Bir gün bir yerde karşılaşırsak eğer benimle yeniden tanış.
Bıraktığın gibi olmayabilir pek çok şey.
Yaşım, aklım, başım, yufka yüreğim.
Belki de medeni halim...
"gitsem de her yerde biraz vardır
hatırda zamansız bir plak
bir otel kapısı, biraz istasyon
vardır o seninle birlikte olmak
buluşur çok uzaktan ellerimiz
ve nasıl gözgözeyiz ansızın bir infilak"
Bastığın yerleri toprak deyip geçme tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun yazıktır incitme atani
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
"Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
...
Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.
Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil."
Sevdalı değil karasevdalıydık
Ben ve Annabel Lee
Göklerde uçan melekler
Kıskanırlardı bizi
Bir gün işte bu yüzden göze geldi
O deniz ülkesinde
Üşüdü bir rüzgarından bulutun
Güzelim Annabel Lee
Götürdüler el üstünde
Koyup gittiler beni.
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç
Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de
Bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle
Ve yaraşırsa ancak Monet'nin
Kadınlarına yaraşan giysilerinle
Gördüm de
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
ıslığımı denesen hemen düşürürsün
gözlerim hızlandırır tenhalığını
yanlış şehirlere götürür trenlerim
ya ölmek ustalığını kazanırsın ya korku biriktirmek yetisini...
1. Sınıftayken ezberleyip hala Hatırlayabildiğim tek şiirdir.
(bkz: 19 Mayıs)
Yurdu düşmanlar sardı,
Güneşimiz karardı.
Ninelerin gözleri
Birer kanlı pınardı.
Serin bahar meltemi
Gibi beyaz bir gemi
Samsun'a demir attı,
Göklerimiz ağardı.
Bu gemide inanan,
Yurda şan, millete şan;
Büyük, eşsiz kahraman
Mustafa Kemal vardı.
Başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.