Toplantıya katılanlarda gariban zaten. Sanki yıl 2002 hala. Ters köşe yapma psikolojisi bu Adolf Hitlerin propoganda bakanı dahi sosyal medya bu kadar etkin olsaydı sözlüklere kadar etki eden bireysel bir kampanya yürütecek bir koordinasyon kuramazdı herhalde.
doğru bir tespittir. gönül isterdi ki kendilerini sosyal demokrat, işçinin emekçinin köylünün dostu, ekmekçi ilan edenler de sahillerle sınırlı kalmasalardi da gizliden gizliye fakir diye iteledikleri ve verdikleri oya binaen maddi yetersizliklerinden ötürü aşağıladıkları işçinin köylünün oylarına tabi olabilselerdi. evet bu hükümete oy veren kitle tabanı ne sadece alevilerin ne sadece kafatasçılık yapanların ne de para baronlarının, rahmi koçların, aydın doğanların, cem boynerlerin güdümündedir. evet kimse bir başkasına dayatmaya çalışmamalıdır ki ellerindeki ekonomist dergilerinin 12 yıl önceki sayılarını öpüp başlarına koyanların, nereden vergi kırpsam da varlığıma varlık katsamlarla zihnini doldurup taşırmış kodamanların eski türkiyeyi en iyi bildiklerini. bu adamlar insanlar açıkta boşta kalmasın da milletin karılarının kızlarının götlerini pandiklemesin diye zoraki açtırılmış bölümlerde diplomalarını alırlar sonra da siktirolup amerikadaki baba şirketlerinin başına geçerler. ülkeye döndüklerinde artık enteldirler, milletin efendileri. forbes okumuştur, kapitalin fortuneun tüm sayılarını yalamış yutmuştur, kriz nedir develüasyon nedir, enflasyon, faiz oranları, merkez bankası ,dolarlar eurolar... evet köylüden, işçiden, memurdan, polisten daha entellektüel takıldıkları kesindir ancak bilmezler ve anlamazlar babasının cenazesini morglardan çıkarttıramamış, çocuğunun sağlık sigortalarını karşılayamamış bir fakirin bir köylünün evet bir de bana sosyal demokrat olacaksın; sana göre bir cahil adamın halini. sekiz aylık bebegini doktora muayene ettirebilmek için önceki günün gecesinden kuyruğa girip de bekleyen annenin, evine götüremediği ekmek için evine dönmemiş babaların durumunu. bodrumdaki yazlıklarda purolarla döndürülen nolacak memleketin hali muhabbetleriyle ise bu gazeteci, akademisyen, entelektüel kuşak; kültürel, sosyal ve hatta siyasal baglamda halktan üstün bir sınıfa transforme olduklarını sanırlar. sandık başında vatandaşla eşit yerde durmak yaramaz işte bazısına. eski türkiyenin cefasını çekmiş zümrenin, bu hükümete bu denli arka çıkmasının altında ben vatandaşın ne forbes okumamış olmasını, ne sahil görmemiş olmasını, ne de üniversite hayatından muzdarip kalmış olmasını ararım. kendilerini sosyal demokrat diye öne atanlar kapitalizmin kucağına oturadurup vatandaşını aşağılayadursun; vatandaş ısrarla oyuna sahip çıkıp eski türkiye zihniyetine hayır demekte. bu zihniyetten haberdar, yaşanmış onca acıyı iliklerine kadar hissetmiş vatandaş bugünlerde; yine altının doların içinde yüzmüyor, yine entellektüel bir akademisyen değil. lakin o günleri görmüş ve geçirmiş olacak kadar yaşlı, o günlerin külfetini sırtından bugünlerde atabildiği kadarıyla mutlu, ekmek sıralarında hastane sıralarında rezil rüsva olmadığını gördüğü çocuklarının geleceğinde gördüğü kadarıyla da umutlu. ister kısa kalmış dersin, ister söz hakkı yok konuşmaya köylüdür işçidir fakirdir, cahildir dersin, geri kalmıştır, düşünemez düşünse yorumlayamaz yorumlasa özümseyemez, sahil görmemiştir dersin. ne diyelim her insan yaptığını temiz sanır, ancak niyetleri ve sonuçları tartan Rab'dır.
şimdi, burda fakirlik iki ye ayrılır. bir cebi fakirler, iki aklı fakirler. cebi fakirler umut dünyası , aklı fakirlerse hayal dünyası adına oylamıştır. saygılar.
fakirden ziyade kültür seviyesi düşük olan insanlar diye tanımlanması gerektiğini düşünüyorum. fakat bu olumsuz özellikler çoğu zaman onların elinde olmayan durumlardan kaynaklanmıştır. kimi köyde büyümüştür, kimi anadolu'nun ücra köşelerinde hayat şartlarının zorluğuyla uğraşmaktan kendini geliştirecek fırsat bulamamıştır, kimi çok çocuklu bir ailenin çocuğu olduğundan eğitimine yeterli özen gösterilememiştir, kimi ailesine bakmak için genç yaşta çalışmak zorunda kalmıştır, kimi ise genç yaşta evlendirilmiştir. kimi, kimi, kimi... bunları böyle daha çok uzatabiliriz. yazılanlardan anlaşılabileceği gibi asıl sorun bilinçli olmayan bireylerin oy vermesidir. ben de bunun sebebini savunmasız ve korkak* insanların, biraz da kendi yaşamlarının daha kötüye gitmemesini istediklerinden o yönde oy kullandıklarını düşünmekteyim. eminim ki kültürel olarak biraz kendilerini geliştirebilselerdi, olaylara farklı açıdan bakabilselerdi, kendi fikirleri olabilseydi sonuç böyle olmazdı.
doğru olan önermedir. Çünkü ülkenin yarıdan fazlası fakirdir.
Ama bu oy verme işlemini sadece fakirlikle açıklayamazsınız.
Misal Tunceli.. Zengin, gelişmiş bir şehrimiz değil ama oyunu satmadı akp'ye.
Bir sürü etken var ortada; medya, beceriksiz muhalefet, kaypak iş adam ve kadınları..vs.
Sermayenin desteklediği parti, hükümet alır başını gider.
Geriye sadece elindeki fazla miktarda parayı seçim propagandasına ayırması gerekir.
Düzgün konşmaya, giyinmeye, iyi eğitime, siyaset bilgisine, edep ve ahlaka, sadakate, görev bilincine ,sorumluluğa ihtiyaç yoktur. Sermayenin desteğidir. Bunu alırsan, hepsini alırsın.
üstelik çamaşır makinesi almam için evimde su tesisatı olmamalı.
oturma grubu için ahırda yaşamalıyım.
bulaşık makinesi için evde yiyecek yemeğim yada yemek takımlarım olmamalı.
buzdolabı için adam boyu kar ve elektrik olmamalı.
üstelik bu yardımların kime yapılacağına devlet-hükümet değil bölgede sözü geçen aşiretler karar verip liste hazırladığına göre 2 oğlum varsa birini korucu olarak aşirete diğerinide dağa pkk yanına yollamalıyım.
böylece aşiret devletten paraları-yardımları alacak yoksa oy yok korucu yok diyecek, pkk dan uyuşturucu paralarını alacak yoksa adam yok ilaç yok yemek yok diyecek.
bu halk kime güvenecek? devlet 2 dil 2 bölgeyi mecliste konuşuyor. kim elinden tutarsa onun peşinden koyun gibi gidiyor. bir lokma ekmeğe göt vermek şöyle dursun canını veriyor.
yazık.
bu kadarda olmaz.
güney doğuda aşiretler ile pkk halkı paylaşmış danışıklı döğüş yarısı bana yarısı sana,
devlet figuran.
bizler seyirci.
oy veren fakir insanların günden güne dahada fakirleşmesine karşın, oy alanların günden güne zenginleştiği durumdur. birde şu olay var dünyaya bakarsak fakir, ezilen halk sol partilere oy verir sağ partiler ise oylarını daha elit kesimlerden alır. ancak bizim fakir halkımız aç kalacağını bile bile hala ak partiye oy vermekte diretir. chp ise hala halka inememe sorununu aşamamıştır.
o kadar ilginç ki fakir-işçi-sol dayanışması varken yeşil sermayeci ve kalın enselilerin partisine oy vermek.
hele bir de işverenler işsizlere iş versin diyecek kadar sorumsuz ve komik olabilen bir başbakanımız varken... ağlayacağım lan.
bilgisiz bilmişler, 8 yıl önce-8 yıl sonra diye fiyat-gelir-enflasyon vb örneklemeleri verirken satınalma paritesindende örnekleme vererek olaya yaklaşsınlar.
yada anlamadığı konularda ahkam kesmesinler komik oluyorlar. heleki avrupadaki benzin fiyatları ile günümüzde ülkemizdeki fiyatları karşılaştırıp aynı demiyorlarmı bu vb fiyatlandırma rezaletini nasıl savunurlar anlayamıyorum.
mesele akp ye oy chp ye oy değil oylarını bir çuval kömür , bir kumanyaya erzağa satabilecek kadar insanları açlık sınırına getirilip bu yardımlarla padişahım çok yaşa gibi şakşakçılık yapılması da beklenmesi kadar ülke üzerinde alçakça oyunlar oynanmasıdır.
(bkz: Af buyur devletim senin işin ne?)