kadınların başını örtmesini ve bu örtüyle resmi kurumlarda , okullarda boy göstermesini demokrasi olarak düşünür ve değerlendirirken , bunu özgürlük mücadelesinin mihenk taşı olarak değerlendirirken ; kendisine açılan kapatma davalarını ve siyasi yasakları avrupa birliğine şikayet (!) eden ; ancak yıllar önce 7 işçinin ölümü sebebiyle bütün dünyada bayram ilan edilen bir günü ülkemizdeki işçi ve emekçilerin yine kendileri gibi emekçi olan 34 kardeşinin öldüğü yerde bayramını kutlamasını her nedense bir türlü demokrasi kalıbına sokmayan , sokamayan bir zihniyetin ürünüdür .
şimdi kalkıp akp demokratik açılımlarının olmadığını söylemek yanlış olur . ama bu demokratik tutum ve davranışlarını kendilerine benzemeyen , kendi oydaşlarının olmadığı insan gruplarına ve yapılarına eşit bir şekilde dağıtmassan
birileri kalkıp senin varlığından ve oturduğun mevkinin sorumluluklarını yerine getirip getirmediğinden şüphe eder ve komik duruma düşersin .
karşı görüşten herkese "sana mı sorucaz" ve aynı anlamda başka cevaplar veren demokrasi anlayışıdır. bu kadar beyin kıtlığı çekenin yaşadığı ülkede son sürat devam etmektedir.
partisinin cumhurbaşkanlığı seçiminde adayı seçme yetkisinin tek bir kişiye vermesiyle ** demokrasi anlayışını belli eden parti.işte bu kadar aciz bir parti ki kendi hür yetkilerini bir başkasının himayesine vermektedir.dolaylı olarak onları seçen insanlarında yetkilerini.
türkiyede demokrasi tam anlamıyla zaten uygulanamaz bu tüm dünyadada geçerli.sebeebi patronaj ilişkilerdir.ama en azından temsili demokrasinin bazı gereklilikleri yerine getirilebilir. zaten bakıldığında 1980 darbesinden sonra hiç bir seçimde ön seçim yapılmadı.milletvekillerini partinin başında bulunan bir kaç adam seçti. akp'de bu geleneğin bir ürünüdür.zazten düşünce yapıları itibarende demokratik bir anlayışları olması söz konusu değildir.
patagonya'da tamamen son derece demokratik bir biçimde sonuçlandığı kanaatine varılan, son seçimden %47'lik kesimden oy alıp, kendini ülkenin gerçek sahibi olarak gören %20'lik elitist tayfanın tüm tahriklerine ve de hazımsızlıklarına rağmen, tüm kesimleri kucaklayan anlayıştır...
beğenmeyene fazıl say üstadın izinden gitmeyi tavsiye edebilirim, hem kafa kafaya vererek gözyaşlarınızı silersiniz, hem de çok iyi olur, ferahlatır, hem ülke için, hem sizin için...
oylarını aldıkları, büyük bir kısmının gözleri sadece ileriye bakan, sağa sola dönmeye cesareti olmayan yüzdelik dilimdeki insanlarla oynadıkları oyunun adı.
recep tayyip erdoğanın dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin gazetecilerin sorularına verdiği cevap sanırım her şeyi en iyi özetliyor. biz yargıya güvenmiyoruz.
yeni yök başkanı yusuf ziya özcan'ın, meclis başkanı'nı ziyareti sırasında, "hem sayın cumhurbaşkanı tavsiye etti, hem de sayın başbakan. "aman hocam" dedi, "bir şey söylersin ipimizi çekerler" dedi..." cümlesini kayda alan gazetecilere/kameramanlara karşı soruşturma açabilen zihniyetin anlayışıdır.
medya ele geçirilmeye çalışılıyor diyoruz, kimse anlamıyor...
eğitim bir sen gibi sivil toplum örgütü görünümlü, güdümlü kurumlar oluşturarak sadece kendi ideolojileri ile bağdaşan fikirlerin doğru, güzel ve kullanılması gereken olduğunu ileri süren anlayıştır.
çok rezildir. demokrasi amaç değil araçmış, terbiyesize bak hele. misal biz chp'li arkadaşlarla oturduk, dünkü seçim sonucunu yorumladık, dedik ki kardeşim halkın % 47'si akp'ye oy vermiş, bunun demokrasideki karşılığı nedir? aptallık. evet türk halkının % 47'si aptaldır, bu kadar basit. demokrasi böyle bir şey işte. herkes istediğini seçebiliyor ama bizim istediğimiz seçilmeyince darbeye de alkış tutulabilir, seçmenlere aptal da denebilir. işte bu, kahrolsun demokrasiyi araç olarak görenler, yaşasın seçilmiş zümremiz. deniz baykalımız çok yaşa.
bunlar, demokrasi yaşam biçimi olan benim gibi adamları bile nefret ettirirler ama bu ülke madem buna müstahak, madem yüzde 47'sinin bazı şeyler gerçekten umrunda değil, herşey gittiği yere kadar gitsin.
demokrasi, ayarsız bir adamın demokrasi tanımını merakından dolayı sorulmuş bir soruya cevap beklemesidir, demokrasi, halkın tokadının, ip mayolu yüzücülerin, kaba yerlerinde şaplayan sesidir.
"olay partinin ismi değil olay kaybetmiş olmaksa, ha o zaman rodos kıyıları serin" sloganı da bu rejimin en güzel sloganlarındandır.
ayar ayardır, demokrasi demokrasidir, kişiye veya partiye göre sınıflandırılmaz, geneldir.
bizi halk seçti, hebele hübele diye geveleyen anlayıştır.
sormazlar mı bu kadar demokratsan niya dokunulmazlıkları kaldırmadın, ne saklıyorsun?
sormazlar mı bu kadar demokratsın da dünyada karikatürcülere ve gazetecilere en çok dava açan başbakan neden sensin?
3 Kasım 2002'de yapılan genel seçime bakıldığında; kullanılan oyların yüzde 34'ünü (seçmen sayısının yüzde 25'ine karşılık geliyor) alan AKP, milletvekillerin yüzde 66'sını çıkarırken oyların yüzde 21'ini alan CHP, milletvekilerin yüzde 34'ünü çıkarmıştır. Geri kalan oylar, yani kullanılan oyların yüzde 45'inin (toplam seçmenlerin ise yüzde 60'ının) iradesi Meclis'e yansımamıştır. Çünkü seçime giren pek çok parti; bugün dünyada uygulanan en yüksek baraj olan, yüzde 10 barajını aşamadığı için hiç milletvekili çıkaramamıştır.