menfaat değil o nazın geçmesi, bir olmaktan gelen imtiyazlar...
-abla * bu allığın rengi çok güzel ya, benim tenime çok güzel oluyo bence sen bunu bana vermelisin.
+o allık itin olsun da bu bi set, tamamını sana vermem gerekir.
-e olsun tamamını ver, senin makyaja ihtiyacın mı var. taş gibisin...
+ olmaz meltem de istiyodu onu, haksızlık olur, küser.
aradan aylar geçer;
-abla dişim kırıldı, beni dişçiye götür.
+tamam kuzum, du hemen randevu alayım.
-oley
+aradım yarın 14.30 da gidiyoruz...
unutmayan sabahın köründe markete nada'ya poaça almaya gider. döndüğünde nada'nın suratı beş karıştır;
-bugün dişçiye gittikten sonra, seninle aramızda ki her şey biticek.
+(şok ifadesi ile) n'oldu ki?
-(unutmayan'ın elindeki poaçayı çekiştirerek) o nadide makyaj setinde bulunan ve benim bittiğim allık artık yok nedense.
+ya sorma düştü, allıkların hepsi kırıldı.
-artık senle görüşmemin bi anlamı kalmadı, dişçide ki görüşmemiz son görüşmemiz olacak.
+hayır da yani neden dişçiden sonra, küsüyosan şimdi küs.
-olmaz, dişçinin yerini bilmiyorum.
Cebinden çıkardığı 5 lirayı 50 lirayla karıştırmamak için bilmem kaç defa parayı elinde çeviren türleri var bunların. Alıcaksın küreği yer misin, yemez misin!