kiraya verdiginiz evin bulundugu apartmanda oturmalari ve 6 aydir kira odemeyen ibnelerin evden gayet normal bir $ekilde ayrilmalarina seyirci kalmalari. akraba misin yoksa akbaba mi? hele iyilige maraza ile kar$ilik vermek vardir. topunun kokune kibrit suyu doktururler. gelin gelen annenizi aradan gecen 25 seneye ragmen her daim ele$tirmeye, ceki$tirmeye cali$malari -ki sanki her biri hayata perfect cekmi$ insanlar. vardir her sulalede boyle curuk tipler, siktir etmek yara$ir.
aptalca sorular ve dengesizce laflar edip, kendi çocuklarıyla karşılaştırma çabaları, birde üstüne üstlük arada laf sokma girişimleri sizi nefret, gıcık, uyuz eden, kendilerinden soğutan başlıca sebeplerdir.
devamlı aranıp, sorulmalarını emretmeleri. bunu, çatarcasına istemeleri. bayramda, şeker ikram ederken bile, cimrilikten elleri titredikleri halde, o ellerin öpülmesini bekleyecek kadar yüzsüz olmaları.
kefil olmaması ve akrabanın akrabayı gurbette görmezden gelmesi. arkadaşlarınla uygun bir ev bulmuşsundur ve bir kefil lazımdır. o şehirde senin akrabaların daha çok olduğundan hemen sevinçle ararsın birisini ama cevap hep "hmm, şey ya kem küm" dür. bu nasıl akrabalık, bu iş böyleyse sülalemi değiştircem artık o seviyeye geldim...
her yaz abonman kartı varmış gibi aynı ay aynı gün aynı saatte gelmeleri. yazlığınız varsa bitmişsiniz demektir zaten. ana tarafi baba tarafi derken taraf alacak yeriniz kalmaz.
zamanla dostalarınız, akrabalarınızdan daha fazla hayatınızda bulunmasıyla idrak ettiğiniz, aslında akrabalığın sadece kan bağı ve bazı genetik hastalıkları taşımak için olan bir kurum olduğunu algıladığınız durumdur. bu da nefrete yol açabilir. algılamak zaman alır ve sonuçları da üzücüdür...
her gördükLerinde "ay ne kadar büyümüşsün sen" koca kız oLdu maşaLLah" "senin yaşındayken ben evLiydim" gibi cümLeLer eşLiginde mıncıkLama girişiminde buLunmaLarı.
sülale pikniği düzenlemeleri. geleneksel olarak yazları düzenlerler ve de bir arabaya 7-8 kişi binilir.arabalardan birisi illa kartal markadır ve çocuklar bu arabanın içine istiflenir. o gün işkenceye döner.
ben senin çocukluğunu bilirim
senin yaşındayken biz böyle böyle yapardık/yapmazdık
anneyle sitemkar bir sohbet
+benim oğlan/kız da böyle anacım çalışmıyor
-sorma sorma büyüdükçe dertleride büyüdü
gibi saçma sohbetler.
oglum amcaya pipini goster tarzı şeylerle anne babanızın küçükken sizi küçük** düşürdüğü durumları 20 yaşına gelmiş ve hala "la keraneci kuşun ötüyo mu?"* tarzı cümleleri ulu orta söyleyerek-ulu orta söylemese de sadece söylemesi yeterli olacaktır- içinizin kişilere karşı kin dolmasıdır.
sacınıza, basınıza, dinlediginiz muzige, giyiminize, şuyunuza, buyunuza karısmalarıdır. bir de anneye-babaya 'siz bu cocugun bunları yapmasına nasıl izin veriyosunuz?' gibi seyler soyleyip ortamı da gererek kendilerinden iyice tiksintirittirirler.
kendi salak çocuklarıyla sürekli kıyaslayıp sizin başarılarınızı iğrenç bir şekilde kıskanmaları, kendilerini dünyanın en asil insanı sanıp her hareketinizi sorgulamaları, o küpe ne lan öyle, karı mısın sen? tarzı geyiklere sık başvurmaları, kendi kızı aleni fahişelik yaparken görmezden gelip, başkaları söz konusu olduğunda sülalenin namus bekçisi görevine soyunmaları.