''filozoflar aklın sınırlarını belirlemişlerdir.
voltaire felsefe lügatinde ironik bir şekilde aklın , zekanın sınırlarını belirler.” onlar her yandadır, zavallı doktor. kolunun ve ayağının arzuna nasıl itaat ettiğini , karaciğerinin nasıl etmediğini bilmek ister misin?
düşüncenin cılız idrakinde , şu çocuğun da bu kadının rahminde nasıl teşekkül ettiğini araştırıyor musun?
cevap vermek için sana mühlet bırakıyorum.
madde nedir? eşitlerin bunun hakkında on bin cilt kitap yazdılar; bu cevherin bazı vasıflarını buldular; çocuklar da bunu senin kadar biliyorlar.
ama gerçekte bu cevher nedir?
senin bu hususta bir fikrin olmadığından , daha iyisini beceremiyerek , latince nefes manasına gelen bir kelimeden alıp ruh esprit dediğin şey nedir?''
iki tür akıl vardır. aklı maad ve aklı maaş.
(bkz: Aklı maaş): Maaşiyet derdini halleden geçimlik akıldır. Beslenme, barınma, korunma, neslin devamı için üreme gibi faaliyetlerin bu akıl dört şeyin ihtiyacını gidermek üzere hem hayvanlara hem insanlara bahşedilmiştir.
(bkz: Aklı maad:) insan ve cinlere verilen, cüzi irade ile analiz yapan yani mütala yapan, sebep sonuç ilişkisini kuran, karar vermek için karşılaştırma yapıp iyilerin içerisinden en iyiyi, kötülerin içinden en az zararlıyı seçebilen meleke'ye denir.
descartes , akıl mevzusunda onu nasıl yaşayabiliriz kısmıyla ilgilenmiştir. şöyle ki; iyi yaşamın nasıl inşa edilebileceğiden çok, bilgi bakımından bakmıştır. kant'ın getirdiği yorum ise daha bir ilginç hal aldırır.. yaşam serüveninde kullanıcak akıl, "pratik akıl" olmalıdır der.
şu meşhur kullanımında "düşünce" anlamında kullanılıyormuş. isim Düşünce, kanı "Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve!" - Ahmet Kutsi Tecer
düşmüşüm hayallerimden,
uykusuz kalmış bedenim adını sayıklıyor gözlerimi kapattığım anda. tabi sen bilmiyorsun, belki de bilmeyi istemiyorsun..
tüm erkekler şerefsiz demiştin ya hani bir gün gözlerime baka baka, ben ne yaptım seni sevmekten başka diye bağırmak geliyor içimden sırf bu yüzden, geçerken kapından..
bugün göremedim gerçi, hastaydım da belki bakmasını da bilemedim..
kim bilir belki nefesini kalbime gizlediğim içindir ..
bilmiyorum hayat çok karışık seni severken, yaktığın kalbimin yanında gururum kanarken.. .
Özgerekçem, atamıyorum seni ne aklımdan ne de kalbimden .. seviyorum seni sadece..
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
- Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?
Doktor:
- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?
Adam:
- Ooo ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük.
- Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
“Gerçek akıl, sadece bize sunulan çözümleri seçmek değil, en uygun çözümü bulabilmektir.”
hayır, değildir. insana has olan akil olmak başkadır... o yetiyi bir at da yapar. sahibinin ona yaklaşmasından saman mı? kırbaç mı getirdiğini bilir. peki hayvanlardan insanı ayıran akıl nedir?
iki mühim iyilik oluştuğunda hangisinin daha hayırlı olduğunu kıyasla ayırt etme akıldır.
dipnot: bu diyalog, cafer i sadık hz ile ebu hanife hz arasında geçtiği söylenmektedir. aklın insana has bir ayırt etme yetisi olup olmama üzerine düşünceye karşı bir argüman olarak ortaya çıkmaktadır.
Akıl ikilemler ve çelişkiler yığınıdır. Başkalarının güvenini kazanmak için yalan söyleriz. Gerçek kişiliğimizi birileriyle yakınlaşmak için gizleriz. Mutluluğu yakalamak için, mutluluğu kaçıran tercihler yaparız. Haksız olduğumuz zamanlarda haklı olduğumuzu göstermek için olağanüstü çaba gösteririz.
zekayı yöneten büyük enerji. akılsız bir zekanın insanlığa neler yapabileceğini tahmin dahi edemezsiniz. (bkz: adolf hitler)
nasıl kullandığınız nereye gideceğinizin habercisidir.
tıpkı baharı müjdeleyen çiçekler gibi...