pragmatiktir. yani işine gelince "yargıya boynumuz kıldan ince." deyip, işleri bozulunca "yargı, milletin iradesine nasıl engel olur?" diye bik bik ederler. ilginç.
pkk'dan gelenler ayaklarına mahkeme getirilerek serbest bırakılır.
orduya yıllarca hizmet etmiş en üst düzey adamlar, yıllarını gazeteciliğe vermiş insanlar, profesörler, doktorlar suçları nedir onu bile tam bilmeden onlarca ay hapiste kalırlar.
elbette suçu olan mevkisi ne olursa olsun cezasını çeksin ama şu yaman çelişkiyi de gözden kaçırmamamız lazım. böyle günler yaşıyoruz hepimiz.
bazı silahlar bulunuyor ama kimin koyduğu belli değil. gizli tanıklar üzerine mahkemeler yürütülüyor. müvekkillerini savunacak avukatlar neyle suçlandıklarını bile bilmeden savunma hazırlıyor. bir de pkk'lıları düşünelim; adam dağdan terörist kıyafetiyle geldi. yıllardır dağda askerimi öldürüyor. "pişman mısın?" diye soruyorlar. ne münasebet efendim ne pişmanlığı. ben sayın abdullah öcalan'ın çağrısıyla geldim diyor.
adamın kurduğu her cümle, yaptığı her eylem suç kanıtı. ama adam serbest. orada burada protokollerde oturtuluyor. konuşmalar yapıyor. yarın birgün bomba patlatsa 50 kişi ölse bunun suçlusu kim olacak? şehit analarına-babalarına, yaşayan gazilerimize, vatanı için şehit düşen askerlerimize habur olayını nasıl izah edeceğiz peki? edemeyeceğiz. çok yazık...