aynı rte pkk'ya ses çıkarmadığı için "eyy dünya" diye atarlanıyor!
buraya kadar her şey iyi güzel hoş da!
ulan o zaman kaç yıldır neden pkk'ya karşı operasyonunuz yok?
neden asker kışladan burnunu bile çıkarmaya korkar oldu?
işe yaramayacağını bile bile neden arada bi hava operasyonu yapıyordun? (hiç işte dostlar alışverişte görsün!)
pkk sınırların içinde kimlik kontrolü yaparken / yol keserken sesin çıkmıyordu. yürek mi yedin de şimdi atarlanıyorsun?
--- alıntı ---
Tarih 24 Ocak 2008. AKP Konya Milletvekili Hüsnü Tunanın Genel Kuruldaki konuşması tutanaklara şöyle geçiyor.
Üniversitelerde kılık kıyafet serbest olursa kamu hizmetlerinde yasak devam eder mi? inşallah hedefimiz kamuda da bu yasağın olmamasıdır. Zamanı gelince inşallah o çerçevedeki düzenlemeler de gündeme gelecektir.
Hüsnü Tunanın, bu sözleri tepki yaratınca AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli aynı gün bir basın toplantısı düzenleyerek şöyle konuşuyor:
Bizim başörtüsü ya da türbanla ilgili tek bir gündemimiz var; o da yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerimizin bu sıkıntılarının giderilmesidir.
Bir gazeteci, Kamuda türbana karşı mısınız diye sorunca aldığı yanıt şu oluyor.
Gündemimizde böyle bir şey yoktur.
Bu arada kamuoyunu yatıştırmak için Hüsnü Tuna, disiplin kuruluna veriliyor ve uyarı cezasıyla cezalandırılıyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan 20 Ocak 2008 günü şu sözü veriyor.
Tek hedefimiz var; üniversite kapılarında kızlarımızın mağduriyetlerini gidermekten başka hiçbir şeyi amaçlamadığımızın bilinmesi lazım.
--- alıntı --- http://www.milliyet.com.t...detay/1945963/default.htm
vay beee nasılda yemişler!
bugün 10 yaşında kızların türban takmasını sağlıyorlar!
gerçi 24.08.2012 de aKp Milletvekili Ali Boğa nihai amacı açıklamıştı! 4+4+4 sistemiyle birlikte, bütün okulları imam hatip okuluna dönüştürme şansı yakaladık". http://www.ntvmsnbc.com/id/25376553
kılıçdaroğlu da eskiden bunlar gündem değiştirme filan derdi!
muhalefet yapıyormuş gibi yapardı!
amerikaya gitti geldi onun da huyu suyu değişti!
artık akp nin sıçtıklarını akp'den daha çok sahipleniyor!
--- alıntı ----
Bu süreçte Kemal Kılıçdaroğlu da türbanın kamuya ve liseye girmesine karşı çıkan demeçler veriyor.
Aradan üç yıl geçiyor. Kemal Bey CHP Olağanüstü Kurultayı öncesi, 25 Ağustosta Taraf gazetesinde türban sorusunu şöyle cevaplıyor:
- Yeni doğarken taksın mı? Üniversitede taksın mı? Türkiye bu tartışmaları aştı. Parlamentoda var mı? Var. Bitti! Biz yeni bir sürecin içine girdik. O kısır tartışmalar Türkiyeye çok şey kaybettirdi...
Bu sözler AKPye yeşil ışık mı? Öyleye benziyor. AKP türbanı aniden ilkokula indiriyor. Kemal Bey üç gündür susuyor.
zahide uçar diyordu "emperyaller sembollere çok önem verir. bu gidişle cumhuriyeti kuran partiye cumhuriyeti yıktıracaklar" diye! "ak muhalif" kılıçdaroğlu bunun için aralıksız çalışıyor gibi!
"incirlik operasyona açılıyor" haberlerine esip gürleyen "bunları söyleyen edepsizdir yalancıdır" diyen rte abd ye gider gitmez her zamanki gibi çark etmiş!!!!
rte bataklık söyleminde de çark etmiş!
konuya ilişkin daha önceki söylemlerine değinmiştim.
(bkz: akp çarkları/#24169997)
bu da yenisi.
23.09.2014
ışid bataklığının kurutulması için ırak ve suriye'ye birlikte bakılmalı. bataklığın bir ayağı suriyede bir ayağı ırakta. bu bataklığın buralardan tamamen temizlenmesi gerekiyor http://www.aljazeera.com....side-operasyona-ilk-yorum
dün (07.08.2014) davutoğlu: IŞiD dediğimiz yapı radikal, terörize gibi bir yapı olarak görülebilir, ama oraya katılanlar arasında Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı daha önceki hoşnutsuzluklar, öfkelere büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu.. IŞiD öfkeyle büyüyen bir tehdit, ama işin özünü unutmamalı.. http://www.cumhuriyet.com...Surecinde_Acmazda....html
rte bm genel kurulu'nda konuştuğu kuzey ırak / suriye'den duyulmayacak zannediyor heralde!
kaçırmasınlar bi 49 vatandaşı daha!
bugün atarlanırken yarın yine kuzuya dönme!
dün:
24 Temmuz 2013 tarihinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu yaptığı açıklamada Suriyedeki bütün oluşumlar, Suriyedeki bütün gruplar, etnik, mezhep bir ayrım gözetmeksizin, dini ayrım gözetmeksizin Türkiyenin dostu diyerek, bir anlamda Türkiyenin, bölgedeki terör örgütlerine doğrudan ya da dolaylı destek verdiğini itiraf etmiştir. http://www.yenicaggazetes...-verin-ozkese-32046yy.htm
rte 10.09.2013: pkk ve bdp yetkilileri, çekilme aşamasının bittiği yönünde açıklamalar yapınca, başbakan recep tayyip erdoğan ve hükümet yetkilileri, çekilmenin bitmediğini ve çekilme oranının yüzde 20-25 olduğunu, örgütün daha çok kadın, hasta ve yaşlı örgüt mensuplarına sınırların dışına taşıdığını açıkladı. http://www.milliyet.com.t...detay/1761473/default.htm
cemil çiçek 19.09.2012'de ne diyordu: terör örgütünün silahı bırakma iradesi bile kendisinde değil. isteseler de bırakamazlar, bıraktırmazlar. çünkü bu enstrümanı birçok ülke kullanıyor. http://www.radikal.com.tr...e_silah_birakamaz-1100884
edit: bu masal ilk anlatıldığında ben ve benim gibiler soruyordu: "oğlum mal mısınız pkk niye silah bıraksın?"
bugün bıraktım dese de yarın pazarlıktan daha fazla pay almak için yine silaha sarılmaz mı?
silah, insan, uyuşturucu kaçakçılığı ile uğraşanın silah bırakacağına inanıyor musunuz?
madem silah bırakılacak öcalan neden "gerillayı büyütün" talimatı veriyor?
barış süreci ilan edildi edileli neden pkk ya katılım artıyor?
buna karşın ak kardeşlerimiz bizi "barış düşmanı, kanla beslenen vs. ilan ediyordu!
uzun'un ağzından her çıkanı gerçekleşecek zannedenler yine hayal kırıklığına uğradı!
uzun menzilli füze ihalesinin maliyet avantajı ve yerli üretimi teşvik etmesi nedeniyle çin'li şirkete verilmesi hususunda çarklar bunlardandır!
daha önce değinmiştim.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, uzun menzilli füze projesinde Çin ile devam eden görüşmelerde bazı uyuşmazlıklar çıktığını, bu görüşmeler devam etmekle birlikte ihale süresince teklifi ikinci sırada olan Fransa ile de görüşmeler yapıldığını söyledi. http://www.milliyet.com.t...detay/1936958/default.htm
rte 11 Ağustos 2004: (Gürcistan gezisinde) Ben de Gürcü'yüm, ailemiz Batum'dan Rize'ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir.
rte 06.08.2014 Benim için neler söylediler. Çıktılar bir tanesi aynı zihniyet. 'Gürcüdür' diyen oldu. Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu. Ben dedemden, babamdan öğrendiğim Türküm
rte 24 Aralık 2002: (Rusya gezisinde) Türkiye'de Kürt sorunu yok. Sorun var diye inanacaksan sorun olur, yok dersen sorun ortadan kalkar. Böyle öngörü ile yaklaşırsan, sorunun içindesin demek. Bak, "Siirt'ten evliyim, huzurluyum" diyorum. Böyle yaklaş olaya. Kürt sorunu var dersek, bu, sanal sorunlar olarak ortaya çıkarılmıştır. Bizim için böyle bir sorun yok.
rte 10 Ağustos 2005: (Aydınlara) Her soruna illa ki bir ad koymak gerekiyorsa, Kürt sorunu... Adına ister "kökeni Kürt vatandaşlarımızın toplumsal talepleri" deyin, ister "Güneydoğu sorunu" deyin, isterseniz "Kürt sorunu" deyin... Sorunlar, anayasal düzende, demokratik cumhuriyet sistemi içinde ve daha çok demokratikleşme yoluyla çözülmeli.
rte 12 Ağustos 2005: (Diyarbakır'da) "Kürt sorunu ne olacak?" diyenlere diyorum ki, herkesten önce benim sorunumdur.
rte 6 Aralık 2005: (Yeni Zelanda'da) Bizde etnik unsurlar din bağıyla bağlıdır. Türkiye'deki Kürt kökenli vatandaşların sorunu, Türk kökenli vatandaşlar kadardır. http://www.zaman.com.tr/g...rkli-erdogan_2236164.html
bülent arınç (21.05.2014 olay zamanı açıklaması): o görüntüleri ben de izledim. ancak çıplak gözle baktığım zaman bu fotoğrafta yerde birisi var iki emniyet mensubu onu yere yatırmış isminden bahsettiğiniz kişi onu tekmeliyor. bu çok feci bir olay. doğrudur diyecek halde değilim. zaten bu adam eylem yapmış polis tekisiz hale getirmiş. yerde olan birine niçin tekme atılmış? kendisi 'birşeyler oldu üzüntü duydum' diye beyanda bulunmuş. kişi şikayette bulunursa adli soruşturma yapılır. ikincisi idari soruşturmaya konu olabilir. bunu atayan makam kendisi hakkında bir işlem yapabilir. rapor konusu trajikomilk bir olay. ben de tekmelerken ayak bileğini burkmuş olabilir diye düşündüm. burada olaydan sonrasına ait bir rapor verildiği anlaşılıyor. onun için bundan bahsetmemize bile gerek yok. http://politika.bugun.com...s-aciklama-haberi/1114001
bülent arınç (19.07.2014): soma'da bir madenciye tekme atarken görüntülenen başbakanlık müşaviri yusuf yerkel hakkında "neden hâlâ görevine devam ediyor" sorusuna, başbakan yardımcısı bülent arınç'tan "bilgi ve belge yok" cevabını verdi. http://www.radikal.com.tr...in_belgesi_yokmus-1202721
o değil de hacı daha önce görüntüleri izlediğini beyan etmişsin! ayrıca belgeye ne gerek var diye sormazlar mı adama?
böyle "ak gazetecilerin" olursa sormazlar!
onun yerine "kravatlarınızı siz mi seçiyorsunuz" sorusunu sorarlar!
rte bugünlerde çatı adayı diline dolamış!
"bu çatı akar" şeklindeki kötü esprilerden tutun da
"chp-mhp tabanı çatıyı kabullenemedi" şeklindeki sözde duyarlı tespitine kadar her konuşmasında çatı adayı var!
bu adayı eleştiriyor.
bugünlerde çatı alerjisi başlayan rte acaba dün çatı ile ilgili ne düşünüyordu?
--- alıntı ----
Oysa.. Bir zamanlar Tayyip Erdoğan da çatı adayıydı.. 1991 seçimlerine RP-MÇP-IDP ittifakının adayı olarak katıldı..
istanbul 6. Bölgeden (Eyüp, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa) birinci sıra adayıydı..
Erdoğan, sadece Refah Partisi seçmeninden oy almadı.. MÇP (şimdiki MHP) seçmeninden de oy aldı, Aykut Edibalinin partisinden de.. 1991de ittifakın aldığı oy oranı yüzde 16.8 oldu.
Oysa aynı partilerin 1987 seçimlerindeki oylarının toplamı yüzde 10 bile etmiyordu.. (RP yüzde 7, MÇP yüzde 2, IDP yüzde 0.8)
ittifak işe yaramıştı.
*
Tabii karşı çıkanlar da vardı.. Ama Tayyip Erdoğan onlar gibi düşünmüyordu.. Seçimden sonra şu değerlendirmeyi yapmış..
Yüzde 17 başarılı sonuçtur. ittifak bize sadece MÇP ve IDPnin oylarını değil, bütünleşmeden memnun kalan milletimizin oylarını da getirmiştir.
--- alıntı ---- http://www.milliyet.com.t...detay/1912915/default.htm
--- alıntı ----
Somaya sözü verilen torba yasa komisyondan geçti. Peki verilen sözler ne oldu, derseniz....
- Teftiş raporları tamamlanana kadar hiç kimse madenlere inmeye zorlanmayacaktı. Bu söz tutulmadı.
- Madenler yeniden faaliyete geçene kadar kimseye çıkış verilmeyecekti, pek çok işçinin çıkışı verildi.
- Maaşlar en az iki bin lira olacaktı. Komisyondan iki asgari ücret tutarı olarak geçti.
- 6 maaş ikramiye verilecekti, bu söz de unutuldu.
- Ölen işçiler sivil şehit statüsünde sayılacaktı. Torba yasada yok.
- Taşeron sistemi kaldırılacaktı, aksine yaygınlaştırıyor.
Tayyip Erdoğan lafa gelince bütün halkı kucaklamak iddiasında...
Ama uygulamada sadece patronlar kucaklanıyor...
--- alıntı ---- http://www.milliyet.com.t...detay/1912902/default.htm
ak'ların ak paşası hilmi özkök'ün balyoz davasındaki dönüşleri ele alınmış!
bakalım neymiş nolmuş!
--- alıntı ---
Kendisinin bu konudaki belli başlı açıklamalarını izlediğimizde şu gözlemleri yapabiliriz:
1) Özkök, Taraf gazetesinin 2010 Ocak ayı sonunda Balyoz darbe planı iddialarını manşetinden duyurmasından sonra bu konudaki ilk değerlendirmesini o tarihlerde Star gazetesinde çalışan bugünkü AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyara yaptı. Özkök, 1 Şubat 2010 tarihinde Starda yayımlanan bu açıklamasında, plan seminerinin yapılması talimatını kendisinin verdiğini, ancak seminerden sonra basında yer aldığı şekilde suç sayılacak şeylerin kendisine sunulmadığını, bunların sonuç raporunda da yer almadığını belirterek, şöyle dedi:
Adı geçen emekli orgeneral (Çetin Doğan) da bunları reddetmektedir. Ama yıllar sonra ortaya çıkan bu belgeler ciddi bulunursa yargı tarafından gereği yapılacaktır.
2) Özkök, Balyoz davasında tanık olarak çağrılmasa da Ergenekon davasında tanıklık yaptı. Özkök, 3 Ağustos 2012 tarihinde bu davaya bakan istanbul Özel Yetkili 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada Balyozla ilgili bir soru üzerine Böyle bir darbe planı duymadığını belirtti. Özkök, bununla birlikte, 2003 yılında Birinci Orduda düzenlenen plan semineri hakkında, seminerde incelenen en tehlikeli senaryo bölümünün maksadını aştığı yolunda duyumlar aldığını ifade etti.
3) Balyoza bakan istanbul Özel Yetkili 10uncu Ağır Ceza Mahkemesinin 21 Eylül 2012 tarihinde 325 sanığı mahkûm edip, 36 sanığı beraat ettirmesinden sonra yeni bir durum ortaya çıktı. Özkök, 2 gün sonra 23 Eylülde Sabah gazetesinden Sevilay Yükselire verdiği demeçte, karara şaşırmadığını, ancak üzüldüğünü söyledi. Özkök, Yükselirin Yargılama adil olmadı diyenler var, siz ne düşünüyorsunuz? Katılıyor musunuz bu görüşe sorusuna da şu yanıtı verdi:
Ben böyle bir şey diyemem. Çünkü hukukçu değilim. Ama bir vatandaş olarak gözlemime göre mahkeme heyeti bu davada titiz davrandı. Tanıklar dinlendi. Bilirkişi gereğini yaptı. O nedenle adil yargılanma olmadı diyemem.
Özkökün bu sözleri büyük bir tartışma yarattı.
4) Özkök, aynı gün (23 Eylül) Milliyetten Fikret Bilanın köşesinde yayımlanan görüşlerinde ise cezalar verilirken rütbelere göre ayrım gözetilmemesini eleştiriyordu. Şöyle dedi Özkök:
Askerlik mesleği itaat etmeye dayanır. Emir aldığında onun kanuna uygun olup olmadığını sorgulamaz, sorgulamaya vakti de olmaz. Emri yerine getirir. Bu olayda yüzbaşı var, binbaşı var, yarbay var, albay var, şimdi tuğgeneral olsa bile o tarihte bu alt rütbelerde subaylar var. Bunların sorumluluğu ile emir verenlerinki aynı düşünülmemeli. Bu bakımdan ben daha kademeli bir değerlendirme olabilir diye düşünmüştüm.
Özkök ekledi: Hukukta öç alma yoktur. intikam yoktur. Hukuk böyle çalışmaz. Ancak ortaya çıkan hukuki sonuçların bir caydırıcılık özelliği olur, herkesin bu sonuçlardan alacağı dersler vardır... Keza adil yargılama açısından dersler çıkarılacaktır.
5) Eski Genelkurmay Başkanı, üç gün sonra (26 Eylül 2012) Milliyetten Mehmet Tezkanın köşesinde yayımlanan bir açıklamasında ise şöyle konuştu:
Yargıtay, Anayasa Mahkemesi safhaları sonuçlanmadan dersler çıkarmak takdir edersiniz ki bizi güdük sonuçlara götürür.
6) Özkök, bir gün sonra (27 Eylül) Cumhuriyetten Utku Çakırözere açıklamasında özellikle Sabah gazetesine mülakatının yol açtığı tepkilere karşılık verirken, bu mülakatın başlığının sorunlu olduğunu ima ederek, şöyle dedi: Arkadaşlarımın hepsi tertemizdir. Ben hiçbirini suçlamadım, şikâyet etmedim ve haklarında kötü bir şey söylemedim. Onlar ne derlerse, gönülleri hoş olsun.
7) Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi, 9 Ekim 2013 tarihinde 237 sanık hakkındaki mahkûmiyetleri onayınca, Özkök, iki gün sonra (11 Ekim) Milliyetten Fikret Bilaya verdiği demeçte Balyoz davasının Yargıtay safhası sona ermiştir. Hüküm giyen arkadaşlarım için büyük üzüntü duymaktayım. Beraat edenler için de sevinçliyim diye konuştu.
8) Son olarak Anayasa Mahkemesi 18 Haziran 2014 tarihinde Balyozda adil yargılama hakkının ihlal edildiğine hükmederek, yeniden yargılama yapılmasını kararlaştırdı. Özkök, yaptığı bir açıklamada karardan mutluluk duyduğunu belirtti, ayrıca geçen hafta 8 Temmuzda Milliyetten Güneri Cıvaoğluna gönderdiği açıklamada Balyoz davasından söz ederken şöyle dedi:
...Amacım sadece oynanan bu oyunun, TSK mensuplarının dayanışmasını, karşılıklı sevgi, saygı ve güveni zedeleyen, bir kısmı bilinçli bir saçmalık olduğunu anlatmaya çalışmaktır. Başarılı da olunmuştur.
Özkökün ilk açıklamasıyla son açıklaması arasında önemli bir bakış farklılığından söz edebilmek mümkündür.
rte bu sefer de sanatçılara başlatılan linç kampanyası diye bir şey atmış!
--- alıntı ---
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Sanatçılar, sporcular, yazarlar onların toplantısına katılırlarsa iyi, bizim toplantımıza katılırlarsa kötü. Bu alışkanlıklar artık eski Türkiye'de kaldı, yeni Türkiye'de biz böyle linçlere, linç kampanyalarına prim vermeyiz" dedi.
iyi de adama sormazlar mı bir tweet attı diye neden mehmet ali alabora yurt dışında yaşamak zorunda kaldı?
neden yandaş gazeteler ve dahi bizzat kendisi olmak üzere ak siyasetçiler linç kampanyası yürüttü?
yoksa o da mı eski türkiye zamanı idi?
uzun zamandır bu başlıkta yazıyorum ama şimdi bu çarklar içinde belki de en adi olanına değineceğim!
herkesin dikkatini çekti yılmaz özdil de değinmiş.
onun kaleminden aktaralım.
--- alıntı ---
yıl 1999 imralı'da görülen davada şehit yakınları konuşuyor.
oğlunu kaybeden mehmet gencer:
Oğlumu kaybettim, Serhatımı dedi... Aponun suratına bakarak sordu, benim ağabeyimin eşi, yengem Kürt kökenli, kız alıp vermişiz, iç içe geçmişiz, ayrımız gayrımız olmamış, bu milletin Türk-Kürt ayrımı yoktur, bunu bize niye yaptınız?
***
gel zaman git zaman "pkk ile görüşen şerefsizdir" ile başlayan süreç ve seçimlerde millitetçilerin oylarını devşirmek için atılan taklalar...
rte 2012'de parti grup toplantısında: Bakınız, size şu olayı aktarmak istiyorum, çok enteresan. Serhat Gencer, astsubay çavuş, Şırnakta görev yapıyor, bir akşam bir arkadaşına mektup uzatıyor, ben diyor, dedemi çok severdim, bugün rüyamda gördüm, beni yanına çağırıyor, eğer ben şehit olursam bu mektubu aileme gönderin diyor. Aynı gece bir askerine de şunu söylüyor, bugün Miraç Kandili, sen sivilken imamdın, hadi beraber namaz kılıp Yasin okuyalım diyor, Serhat o gece şehit düşüyor.
Tam burada, kameralar milletvekillerine dönüyor, başta Bülent Arınç, AKP milletvekilleri hıçkıra hıçkıra ağlıyor, grup salonunun balkonunu dolduran kalabalık Türkiye seninle gurur duyuyor diye tezahürat yapıyor, Tayyip Erdoğan onlara el sallıyor, mektubu okumaya devam ediyor...
Bu mektup, ancak ben öldükten sonra elinize geçecektir, beni asla unutmayın, hep kalbinizin köşesinde saklayın, şunu unutmayın, Allahın verdiği canı Allahtan başkası alamaz, size söylemek istediğim bir şey var, ben Burcuyu çok seviyorum, bu sevgimi de mezara götürüyorum, ben burada öldümse Allah yolunda, vatan, namus, millet yolunda öldüm, gülün, asla ağlamayın, eğer ağlarsanız ben yattığım yerde rahat edemem, dedeme de hepinizin selamını söylerim, yazacak başka bir şey bulamıyorum, oğlunuz Serhat.
Ve, 2014... Şehit Serhatın babası, başbakana hakaret ettiği iddiasıyla mahkemeye verildi!
Evet... Aponun dışarı çıkarılması için pazarlıkların yapıldığı, Apoya özel kanunların çıkarıldığı şu günlerde, şehit Serhatın babasını içeri tıkmak istiyorlar.
***
Seneler evvel, imralıda Aponun suratına bunu bize niye yaptınız diye soran şehit babası Mehmet Gencer, şimdi ne diyor biliyor musunuz...
1994te şehit düşen Serhatın babasıyım, 2008de Bingölde şehit düşen Üsteğmen Serkan Gencerin amcasıyım, hem oğlunu hem yeğenini şehit vermiş biri olarak, Şivan Perverle kucaklaşan başbakanı tenkit ettim. Hepsi buydu. Hakaret etmediğim halde, hakaret etti diye dava açan başbakan, 77 milyonun cumhurbaşkanı olacağım diyor, yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır diyor. Yaptıklarına bakıyoruz. Bunu bize niye yapıyorlar?
bugün:
Bir Cumhurbaşkanı tarafsız olabilir mi? Meclis'i askerlerle kuşatıp, kendini zorla Cumhurbaşkanı seçtiren ismet inönü tarafsız mıydı? 1960 darbesinin gölgesinde, üniformalarıyla yemin eden Cemal Gürsel mi tarafsız mı? Darbe yapmaktan mahkum olan Kenan Evren mi tarafsızdı? Sayın Demirel, Sayın Ahmet Necdet Sezer tarafsız mıydı? Hepsinin bir siyaseti vardı ama siyasetleri milletle değil devletle örtüşüyordu. 27 Mayıs'la, 12 Eylül'le, 28 Şubat'la örtüşüyordu. Hepsi de milletin değerlerinin karşısına kendi değerlerini koyuyorlardı. Bir kez daha ifade ediyorum. Eğer bu kardeşiniz seçilirse, tarafsız Cumhurbaşkanı olmayacağım. 2 taraf var; bir millet iki devlet. Milletin tarafında olan Cumhurbaşkanı olacağım. http://www.haberartibir.com.tr/m/?id=16505
normalde baksan pek bir şey yok gibi sözde. ama recep "millet" derken neyi kast ettiğini hepimiz çok iyi biliyoruz!
kendisine oy vermeyen, kendisini eleştiren, hukuka ve demokrasiye vurgu yapan, laikliği savunan, atatürk devrimlerine bağlı, cehalet yerine aklı koymuş, müslüman olmayan hatta sunni olmayan varsa bunlar rte'nin milletinden değil!
milletinden olanlar ne yaparsa yapsın kendisine oy verecek olanlar, ağzından çıkan her propagandaya hatta alenen yalana bile kayıtsız şartsız inanacak olanlar, sorgulamayanlar, bilimum göt kılları vs.
gezi olaylarında evlet bahçeli'nin Abdullah Gülün Cumhurbaşkanlığı yetkilerini kullanması önerisine bile dayanamamıştı rte "alo fatih" aracılığı ile haberlerin ve altyazıların tv'lerde yayınlanmasını engellemişti! http://www.etikhaber.com/...ini-kald-r-n-talimat.html
neydi kaldırılan haberdeki bahçeli'nin konuşması?
Bahçeli, 4 Haziran 2013 günü, partisinin grup toplantısından sonra, bir gazetecinin, Eylemlerle ilgili olarak Cumhurbaşkanından randevu istemeyi düşünüyor musunuz? sorusuna cevap olarak şöyle konuşmuştu:
Sayın Cumhurbaşkanımızdan herhangi bir görüşme talebimiz söz konusu olmamıştır. Kendisinin de bu manada bir daveti söz konusu değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın her gün öğleden sonra başlayıp, akşam saat 21.00de Türkiyenin her tarafında huzuru istikrarı ve kardeşliği tehdit eden gelişmeler karşısında vakit kaybedip görüşme yerine, sahiplenip hizmet etmesinde yarar vardır. Türkiyeyi huzura kavuşturmalıdır, birinci görevi budur. http://www.yenicaggazetes...kutan-ihtimal-29703yy.htm
Anayasanın 104üncü maddesinin birinci fıkrasına göre Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.
Yine bu maddeye göre Cumhurbaşkanı Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak yetkisine sahiptir.
Cumhurbaşkanı, görevini yapacak olsa nasıl bir adım atacaktı?
Olağanüstü bir durum söz konusu olduğu, üstelik Başbakan da Fasta bulunduğu için Bakanlar Kuruluna başkanlık edecekti!
Anayasanın sekizinci maddesi, Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir şeklindedir! http://www.yenicaggazetes...kutan-ihtimal-29703yy.htm
bugün cumhurbaşkanı adaylığını açıklarken uzun zaman söylediği "koşan terleyen cumhurbaşkanı"nın altını çizdi!
Bizim için cumhurbaşkanlığı makamına çıktığımız zaman orası bir dinlenme makamı asla olamaz, olmayacaktır.
ekmeleddin ihsanoğlu hakkında
adalet bakanı bekir bozdağ (25.06.2014):
Türkiye'de olup bitenlere yabancı birisi...
halkın tanıdığı bildiği birini getirmiyorlar.
Halkın içinde olan birini getirmiyorlar. Siyaset yapmış birini getirmiyorlar. Dışarıdan birini getiriyorlar. Herkes adayı Google'dan öğrenmek istiyor. Türk milleti Google'dan öğrendiği birine Cumhurbaşkanlığı sıfatını vermez.
tabi Yozgatlı birinin aday olmuş olması Yozgatlılar açısından sevindirici bir durum ama Yozgatlılar şunu da bilir ve her zamanda ifade ederler. Yozgat'ta sadece nüfus kaydıyla değil de özüyle, her şeyiyle Yozgat'a hizmet edenlerin Yozgatlı olduğunu bilir ve öyle kabul eder' http://www.yeniakit.com.t...ifatini-vermez-21942.html
adalet bakanı bekir bozdağ (20.04.2013): Yozgatlı'nın hası.
Ekmeleddin ihsanoğlu bey Yozgatımızın iftihar ettiği değerli bir Yozgat evladıdır, büyük bir bilim insanıdır. Hem ülkemizde, hem de ülkemizin dışında Türk medeniyetine, Türk kültürüne, tarihine, islam bilim hayatına çok önemli eserler kazandırdığı gibi çok değerli insanlar da yetiştirmiştir. Sadece Türkiye'de değil başka ülkelerde de çok değerli bilim adamlarını yetiştirilmesine katkıda bulunmuştur. islam dünyası için çok önemli ortaklıkları ortaya koyan çalışmalar yapıyor. O yüzden onun kurulmasındaki katkılarından ve bugünkü hizmetlere ulaşmasından dolayı öncelikle Ekmeleddin ihsanoğlu hocama şükranlarımı sunuyorum. Zaman zaman bize soruyorlar; 'Yozgat'ın ilim dünyasına kazandırdıkları nelerdir' diye. Ben hiç unutmam bazı yerlerde bu alanda hiç insanımız yokmuş gibi bir yaklaşımın olduğu yerde, arasında Ekmeleddin ihsanoğlu hocamı da saymıştım. Merhum babaları Müderris ihsan Efendi'yi de saymıştım. Başka isimler de sayınca hayret etti, 'bunlar Yozgatlı mı' dedi. 'Evet Yozgatlı' dedim. 'Hem de Yozgat'ın has insanları, has bilim insanları. Yozgat'tan çıkmış ama sadece Yozgat'ın değil, bulundurdukları il bile bilinmiyor. Ama bütün ilim aleminin saygı duyduğu, kabul ettiği kişilikler olduğu gibi, islam ve ilim dünyasının saygı duyduğu kişilerdir' dediğim zaman büyük bir takdir topladığını gördüm. Bu noktada bizim ilimizden yetişmiş ilim irfan sahiplerinin bilinmesi, tanıtılması ve yaşatılması Bozok Üniversitesi'nin en önemli görevlerinden biri olduğunu düşünüyorum."
gerçek: Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın cemaat hakkında kitap yazdıkları için hapse atılması.
rte (10.06.2011): Öyle kitaplar vardır ki bombadan daha tesirlidir.
Kusura bakmayın, yürütmeye bağımlı bir yargı yok. Bağımsız bir yargı da görevini yerine getiriyor. Olayın aslı budur. http://www.ntvmsnbc.com/id/25222191/
ahmet şık buna ne demiş: insanın haysiyetli olup olmadığı sözlerindeki tutarlılık belirler. Bu yüzden haysiyet, alçakların uzanamayacağı yerdedir. Anlayan anladı? http://www.zaman.com.tr/p...inkar-ediyor_2226679.html
bülent arınç 3 temmuz 2008: Türkiye bağırsaklarını temizliyor. Allah o savcılardan razı olsun ki hiçbir tehdide boyun eğmeden incelemelerini yaptılar. Mahkeme de kararını verdi. Hükümet de siyasi olarak bunu arkasında durdu. http://www.zaman.com.tr/p...ni-temizliyor_709902.html
taaaa 2005'te ne demiş rte?
Devletin ve hükümetin başarısının hesabını, seçim meydanlarında hükümetler ve seçilmiş iktidarlar verir. Hesap vermek sorumluluğu olmayan kişilerin, icraattan sorumlu hükümetlerin kadrolarına müdahale etmesinin bir adı varsa, bu ad konulmalıdır. http://www.sabah.com.tr/Y...umete-muhalif-olabilir-mi
yani diyor ki cumhurbaşkanı icraat karışmasın!
peki yıl 2014 yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi ne diyor rte:
koşan, terleyen bir cumhurbaşkanı göreceksiniz. yetkilerimi kullanırım!
ne güzel yaaaa!
bir kişinin kişisel hırslarına göre ülkenin yönetiminin ve devlet organlarının görev tanımlarının değiştirilebildiği sisteme "ak yatağında pişirilmiş ileri demokrasi" denir!
