyim diye kafayı yastığa gömdüm dua ediyorum ne olur lan uyuyayım artık ne olur diye. derken uykuya dalmışım. bilincim yerine gelmeye başladığı anda mideden ağzıma doğru çıkan bir sıcaklık bir rahatsızlık hissettim. kafayı kaldırdığım an bacaklara şırlak diye kustum. kusmuk sıcacık oturdu bacağıma. yatak desen battı zaten hayır gelmez artık. ulan dedim şu hale bak indim yataktan aman bir baş ağrısı. sanki kafamın her noktasından legolas'ın attığı oklar giriyor. legolas'a bi güzel sövdüm akşam bana o kadar içkiyi içirenlere ve içen kendime sövdüm. gittim duşa girdim. yarım saat sıcacık suda kafama şakaklarıma ense köküme elimle baskı yaptım masaj yaptım. vücut sıcak suyu yiyince epey gevşedi rahatladı. ama baş ağrısı hala var. çıktım duştan bağırsaklarda bir hareketlenme. bi sağdan bi soldan bir şeyler kayıyor resmen. hadi orada da oturdum bi posta bok bıraktım. hızlı bir duş daha alıp çıktım. ağzım böyle ımsık ımsık olmuş acayip bir tat. diş fırçaladım öğüre öğüre. kafamın acısıyla zar zor mutfağa gittim temizlikçi kadına bi telefon ''teyze acil yardım lazım çok iş var''.
itici gelmeyen bi kaç bir şey yedim ağrı kesici alıp salona yattım. kalktığımda illet baş ağrısı defolup gitmişti. mide hala atar yapıyordu. bi akşam yemeği çaktım hop üstüne mide ilacı. akşam 9 olmuştu tamamen toparlamıştım vücudu. ben uyurken teyzem de gelmiş evi tertemiz yapmış gitmişti. o gün bugündür çok içmedim. çakır keyif olup sohbetler güzel gelene kadar içtim sonra bıraktım. ama gelin görün ki şuan kafam çok iyi. muhtemelen devam edicem içmeye. yarın sabah yeni bir maraton başlıyor bol kusmuklu.
akşam üzeri uyanıp, güne yüzünüzde bir "hassiktir" ifadesiyle başlayıp, gün boyu sürecek bir başağrısıyla tamol, apranax gibi ilaçların yardımıyla mücadele edebileceğiniz şey.