kendi hayatının ilk 20 yılında mecburen bağımlı, anne baba akrabanın hayatının son 10 yılında onları koruyup gözetme göreviyle yüklenmiş insanlarız. Arada kalan 30 yıl da kendimize. Tabi bu hengamenin arasında kendimizi tanıyabilmiş isek. Ya da kendi kendimize yetebiliyorsak. Bu düzen genelde böyledir. Hem de nesiller boyu kuralmış gibi. Akraba ilişkileri özgür düşüncenin ve gelişmenin önündeki en büyük engellerden biri. Kendimiz mi, anne babamızın istediği kişi mi, yoksa akrabanın istediği kişi mi olacağımıza yıllar yılı karar veremeyiz. Bu kadar belirsizliğin olduğu yerde de ilerlemeyi düşünmek safdillik olur.
Evet abartılı akrabalık ilişkileri zararlıdır. Genç insanlar bile bir an önce hısım-akraba yörüngesinden çıkıp kendi ayakları üzerinde durmalı. Şahsen 18 ini geçen oğlumu-kızımı ayırırım kendi çatımdan. Bu da babalık görevim olsun.
Yani ister deli diyin ister akıllı, benim ömrüm bir deniz ise bu denizin amiral gemisi benim. Peşime takılanlar hızımı düşürüyorsa o ipleri keser, herkesin kendi hızında seyretmesini izlerim.
Bu akraba işleri yanlış anlatılmış yıllar yılı. Hani şu dünyanın en büyük hapishanesi en yüksek duvarları ile "el alem ne der" hapishanedir ya; işte ülkemizde akraba bu hapishanenin gardiyanı. Duvar diplerine puslanmış aşmaya çalışanı tokmaklıyorlar. Ne yol gösterir ne de yoldan çekilirler. Gölge etmeyin arkadaşım, başka ihsan istemem.