akışına bıraktım diye, her şeye seyirci kalarak, mücadeleden yoksun bir hayat sürmek olmamalı akışına bırakmak. tam tersine, elinden gelen mücadeleyi verdikten sonra akışına bırakmaktır doğru olan. bir insan hiçbir şey yapmayarak her şeyi akışına bırakmış olamaz. sayılmaz yani. bence öyledir. çünkü dediğim gibi, bir şeyleri denersin eğer olmuyorsa akışına bırakırsın. denemeden hiçbir şey olmuyor. deneyince de olmuyor. olmayınca akışına bırakmış oluyorsun böylece. neyse daha fazla uzatmayayım.
söz konusu hayatsa kolaycılığa kaçmak, sorumluluk almamaktır. oysa ki hayat akışına bırakılmayacak kadar kısa ve önemlidir. hayata müdehale etmeniz gerken anlarda doğru ya da yanlış adımları atıp, sonuçlarına katlanmalısınız. attığınız adımların bedeli ne kadar ağır olursa olsun , unutmayınız ki yaşadığınız hayat sizin şekil verdiğiniz, en azından vermeye çalıştığınız bir hayat olacaktır.
oysa akışına bıraktığınızda sizin değil, şartların ve çevrenizin sizin için belirlediği bir hayatı yaşamak zorunda kalırsınız. bu hayatla ilgi belki kendinize bir fatura kesmessiniz ama başkalarının belirlediği bir hayatı yaşamanın bedelini de son nefesinizde de olsa derin bir pişmanlıkla ödersiniz.
hayatı akışına bırakmayın. gerekirse set olun, gerekirse akıntıya karşı yüzerken boğulun ama mücadeleden vazgeçmeyin. yaşadığınız hayat sizin , nereye doğru gideceğine de sadece siz karar verin.
hayat boyu süregelen tüm olayları bir köşeden oturup izlemek gibidir.
doğanlar, ölenler, evlenenler, mutlu olanlar, sürünen ve sefil olanlar bir yanda, itibarı ve şerefi uğruna savaşanlar bir yanda, başarısız ve yenik olanlar bir yanda hayatta.
acılar ve mutluluklar insanlar için..
daimi mutluluk ve daimi üzüntü kimse için yazılmamış, bunu biliyoruz..
Uzun zamandır kullandığım yöntem. Ama bu 'akışına bıraktım' demekle olmuyor. Akışına bırakmak bir nevi benden bu kadar demek bana göre, pes etmek. Ben de pes ettim. Artık yapacak bir şeyi kalmayanlar zamana bırakır ancak. Çaresizliğin son raddesidir. Ama zaman da çözmez bazen. Yapsan da olmaz yapmasan da kimi şeyler. Bu noktada ben belki kendime az inancımdan ve kolaya kaçtığımdan, kadere bağlıyorum.
En kolayı, kaderim bu demek. Ama aslında, Uğraşacak gücü kalmayıp akışına bırakanlar olayı ne kadar kabullenmiş olsalar da, bu kabullenişin büyük bir kısmını kırık kalp oluşturur. Onlar, kötü şeyleri değil, kendi mutsuzluklarını kabullenirler.