benim memleketimdir efendim, mekanları güzelleştiren insanlardır, insanından bir bok olmaz at gitsin bu sebeple de akçakocadan da bi bok olmaz, gençleri aylak aylak dolaşır salak salak muhabbet eder iki işin ucundan tutayım diye düşünmez, en ilericisi bile yobazdır, gerçi türkiye böyledir, neyse insan olmasa çok güzel memlekettir akçakocam insan olmayacak ama.
kışın denizin sesinden dolayı uyumakta güçlük çekilebilecek bir yerdir. yazları nedensiz sekilde insanların çınarda ileri geri yürümesi tuhaf gelir insana. denizinde yüzmek gercekten cok zordur kalede kadınlar icin ayrı bir plajı vardır ve sadece kadınlar girebilir, bu sebeple kapalı kadınların yazın cok tercih ettiği bir mekandir kale. ayrıca kyk yurdunun denize nazır olması da dikkatimi çekmiştir hep, öğrencilerin eskiden akçakoca yerlisinden cok çekindiğini duymuşlugum var ama aslında iyi insanlardır. Ek olarak yazları fındık festivali olur ve çevre il ve ilçelerden ne kadar gereksiz insan varsa akçakoca ağırlamak zorunda kalır. bütün olumsuzluklarina rağmen güzeldir.
yolları gayet düzgün ve modern,sağınızda solunuzda ağaçlar var..içlerinden geçip giriyorsunuz akçakoca'ya.kasabanın girişindeki otogardan sola saptığınızda vardınız.girişi tam kafa dinlemelik,köy evleri,villaların bulunduğu bir mahalle.bu mahalle merkeze biraz uzak.arabasız gidilmiyor.ama o kadar temiz ve güzel bir yer ki,insanın bütün ömrü orada kafa dinlemek ile geçebilir.ama hareketi seviyorsanız arabanıza binip gidin merkeze.ilk girişte bursamın mudanyasını andırsa da bana sonradan gördüm ki çok daha büyük bir yer.istanbul,ankara ve zonguldaktan insanlar geliyor hafta sonları.denize girip ev kiralayabiliyorlar buradan.gece sahili hareketli oluyor.kordon boyu benzeri bir caddesi var.alkollü,alkolsüz mekanlar,gençler için uygun pub tarzı yerler,rakı keyfi yapan emekli amcalar için balık lokantaları,aileler için çay bahçeleri..benim tercihim festival alanı oldu.fuat saka ve larry o'neill dinledim biraz.oturdum sahilde,çok güzel bir esinti vardı...gidin görün bu şirin kasabayı.istanbul anadolu yakasından 200 km'lik bir yol.yaklaşık 1.5 saatte varıyorsunuz.halk ile sohbet edin,hatta kasabanın girişindeki sonçağ sitesini geçtiğinizde mezarlığın yanından devam eden sokağa girin,evlerin birine pat diye dalın.sizi asla geri çevirmeyeceklerdir..hatta hayatınızda bir daha yiyemeyeceğiniz türden bir kahvaltı sofrası bile hazırlayabilirler size..inanılmazdı gerçekten!
Tarih boyunca birçok medeniyetlere evsahipliği yapmış Akçakoca nın ilk yerleşim tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber; bölgeye ilk gelenler M.Ö. 1200 tariklerinde Track ve Frickler miş. Kimer ve iskit akımlarıyla zayıflayan Frick ler Lidya lılar tarafından ortadan kaldırılmışlar ve Lidya Krallığını kurmuşlardır.
M.Ö. 708 tarihinde Pers imparatorluğu kurulmuştur. Bolu ve havalisi Karadeniz kıyılarında Abanutıkus, Sinope, Eolya, Heraclia, Kieros ve Dias şehirlerini kurmuşlardır.
M.Ö. 333 yılında Makedonya Kralı Büyük iskender Dörtyol ovasında Persleri kesin yenilgeye uğratarak Anadolu ya hakim olmuştur. Babilde M.Ö. 323 de ölünce hanedan dağıldı ve miras generalleri arasında bölüşülmüş; sekiz devlet kurularak Helenistik çağ başlamıştır..
M.Ö. 377 74 yılları arasında Bitinya Krallığının ilk kralı Bias ; merkezi ise, önceleri Astakos sonraları Nikomedia (izmit) olmuştur. M.Ö. 91 74 de Bitinya tamamen Roma ya verilmiştir. M.Ö. 74 de Roma Konsülü Lucullus Mihtridata mislime Karadeniz komutanı Cotta ya Heracliea, Diapolis, Alaplı nın yıkılmasını emretmiştir.
Potnos kralı Mithridatın donanması Karadeniz de fırtınaya yakalanarak Melen çayına sığınmış, Diapolis üzerinden karadan Heraclia ya gitmiş. Mithridat kuvvetlerinin bölgeden ayrılması ile Roma kuvvetleri Bitinyaya girmişler; Antonius Heraklia yı Galat prensi Adriyotorikse vermiş, Latin kültürüne kalan bölgenin isimleri dahi değiştirilmiştir.
395 yılında Roma imparatorluğu ikiye bölünmüş, Doğu Bitinyaya Honoriat denilmiştir. Buranın merkezi Klodiopolis (Bolu), başlıca şehirleri Prusias (üskibi), Diapolis (Akçakoca) dır
1204 yılında 4. Haçlı orduları istanbul a yerleşmişler, Latin imparatorluğunu kurarak hüküm sürmüşlerdir. Ceneviz ler Karadeniz kıyılarında yerleşerek daha önceleri kurulmuş olan Diapolis, Herakliea, Amesus şehirlerinde ticaret ve deniz siteleri kurarak mevcut kaleleri onarmışlardır. Akçakoca daki kale Ceneviz Kalesi olarak anılıyorsa da burası çok önce Yunan göçmenleri tarafından kurulan Diapolis şehrine aittir.1261 yılında Bizanslılar Latin hakimiyetine son vererek tekrar egemenliklerini ilan etmişlerdir..
Akçakoca ve yöresine ilk Türklerin gelmeleri 1085 tarihinde başlar. 1077, 1086 Anadolu da Selçuklular zamanında 49 beylik kurulmuş; bunlardan iznik Beyliği (Bolu, Kocaeli, Bursa) Bitinya yı içine alıyordu. Selçuklu Anadolu Devleti ,1255 de Moğol idaresine girmiş, 1308 de Mesut un ölmesiyle son bulmuştur.
Bizans 1285, 1338 yılları arasında zor günler yaşıyordu. Türk akınlarını durduracak güçleri yoktu. Bitinya ya bağlı şehirlerin çoğu Türklerin eline geçiyordu. 1319 yılında Diapolis, 1323 yılında Prusias, 1324 yılında Kladiapolis şehirleri Orhan Gazi ve Konuralp tarafından ele geçirilmişler Osmanlı Beyliği sınırlarına katılmışlardır.
Osmanlı imparatorluğu döneminde bölge Osman Gazinin silah arkadaşı olan Akçakoca Bey tarafından idare edilmiş, Bizanslıların verdiği Diapolis ismi Akçaşar olarak değiştirilmiştir. 18 yy. da Şar - Şehir olarak değiştirilmiş Akçaşehir adını almıştır. 1923 yılında Cumhuriyetin ilanıyla Teşkilatı Esasiye kanununa göre Bolu vilayet, Düzce kaza, Akçaşehir de nahiye olmuştur.
23 Haziran 1934 tarihinde bir nahiye iken ilçe haline getirilmiş ve bölgeyi zapteden Akçakoca Beyin ismine izafeten 7 Eylül 1934 tarihinde Akçaşehir in adı AKÇAKOCA olmuştur.
pos makinası olmayan otobüs firmalarının insanlardan keş para almasıyla ünlü ilçe içeri girer bilet sorarsınız direk bileti keserler sonra madem kestin bileti alayım dersin kartını uzatırsın üstüne birde bizde kredi kartı geçerli değil dendiğinde zınkk diye kalırsınız sonra yanınızdaki arkadaşınız öder bilet parasını bide ona olan mahcupluğunuzla gideceğiniz güne kadar yaşarsınız artık nasıl yaşanırsa .
şu içinde bulunduğumuz günlerde fındık ocaklarının sökülmesi kararıyla kaynamaya başlamış yer. halbuki akçakoca'dan önce akyazı, karapürçek taraflarından sökülmeli. oralar dümdüz ova beni dik iki günde filiz veririm. akçakoca'nın bunlara göre çok daha dik denizden sonra hemen yükselen bir coğrafyası var.
sadece zonguldak'ın alaplı ilçesine değil, sakarya'nın kocaali ilçesine de komşu olan ve sakarya sınırını oluşturan büyük melen çayının döküldüğü yerde bulunan melenağzı köyündeki enfes manzarasına hayran olduğum ve aktaş köyünde bir şelalaye sahip düzce ilçesi.
edit: niye eksiliyorsun kardeşim. akçakoca'nın melenağzı köyünü üniversite öğrencisi olduğum dönemde kocaali'den akçakoca'ya otostopla giderken görmüştüm. ayrıca burası yalnız alaplı'ya değil, kocaali, düzce merkez ve çilimli'ye de komşudur.
küçük ve leziz bir ilçedir lakin caddelerinde nüfusundan fazla araba varmış hissiyatı verir insana.
bir de yerli halktan bir dostumun söylediğine göre belediye başkanı belediye binasını yenilemek adına yıllara meydan okuyan bir ton güzelim çınarı kestirmiş, halkın kızgınlığı yıllar içerisinde hala geçmemiş.
kale deyü yukarılarda bir piknik alanı var ki böylesine güzel bir karadeniz manzarasına karadenize kıyısı olan kaç şehir sahiptir merak ederim.
ankara'dan otobüsle 4, özel arabayla 2,5-3 saatte gidilir.
edit: 2009 yerel seçimlerinde akp'li başkan tarih olurken yerini chp'li bir başkan almış durumda. boy boy çınarlar gün gelir dötünü tırmalar.
bünyesinde abant izzet baysal üniversitesi'nin dört senelik turizm işletmeciliği ve 2 senelik muhasebe bölümlerini barındıran düzce ilçesi. düzce'deki kampüsler daha sonra abant izzet baysal üniversitesinden ayrılarak düzce üniversitesi oluşturulmuştur; izzet baysal'a ayıp olmuştur, yazıktır...