yiğit bulut ak'laşmadan önce 02.10.2006:
Sevgili dostlar, son beş yılda özellikle AKP iktidarı döneminde belediyelerde yapılanları, transfer edilen toprak-imar rantını görünce artık isyan ediyorum. Bu kadar kör göze parmak, bu kadar adam kayırma, bu kadar açık ve herkesi aptal yerine koyan sermaye transferi olmaz...
Sonuç: Bizim çocuklarımızın cebine girecek, istanbulluya hizmet olarak dönebilecek bir para Ofer'in cebine konuluyor. Vicdanınız rahat mı sayın yetkililer? Rahatsa, fazla salmayın kendinizi, unutmayın hesap günü gelecek... http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=200344
nam-ı diğer "jöleli" yiğit bulut ak'laştıktan sonra 21.12.2013: insan yolsuzluk yapabilir. Hepimiz insanız, ham meyve yemişiz, hepimizin çiğ sütten geldiği açıkça ortada. Ama yolsuzluk yapıldı diye bunu bir hükümete yapıştırmaya çalışmak, bunu siyasi bir otoriteye yapıştırmak, bunu bir başbakana yapıştırmaya çalışmak işte işin operasyon kısmı burası. http://www.odatv.com/n.ph...t-bulut-olanin-2312131200
---- alıntı ----
-"Zeytinburnu sahilinde silüeti kirleten o devasa yapı için itiraz edip yazılar yazdım.
-Başbakan o binayı korudu ve itirazımıza karşı çıktı.
-O devasa yapı Başbakan sayesinde yükseldi.
-istanbuldaki bütün büyük imar projelerinin arkasında Sayın Erdoğan var.
-Tayyip Bey istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını hiç bırakmadı."
Bu ifadelerin sahibi Tayyip Erdoğan'ın bir önceki Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'dır ve Taraf Gazetesine verdiği mülakatta söylemiştir.
Günay bu şekilde Tayyip Erdoğan'ın silüeti kirleten bina bağlamında daha önce ettiği "Benim haberim yoktu" sözünün doğru olmadığını kanıtlamış oldu.
---- alıntı ---- http://www.ilk-kursun.com/haber/165608
dün rte (04.05.2011): Hanım kardeşlerimden özür diliyorum. Kendisinden önceki beline hakim olamadı. Genel başkanlıktan gitti. Ama şimdi milletvekili adayı, ama diğer taraftaki hanım milletvekili ne oldu? Onu aday yapmadılar, ne oldu, suçlu o mu? ikisi de suçlu değil miydi? Ama ne dediler, hala bu medya ve siyasiler bunun için ne dediler biliyor musunuz? insanın özeline karışıyorlar diyorlar. Yahu insanın eşiyle bir şey oluyor da özeli oluyor. Kendi eşiyle değil nasıl özeli dersin, bu özel değil, bu genel genel bir ahlaksızlıktır, başka bir şey değil. Toplumu aldatmayın.
dün rte (14 Haziran 2012 tarihinde Onuncu Türkçe Olimpiyatları için Türk Telekom Arena Stadı'nda): Biz gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içinde olanları aramızda görmek istiyoruz. Gurbet aynı zamanda garipliktir. Zaten oradan anlamını yükleniyor. Onun için de biz garipliğe tahammül edemeyiz . Diyoruz ki, bu sıla hasreti artık bitmelidir, bitsin istiyoruz.
bugün rte (22.12.2013 trabzon): Biz Müslüman'a lanetle emrolunmuş bir topluluk değiliz. Biz Müslüman'ın hidayetinin artması için dua ederiz, laneti için değil. Lanet Müslümanlar arasında öyle berbat bir tezgâhtır ki, bumerang gibi döner onu yapana gider.
Keza, 12 Eylül 2010 anayasa referandumunda sonucun yüzde 58 gibi bir çoğunlukla 'evet' çıkmasından sonra ünlü ikinci balkon konuşmasında desteği için "okyanus ötesi"ne teşekkür eden Erdoğan'ın günün birinde Gülen'i, dolaylı ifadelerle Atlantik ötesinde hazırlanan uluslararası bir komplonun maşası olmakla suçlayacağı da düşünülemezdi. http://www.hurriyet.com.t...arid=308&hid=25437686
gezi parkı olayları için açıklama yapan içişleri bakanı muammer güler: polis durup dururken kimseyi gözaltına almaz, suçsuz kişiye polis müdahale etmez.
diyordu.
oğlu rüşvet ve yolsuzluktan göz altına alındı (bkz: 17 aralık 2013 ihale ve rüşvet operasyonu) bakalım "kahraman polisler" diye savunacak mı?
rte: gezi parkı olaylarında "Polisimiz demokrasi testinden başarıyla geçmiştir. Adeta bir kahramanlık destanı yazmıştır" diyordu. http://www.ntvmsnbc.com/id/25450862/
hala yazmaya devam ediyorlar mı acaba?
Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu: hortumları kestik. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını en iyi koruyan hükümet bizim hükümetimiz http://www.haber7.com/par...-kestik-yatirim-yapiyoruz
diyorlardı.
ihalelerle bazılarının karun'laştığı ortaya çıktı!
--- alıntı ----
Başbakan Erdoğan ve Sami Ofer çok iyi dost idiler! Erdoğan'ın kamuoyuna yansıyan ilk yalanı Ofer yüzündendi!
Sabah "Ben Ofer'le hiç görüşmedim", akşam "Ben Ofer'le bir kez görüştüm" demişti. Daha sonra eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener; "Defalarca görüştüler. Hatta bir keresinde Ankara-Bilkent Otelinde, gazetecilerden kaçmak için personel asansöründen alınıp, Başbakan ile görüşmüştü" demişti.
Ofer ile ilişkiler Kemal Unakıtan aracılığıyla devam etti ama Şener, kurucusu olduğu AKPden ayrılmak zorunda kaldı ve kendi günahının kurbanı oldu.
Ofer için söylenen şu idi;
"Ofer, girdiği ülkedeki siyasetçileri para gücüyle maymuna çevirir!..."
Bir Kürt-Yahudi'si(Mizrahi) olan Ofer, Tefahot-Mizrahi Bank'ın da sahibi idi. MOSSAD emrinde çalışırdı. Barzani'nin parasının aklanmasında çok büyük bir destek vermişti. Erdoğan ile Ofer'in yaptığı tüm konuşmaların, pazarlıkların MOSSAD tarafından bilinmediği sanmak, aptallığın dik alasıdır.
rte: Milletin vesayete hiç ama hiç ihtiyaci yoktur. KARANLIK SUÇ ÖRGÜTLERi KENDiSiNi MECLiSiN YERiNE KOYAMAZ!
Meclis iradesini, meclis iradesi dışındaki güç odaklarına teslim edemez. Medya meclisin yerine geçemez, sermaye, çeteler, mafyatik örgütler, karanlık suç örgütleri kendisini meclisin yerine koyamaz, millet adına karar veremez.
çok güzel çok demokratik. çok haklı söylem. ama gelin görün ki bunu diyen aşağıdakileri de dedi!
rte: (cemaate yönelik) Ne istediler de vermedik!
bu diyenin yandaşları da devam etti.
Yenişafak gazetesinde Abdülkadir Selvi soruyor:
2004'ten önce kaç valiniz vardı,2004'ten bu yana kaç valiniz oldu?
2004'ten önce kaç milletvekiliniz vardı,2004'ten bu yana kaç milletvekiliniz oldu?
2004'ten önce kaç bakanınız vardı,2004'ten sonra kaç bakanınız oldu?
2004'ten önce kaç üniversiteniz vardı,2004'ten sonra kaç üniversiteniz oldu?
2004'ten önce ticari hacminiz neydi,2004'ten sonra ticari hacminiz ne oldu?
kaynağın cemaat gazetesi ya da rte yancısı gazete olması haberin doğruluğunu değiştiriyor mu?
işinize gelmediği zaman kendinizden olana bile bok atabiliyorsunuz ya çok şaşırıyorum!
burada kaynağa eleştirilerde bulunanlar bu gazetelerin "güvenilmez" olduğunu mu söylüyorlar?
kendi kendinizle çelişmiyor musunuz?
(bkz: kıvırmakta sınırları zorlamak) sadece siyasilerin refleksi değil aynı zamanda yandaşlara da sirayet etmiş bir hastalık demek ki!
bülent arınç: Ocak ayı içerisinde mümkün olursa TBMM gündemine gelecek. Bu yasanın arkasında duracağız. Bu dönüşüm sürecinin sağlıklı olabilmesi için de 2 yıllık bir süre öngörüyoruz. Eylül 2015-2016 yeni eğitim öğretim yılının başladığı tarih. http://www.cnnturk.com/20...kritik.aciklama/732962.0/
vatandaş yorumu: kesin kapanacaktı 2 yıl ertelendi bakalım "bavul"dan belgeler çıktıkça arkasında duracaklar mı?
--- alıntı ---
Söz dürüstlükten açılmışken, 'Başbakan'ın enbaş danışmanı Yiğit Bulut, nam-ı diğer 'Jöleli Yiğit', Avusturya gazetesi Die Presse'nin sorularını yanıtladı. Gazete; "Size Avrupa medyası pek iyi gözle bakmıyor, neden" diye sordu. Bulut; "Başbakan Erdoğan'ın danışmanı olduğumdan beri, Avusturya medyası ile Alman medyası benimle ilgili gerçek olmayan iddiaları gündeme getirdi. Sözde ben, Başbakan'ın rakiplerince telekinezi ile öldürüleceğini söylemişim.
Ben politikacı değilim, sadece bürokratım. Ama Spiegel benim hakkımda böyle garip bir makale yayınladı. Ben de anlamıyorum" dedi. Şimdi lütfen internette YouTube sitesine girin, 'Yiğit Bulut telekinezi' yazın ve izleyin. Yiğit Bulut'un neyi anlamadığını, gülme krizine girerek anlayacaksınız...
Doğrusu 'Başbakan' çok doğru söylemiş: yalancının mumu yatsıya kadar yanar... Gerçi bu şaşkınların mumu değil yatsıya, kuşluk vaktine kadar bile yanmıyor. Ulan, dürüst olun, dürüst!..
--- alıntı --- http://www.yurtgazetesi.c...ust-olun-makale,6457.html
(bkz: akp çarkları/#21496969)
çin'den alınacak füzeler konusunda ince ince çarklar başladı.
ahmet davutoğlu (19.11.2013 abd ziyaretinde): (Kerry ile)Yemekte konuştuk füze savunma sistemi ile ilgili konuları. Herhangi bir rahatsızlık ifadesi şeklinde değil, kesinlikle. Nihai kararın verilmediğini bir kez daha vurguladık. Onlar da bu konuda çalışmaya devam edeceklerini söylediler. http://www.hurriyet.com.tr/dunya/25151469.asp
--- alıntı ---
Üç sene önce
Avrasya maratonu koşuldu.
Avrasya maratonu koşuldu, 30 bin civarında insan Boğaz Köprüsü'nün üzerindeyken, titreşim başladı, adeta beşik gibi sallandı, elektrik direkleri, sağa sola, otomobillerin cam sileceği gibi hareket ediyordu, tarihi felaketin eşiğinden dönüldüğünü, rezonans diye bir kavram olduğunu, köprünün yıkılmaktan mucize eseri kurtulduğunu izah eden bilimadamları "cahil" ve "şerefsiz" ilan edildi, Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım "asma köprü olur da sallanmaz mı, köprünün işi zaten sallanmak, köprü eğer sallanmazsa korkmak lazım, sallandığı müddetçe işler yolunda demektir, neymiş, elektrik direkleri sağa sola yaylanıyormuş, elektrik direkleri aksesuvar, mesela saçın rüzgarda savrulması gibi bir şey, kökü orada direğin, hiç kimse milleti paniğe sevk etmesin, her şey yolunda" dedi.
Üç sene sonra
Avrasya maratonuyla ilgili açıklama yapan Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım, "köprüden artık koşarak değil, yürüyüş şeklinde geçilecek, grup grup alınacak, bir grup köprüyü terk edecek, ondan sonra diğer grup geçecek, çünkü Boğaziçi Köprüsü bir asma köprü, asma köprü olunca toplu halde geçmenin rezonans riski var, rezonans olunca ne oluyor, köprüdeki salınımlar artıyor, salınımlar eğer köprünün özgün frekansıyla aynı değere ulaşırsa, artık salınımlar sönümlenmiyor, köprü yıkılıncaya kadar devam ediyor, aynen deprem gibi, işin fiziği bu" dedi.
rte (geçen hafta): "kız ve erkek öğrenciler aynı evde kalıyor, denetleyeceğiz"
(bkz: akp çarkları/#21814158)
fatih altaylı nın 14.11.2013 tarihli yazısı.
--- alıntı ---
Başbakan Erdoğan'a, "Valiler aynı evde oturan kızları ve erkekleri ailelerine bildirecekmiş. Bunun çok büyük sakıncaları var. Diyelim ki, bir valilik erkek arkadaşıyla birlikte oturan bir kız öğrenciyi ailesine bildirdi. Kızın babası ya da abisi gelip kızı vurdu, hatta oğlanı da vurdu. Valilik bunun vebali altında kalmaz mı?" dedim.
Bu sözlerim üzerine Başbakan Erdoğan şaşırdı. "Olur mu öyle şey? Valilik aileye falan bildirmeyecek. Böyle şey olur mu?" dedi.
"Partinizden bir yetkili öyle söylüyor. Valiler de benzer açıklamalar yapıyorlar" dedim.
"Hayır böyle bir şey yok. Siz bu konuyu tamamen yanlış anlıyorsunuz" diye itiraz etti Başbakan.
"Bildirme falan yok. Bizim kimin kiminle yaşadığına, ne yaptığına karışma niyetimiz falan da yok. Nereden çıkarıyorsunuz bütün bunları? isteyen istediğiyle yaşar. Bizim işimiz onlara karışmak değil. Ama eğer anne babadan bir talep gelirse, anne baba bu yönde bir şikayette bulunursa o zaman ailenin talebi doğrultusunda hareket edeceğiz" dedi.
Bunun üzerine ben de "18 yaşını geçmiş birine ailesi bile bir şey diyemez ki!" dedim.
Başbakan Erdoğan onayladı.
"Elbette. Ama bazı yerlerde apartmanlarda yaşayan aileler mustarip. Apartmanlardan şikayetler geliyor. Komşular şikayet ediyor. Konu komşuyu rahatsız etmeye, apartmanı rahatsız etmeye kimsenin hakkı yok" dedi.
"O zaten her zaman geçerli. Bunun için yeni bir düzenleme gerekmiyor ki" dedim.
"Bizim de dediğimiz bu" dedi Başbakan. "Kendiniz yazıp kendiniz inanıyorsunuz. Bizim ev basmaya, ailelere ihbar etmeye niyetimiz yok. Meseleyi buralara siz getiriyorsunuz" dedi.
şimdi de maliki çarkları.
gerçi dış politikadaki ana çarklarda biraz bahsetmiştim.
(bkz: akp çarkları/#21884456)
Sabahattin Önkibar yazısı.
--- alıntı ----
Sen değil misin Davutoğlu, "Maliki Türkiye'yi takdir edebilecek kabiliyette değil" diyen?
Senin Başbakan'ın değil mi Maliki için "Yezittir" ifadesinin kullanan?
Hükümetin değil midir Maliki'nin hasmı Haşimi'yi kahraman ilan edip istanbul'da Köşk tahsis eden ve kucaklayan?
Hal bu iken soruyorum hangi yüzle huzuruna çıktın Maliki'nin?
O Maliki ki, ısrarlı davete rağmen Türkiye'ye ziyareti reddetmişti!
Türkiye Cumhuriyeti adına bu ne arsızlık, bu ne onursuzluktur?
Sahi siz böyle mi kuracaktınız yeni Osmanlı'yı! Yahu Osmanlı dediğin bir fermanla çıkarlarına uygun görmediği Avrupalı (Leh) Kralı tahtından indirirdi, siz ise kıytırık bir Maliki karşısında bile acınacak haldesiniz!
dün:
--- alıntı ----
barzani: Türkiye Kerkük'e karışırsa, biz de Diyarbakır'a karışırız!
Tayyip Erdoğan:
Barzani bizim muhatabımız olamaz. Şu an kendisi terör örgütüne yataklık yapar durumdadır.
Abdullah Gül:
(Bir soru üzerine) Bana asla bu tür kişilerle ilgili sorular sormayın. Benim muhataplarım bellidir.
Ali Babacan:
Talabani ve Barzani ismi yan yana gelmez. Barzani tanımadığımız yönetimin önde gelen ismidir.
Cemil Çiçek:
Filanca aşiret şeyhi, dünün postal öpücüleri şöyle demiş, böyle demiş... Terör algılamamız değişmez.
Muhatabımız olamaz demişlerdi
Gerçekleşen görüşmeyi savunan görüşmeye alkış tutan Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül ve AKP kurmayları, peşmergeleri daha önce ağır ifadelerle eleştirmişlerdi:
Başbakan Erdoğan (29 Ekim 2007):
Barzani bizim muhatabımız olamaz. Bağdat yönetimi bu konuda Türkiye ye geniş katılımlı bir heyet gönderdi. Ama Barzani, terör konusunda tavrını çok açık ve net ortaya koymak durumundadır. Şu an kendisi terör örgütüne yataklık yapar durumdadır.
Bana o kişiyi sormayın
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül (21 Ekim 2007): (Barzani nin "Türkiye operasyon yaparsa kendimizi savunma hakkımızı kullanırız" açıklamasının hatırlatılması üzerine) Bana bu tür kişilerle ilgili sorular asla sormayın. Benim muhataplarım bellidir.
Tanımayız
Dışişleri Bakanı Ali Babacan (26 Kasım 2007): Talabani ve Barzani ismi yan yana gelmez. Barzani tanımadığımız yönetimin önde gelen ismi.
Postal öpücü
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek (28 Eylül 2006): "Talabani nin açıklamaları rahatsız edici olsa bile sürpriz teşkil etmiyor. Bu nedenle, bu tip açıklamalar, temaslar bizim anlayışımıza çok uygun olan temaslar değildir ancak çok yadırgatıcı bir husus da değildir. Terörle ilgili şu ülkenin yöneticisi, filanca aşiret şeyhi, dünün postal öpücüleri şöyle demiş, böyle demiş...Şuan ki terör algılamamızda bir değişikliğe neden olmaz. Biz inanıyoruz ki hâlâ terörün destekçileri dışardadır."
Barzani Türkiye yi tehdit etmişti
Türkiye tarafından muhatap alınma başarısını kutlayan peşmergelerde daha önce Ankara ya karşı küstah açıklamalarda bulunmuşlardı. işte o ifadeler
Mesut Barzani: Türkiye nin PKK ya yönelik operasyonları durdurulmalı. Bombardımanlar sonucunda siviller öldü
* Kerkük ün tarihi ve coğrafi olarak Kürt kimliğini temsil eden bir Irak kent. Türkiye Kerkük e müdahalesi ederse Iraklı Kürtler de Diyarbakır ve Türkiye nin diğer kentlerine karışacaklar.
Celal Talabani: Operasyonlara razı değiliz. Aynı zamanda Türkiye ile ilişkilerimizin zarar görmesini istemiyoruz. Diplomatik yollarla sorunların çözülmesinden yanayız.
* (PKK liderlerinin teslim edilmesi istemini yanıtlıyor.) PKK ile mücadele konusunda bir siyasal çözüm Türkiye ile ilgili bir husus. Ama Türkiye ye bir Kürt kedisi bile teslim etmem.
--- alıntı ---- http://www.yenicaggazetes.../haberdetay.php?hit=10092
bugün: rte barzani el ele diyarbakır'da (bop kapsamında yıldız olacak şehrimiz!) bir dizi faaliyetlerde bulunacak!
hatırlatma:
Barzani, 10 Temmuz 2007'de Bush'a yazdığı mektupta panik halindeydi:
"Kürdistan halkına yönelik husumetlerini engellemek için Türkiye'ye her türlü baskıyı yapmanızı kuvvetle tavsiye ediyorum!" http://www.yg.yenicaggaze...bergoster.php?haber=92023
komşularla sıfır sorun politikası yerini yeni osmanlıcılığa bırakınca sağlam çark etmiştik.
- kardeşimiz suriye'yi bölmek için uğraşır olmuş. 3 günde şam'a varırız diye mesaj veriyorduk. abd'nin müdahelesi olursa biz de destekleriz diye açık çek veriyorduk!
- zamanında ırak'ın bütünlüğü kırmızı çizgimizdir şeklinde abd ye mesaj verdiğimiz ırak'ta kuzey ırak'ın bağımsız olması için faaliyet yürütür olmuştuk. öyle ki ırak devlet başkanı "türkiye bizi bölmeye çalışıyor" diye açıklamalar yapar oldu.
- mısır konusunda "müslüman kardeşlerden" yana tavır koymuştuk. rte mitinglerde bile rabia işareti yapar olmuştu.
- iran mı? onlar da kimdi? allahsız şiiler! ama obama ile iran görüşmeleri başlayınca hemen iran ile biz de üst düzey temaslara başladık!
şimdi baltayı taş'a vurunca ve abd beyzbol sopasını gösterince, rusya kabarınca "bölgesel güç" olarak duruşumuzu gösterdik!
tekrar çark ettik!
- artık kuzey ırak ile beraber ırak devlet başkanı ile de görüşüyoruz. hatta ve hatta ırak'taki şii kanaat önderleri ile dirsek temasındayız.
- iran ile iletişimi artırdık. ortadoğu politikasında onların da olduğunu hatırladık.
- mısır'da abd nin istediği seviyeye geldik. mursi ile ilgili söylemleri azalttık. yavaş yavaş yeni yönetim ile irtibata geçiyoruz.
- rusya'yı görmezden gelerek ve sadece abd kucağında oturarak bir yere gelemeyeceğimizi anladık!
neyse olması gereken bunlardı. zararın neresinden dönersen kardır!
rte bugün (10.11.2013) "Gerek Kurtuluş Savaşına gerek Cumhuriyete giden yolda Mustafa Kemal, milletinin tüm renklerini, tüm farklılıklarını, milleti millet yapan tüm dini, etnik ve mezhebi unsurları bir araya getirmeyi başarmış, tüm mücadeleyi onlarla birlikte yürütmüştür" http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=28744
yoksa seçimler yaklaşıyor da ondan mı rte yine, yeniden "atatük'e, milliyetçiliğe, demokratlığa" sarılmaya başladı?
yok canım daha neler!
sebebine ilişkin açıklamayı abdüllatif şener yapmıştır.
-- alıntı ---
rte "Kutuplaştırma yok" diyor, kutuplaştırıyor. "Hayat tarzına karışmıyoruz" diyor, karışıyor. "Özel hayata müdahale yok" diyor, ediyor.
Neden böyle yapıyor?
Başbakan'ın eski arkadaşı olan Abdüllatif Şener anlatıyor:
"Erdoğan, ne yapıyorsa tersini söyler. Ne söylüyorsa tersini yapar. Söylediğinin tersi olduğunda, "ben öyle demedim ki zaten" der. Böylece yanlışlarının algılanmasını zayıflatır. Bu, onun şifresidir."