"zaten bu memlekette hangi şey normal yollardan oluyor ki?" sorusunu bizlere bir kez daha sorduran dava.
şöyle ki;
akepe zaten izlediği popülist politikalar neticesinde bir süre sonra kendi kendini imha edecek bir oluşumdu.
bunun örnekleri türk siyasi tarihinde daha önce de defalarca görüldü.
özellikle ve özellikle akp'nin oy aldığı tabanı gözlemleyecek olursak tecavüze uğramış bir dolu mağdur dikkatimizi çeker. millete kömür dağıtıp, türban ve dini duygular istismar edilerek yapılan popülist siyaset çok geçmeden bu partinin ipini çekecektir.
dişe dokunur icraat yapamayıp, devlet kadrolarında hızla teşkilatlanıp, adam kayırmanın dikalasını 2 dönemlik iktidarı boyunca başaran akepe bakalım üç beş kuruşluk yardımlarla satın aldığını sandığı seçmenin desteğini ne kadar görecek?
demokratik sistemlerde pek tabii ki siyasi partilerin kapatılması kabullenilemez, istenilemez. ama bizim ülkemiz ve milletimiz ne kadar demokrat, yahut demokrasi denilince halkımızın aklına ne geliyor?
akp kapatılabilir,
yerine elbet o'nun boşluğunu dolduracak ve akp'nin kapatılmasının kaymağını yemeye çalışacak bir parti/oluşum gelecektir.
o da kapatılır o zaman da başkası gelecektir.
asıl yapılması gereken bu millete gerçekleri göstermek ve demokrasiyi öğretmektir.
tanım: arkasında kirli işlerin döndüğü, zamanlaması itibarı ile dikkat çeken süreçtir.
akp kapatılır. ülkenin seçimden yeni çıkması nedeniyle hemen seçime gidilmez. tabi ki küçük tabanlı bir chp-mhp azınlık hükümeti kurulur. şimdiye kadar kemal derviş'in ekonomik politikasını uygulamaktan gayrı bir icraati olmayan ve dünyada yaşadığımız 6-7 yıllık global sermaye bolluğunun yüzüsuyu hürmetine zevahiri kurtarır bir görüntü çizen aslında tam tabiri ile ülke ekonomisinin içine eden, cumhuriyet devrinin en başarısız ekonomik program uygulayıcısı akp hükümeti, yaklaşmakta olan ekonomik kriz'i görür. daha doğrusu bu krizin ölçeğini ve ekonomide yapacağı tahribatı görür. şayet iktidarda kalırsa salt sıcak para politikasının ekonomimize verdiği hasardan kayıtsız şartsız sorumlu tutulacak akp hükümeti, bombayı azınlık hükümetinin kucağına atmak için, kendi fikriyatına çok yakın bir anayasa mahkemesi üyesine, kendisi için kapatma davası açtırır. süreç tamamlandıktan sonra azınlık hükümeti kurulur, 3 ay sonra olumsuz yönde tam tersine dönen dünya ekonomik trendi, akp hükümetinin içine ettiği borç stokumuzdan, yine akp hükümetinin -içine ettiği demek hafif kalır o yüzden herkesin affına sığınarak amına koyduğu diyeceğim- amına koyduğu cari açığımızdan dolayı ekonomimizi vurur. bu arada 4-5 ay geçer üzerinden...tayyip erdoğan ve evanesi farzı muhal atalet ve kaldırma partisi gibi bir parti kurar ve sert muhalefete başlar. krizi yönetemediniz söylemleri de muhalefet argümanları olur. kamu oyu baskısı şudur budur derken 2009 ortalarında erken genel seçim kararı alınır. piyasalar yavaş yavaş normale dönme sinyalleri vermeye başlamıştır. seçim olur. güzellerden ve dahilerden oluşan türkiye toplumu, siirt'ten doğan anadolu güneşinin kabadayı eniştesine yaşlı gözlerle kucak açarlar. %59 oy alınmıştır. evet nereleri satıyorduk thy mi tcdd mi? oralardan başlayalım işe o zaman denir...
yargıtay cumhuriyet başsavcısı Abdurrahman YALÇINKAYA tarafından 14 mart 2008 tarihinde anayasa mahkemesine sunulan iddianamenin incelenmesi sonrası açılıp açılmamasına karar verilecek davadır. iddianamenin tamamı http://w9.gazetevatan.com...d=167314&Categoryid=1 adresinde bulunmaktadır.
akp nin kapatılmayı haketmesi ve bunlara müstehak olması bir yana türkiyedeki sözde demokrasinin en bariz örneği olan olay. ülkede söz söylemek rejime aykırı, farklı düşünce belirtmek laiklik düşmanlığı oluyor. eminim dış demokrasilerde insanlar bu olaylara ağızlarıyla değil başka yerleriyle gülüyorlardır. dünyaya rezil olmak bu olsa gerek.
bekir coşkunun bi yazısından aynen alıntılıyorum..
''Bıçak kemiğe dayandığında dünyanın her yerinde halk ihtilal yapar.. ama bizde ihtilal işini devlet üstlenmiştir.. devletin bir yarısı (ordu) ihtilal yapıp,diğer yarısını (parlamento ve siyasi iktidarı) devirir..
peşinden devletin ilk yarısı yeniden gelir, öbür yarısı yeniden gider..
böylece bu iş millete bırakılmamış olur..
yani ihtilal yapacaksa bunu da devlet yapar..''
işte kapatma davasını açanlar, halk iradesini yok sayarak kendi dümenlerinin hesaplarını yapıyolardır..yukarıdaki yazıda belirtilen oyunun peşindeler..
türkiye'de hiç bir parti kapatılmamalıdır..
ama hiç bir parti..
vatan-millet aşkı falan hikaye..
gizli iktidar ne zaman geride durucak? merak ediyorum..
gereksizdir, kapatıldığı takdirde daha önce de birçok yerde söylediğim/söylenilen gibi sadece ve sadece 3-5 kişi siyasi yasaklı hale gelir, partinin adı değişir, 3-5 rötuşla yine meydanlara inilir.
önemli olan halkı bilinçlendirmektir. halka neyin ne olduğunu gösterebilmektir. gazetelere demeçler verirsin, röportajlar verirsin... hoş, bu ülkede olayların üzerine gidecek medya yok, olanın da üzerine çok sağlam gidiliyor, ele geçiriliyor, yandaş gazetecimsiler, televizyoncumsularla dolduruluyor ama neyse.
kapatma davası demokrasiyi zedeler mi? zedelemez. neden diyeceksiniz, dünya üzerinde parti kapatılması yasak olan bir tane ülke var. yunanistan.
şimdi o çok sevdiğimiz ab ülkelerinde var parti kapatılmaya imkan sağlayan yasalar. avrupa parlamentosu üyeleri çok güzel demeçler vermişler "oh my god" modunda tepkilerini koymuşlar sorsanız aynı adamlara, "be güzel kardeşim vatandaşı olduğun ülkenin yasalarında parti kapatılmasına imkan sağlayan yasalar var mı yok mu? varsa onlara ne kadar muhalefet ettin? neden sesini kendi ülkende de çıkaramıyorsun" deseniz, "hık, mık ehehem, öhöhöm, şincik şöyle oluyor amirim" modunda cevaplar vermeye kalkacaktır, hatta şöylesine abzürt bir cevap da vermeye kalkabilir, "evet bizim ülkemizde var ama, bu yasa uygulanmyor" demek ki, yasanın ihlali yok ki, parti kapatılması istemi ile dava açılmıyor? aynı mantıkla bu da güdülebilir. ha parti kapatmak demokrasiye vurulmuş neşter ise, parti kapatmayı yasaklarsın yasal olarak olur biter. ama olmaz değil mi? partiler yasalara aykırı hareket ederlerse o zaman ne olacak? emniyet subabı olarak hukuk devreye girmesi şart değil mi? evet şart. velhasıl, parti kapatmayı demokrasiye atılmış tokat olarak gören liboşlar, 2. cumhuriyetçiler, o çok sevdikleri ab ülkelerinin yasalarına baksınlar. ha, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olup, dünyanın bir numaralı demokratı taklidi yapmaksa aslolan, komik duruma düşersiniz.
parlamenter demokrasilerde 3 unsur vardır; yasama, yürütme ve yargı. bunlar 3 kuvvettir ve birbirinden ayrıdır. gizli bir 4. kuvvet vardır medya. bunlar tek elde toplandığında ortada demokrasi kalmaz.
yasama akp'nin elinde, yürütme akp'nin elinde, medya akp'nin elinde, çıkarılmak istenen hakimler savcılar yasası ile yargı da akp'nin eline geçecek e şimdi soruyoruz neyin demokrasisi? bir bürokrat atanırken, cemaat bağlantılarına, eşinin başının örtülü olup olmadığına, akp'ye olan yakınlığına mı bakılıyor, yoksa liyakat ve hiyerarşik düzene mi bakılıyor? bu mu demokrasi? bir köyün imamını, il sağlık müdür yardımcısı olarak veya ilçe turizm müdürü olarak atamak mı demokrasi? o makamı hak eden o kurumun içinde yıllarca kafa patlatmış adam mı bitti?
akp'nin her zaman kullandığı 3 materyal var. millet, demokrasi, özgürlük. hemen her konuşmada bu 3 unsuru popülizmin dibine vururcasına kullanmaktalar. demokrasi demek 2007 haziran ayında kömür dağıtıp, bunların maliyetini 2008 bütçesinden karşılamak mıdır? demokrasi "halk bana oy verdi ben ne yaparsam doğrudur" mantığı ile yanlışlarını bile "millet iradesi" kılıfı altına sokarak anlatmak mıdır? telekom'un özelleştirilmesi, tekel'in özelleştirilmesi, tüpraş'ın özelleştirilmesi velhasıl, stratejik kurumların özelleştirilmesi millet iradesi ile mi yapıldı? işinize gelince "hasan almaz, basan alır" ama işinize gelmeyince "millet iradesi".
işsizliğin %14 sınırına dayandığı bir ülkede, enflasyonun hedeflenenden %100'ün üzerinde sapılarak yüksek çıktğı bir ülkede, finans sektörünün %55'i, iletişim sektörünün %85'i yabancının eline geçtiği bir ülkede, kredi kartı borçlarının 30 milyar doları aştığı bir ülkede, esnafın sinek avladığı, ihracatçının aşırı değerli türk lirası politikasından dolayı bitmek üzere olduğu bir ülkede, ithalatın ihracatı pastırma yaptığı bir ülkede, cari açığın gün be gün katlanarak arttığı bir ülkede, borsanın tüm dünyanın en hassas borsası olduğu bir ülkede, yerli para birimi dünyanın en hassas 5 para birimi içinde olduğu bir ülkede, nasıl oluyor da hükümet bunları yaparken, ormanlar yağmalanırken, değerli araziler yağmalanırken sessiz kalıp, kendisine oklar dönünce "ben millet iradesiyim" diyebiliyor?
tüm bu üstte saydıklarımı millet iradesi kabul edebilir mi? üstte saydıklarımı %47'nin kaçta kaçı biliyor? insanlara "ihracatta rekor kırdık" diye ulusa sesleniş konuşması yaparken neden ithalatın rekor üstüne rekor kırdığından bahsetmezsiniz? borsa 60.000'e dayanırken "bu bizim başarmızdır" derken, 40.000'e doğru gerilerken sus pus olur, sıkıştığınızda da neden "bu dış dalgalanmaların etkisidir" dersiniz? bu mudur millete hizmet aşkı? tabi, millete hizmet aşkı şöyledir; makana, simit, çay, ekmek hesabı ile bütçe görüşmesinde türkiye ekonomsini anlatmak, 8 milyon aileye kömür dağıtmak -8 milyon aile türkiye'nin %47'si, demek ki, türkiye'nin %47'si kömüre muhtaç! peki nasıl oluyor da türkiye'nin zenginleştiği iddia ediliyor? (bkz: kömür demokrasisi)- mı demokrasi ürünü? insanların çalışma şartlarını kötüleştirecek yasalar çıkarıp, gelen tepkiler üzerine, bunu da "millete hizmet için gece gündüz çalışacaksınız" şeklinde kameralar önünde sırıtarak millete anlatmak mıdır?
yargıtay cumhuriyet başsavcısı, 162 sayfalık bir iddianame hazırlamıştır. bu 162 sayfalık iddianamenin tamamı olmasa da, bir kısmı basına yansıdı yakın zamanda daha geniş bir kısmı da yansıyacaktır. şimdilik basına yansıyan iddiaları hangi birimiz reddedebiliriz? "hayır kardeşim, bunlar yalandır, savcı yalan söylüyor" diyebilir misiniz? diyemezsiniz. iran islam devrimi 1 günde gelmedi. iran islam devrimi de "halk istiyor" diye yapıldı, iran'da şeriat "halk istiyor" diye ilan edildi. her türlü laiklik karşıtı eylemi destekle sonra de ki, "millet iradesiyim ben" "yargı millet iradesinden üstün değildir" peki soralım o zaman anayasa mahkemesi neden kurulmuştur? ne işe yarar? o zaman iktidarın meclisten geçirdiği her madde hiçbir engelle karşılaşmadan geçsin. nasıl olsa "millet iradesi" böyle bir şey kabul olabilir mi? hangi akıl mantık sahibi insan bunu kabul edebilir?
"ben halk iradesiyim bana dokunamazsın" diyenlere soralım, peki yargı halkın iradesine dokunamazken, halka nasıl dokunabiliyor? o zaman ne anlamı kalır hukukun? kemal unakıtan'a af üstüne af çıkarırken, vatandaşın "afyon'a yok mu?" sözünü "af yok mu?" anlayıp "af maf yok, onu biz affetmeyiz" diyene sormak gerekir, siyasi partinizin içindeki kişileri kurtarmak adına onlarca af çkartmadınız mı? affı savunmuyorum, vatandaşa af çıksın demiyorum ancak, bir yandan bunları söylerken diğer yandan millete "bizim böyle bir yetkimiz yok" açıklaması ve şer'i hukukun içeriğinde olan suçluyu, mağdurun/mağdurun yakınlarının affetmesi mekanizmasına atıfta bulunmak ne kadar doğru? yargı mekanizmasını toptan kaldıralım o zaman "millet" unsuruna dokunulamasın.
bugün başbakan recep tayyip erdoğan siirt'teki konuşmasına başlamadan önce yanımdakilere " "millet, demokrasi, özgürlük" kelimelerini kullanacak savunma mekanizması olarak, başka bir şey söyleyemeyecek" dedim. sağ olsun beni yanıltmadı. çünkü, kendisini eleştirenlere, kendisine karşı olanlara karşı "millet, demokrasi, özgürlük" kelimeleri dışında kendisini savunamamaktadır.
hukuk, bir ülkedeki tüm kişi ve kurumları bağlar, yasalara ve hukuka aykırı hareket ederseniz, yargı gereken işlemleri başlatır.
ben recep tayyip erdoğan'dan gerçekçi biçimde şunu söylemesini isterdim bugün; "yargıtay cumhuriyet başsavcısı yasalarımızın içinde olan parti kapatmaya yönelik bir dava açmıştır. anayasa mahkemesi'nin en doğru kararı vereceğine inanıyorum. bizim kendimizden en ufak şüphemiz yok bu dava ile alakalı olarak, partimiz dava açılıp da kapatılamayan tek parti olarak türk siyasi hayatına önemli bir not olarak da düşecektir." işte bunu söylediğinde, çıkacak olan partinin kapatılmama kararı sonrasında halkı yeniden kucaklama fırsatı yakalayacaktı.
işte bu noktada ben derdim ki, tayyip erdoğan hukuka inanıyor, ama kabinesindeki birçok bakan hukukun verdiği kararları uygulamamaya yönelik genelgeler yayınlarken, tayyip erdoğan'ın sakin, popülizme kaçmayan ve gerçek bir lider gibi konuşmasını beklemek hayalperestlik olurdu. kendisi siyasetçi değil, politikacı olduğundan, maalesef popülizmin dibine vurmuştur, hem de sonuna kadar.
şahsi düşünceme göre, haşim kılıç başkanlığındaki anayasa mahkemesi üyeleri kapatılmaya yönelik isteme, nitelikli çoğunluk olan 7 adet "evet" oyunu çıkaramayacak ve akp kapatılamayacaktır. işte burada da akp yeni bir efsane olarak ortaya çıkacak, akp'nin kafasında vücut bulan projenin önünde hiçbir şey duramayacak ve parti devlet yolunda hızla ilerleyeceğiz.
değil %47, %80 oy ile iktidara gelmişse bile bir siyasi örgüt, yasalara ve hukuka karşı hareket ederse gerekenler yapılır. %47'lik oy, dava açılmasına engel değildir.
su anki anayasa mahkemesi üyelerinin 8 tanesini a. n. sezer'in atadıgını dusunursek; kesinlikle akp onumuzdeki aylarda tarihe gömülecektir. ülkem için ne getirir, ne götürür tartısılır. halk yeni acılan akpnin devamına ya daha da fazla destek verir; oyları yuzde 60'ı bulur; ya da cok sevdikleri rte artık olmadıgı için oyları dibe vurur.
%47'lik oy oranını islamofaşist bir dikta rejimine götürmeye çalışanlara karşı geri kalan %53'ü korumak için açılmış davadır. halk bizi istiyor diyenlere sorarım kalan %53 nolcek?
tayyip in duygu sömürüsü yapması dışında zevkle izlenilen haberlere vesile olmuştur. umarım tayyip yüzde 47 değil yüzde 77 oy bile alsa anayasaya aykırı hareket edemeyeceğini öğrenir.
akp ye açılan bu kapatma davası aslında ellerine çok güzel bir koz verecektir. yargı reformu adı altında bir takım değişiklikler ve böylece zorlamaların anayasaya girmesi muhtemeldir. ayrıca bir anda gündeme oturan bu davanın ergenekonla veya başka bir oluşumla alakası da düşünülmelidir. devlet içinde devletçilik oynayanlar tuşa basmış olmasınlar ?
KAPATIYORUZ
Tamam, bitti!
Buraya kadardı,
Hadi dağılın artık,
Kapatıyoruz!
Meclisi kapatıyoruz
Başbakanı da artık bildiğimiz gibi yapacağız!
Ya siz ne laf anlamaz adamlarsınız?
50 yıldır gidip gidip yanlış partiye oy veriyorsunuz
Çok parti dediysek canınızın istediğine oy verin mi dedik?
O kadar gösteriyoruz aha bu partiye oy vereceksiniz diye
Başınıza jandarma koyuyoruz
Seçtiğiniz başbakanı, bakanları asıyoruz
Siz yine gidip onlara oy veriyorsunuz!
Bidon kafalılar!
Bundan sonra tek parti olacak
Baykal paşamın CHP si
Başka yok!
Artık kime oy vereceğinizi şaşırmazsınız herhalde
Yok size demokrasi bundan sonra
Hadi dağılın
Biz 30 lara döneceğiz
Sınırları kapatacağız
Çanakkale miz geçilmeyecek,
Öyle ticaret gemisi filan anlamayız
Geçilmeyecek o kadar!
Herkes Devrim arabasına binecek
Olmadı Anadol,
Yok öyle Pegout - Reno emperyalist arabaları
Abdülhamit ten bu yana yaptığımız,
Demir ağları kullanacaksınız,
Yok öyle liboş Özal ın otoyollarını kullanmak!
Nazilliden sonra
Eşeklerle devam edersiniz artık!
F16 larmı?
Gavur malı mı?
Ne alakası var ya?
Onları dostlarımız verdi bize
Biz bineceğiz onlara
Onları atamayız
Cep telefonlarını atacaksınız!
Biz daha pilini bile yapamıyoruz onun.
Ne? Otuz milyon gsm abonesi mi var
Siz varya,
Toptan teslim olmuşsunuz emperyalizme
Allah bilir 60 milyon da cep telefonunuz vardır
Öyle i-Pod falan yok bundan sonra
Neyinize yetmiyor gramafon?
Interneti de keseceğiz
Atamıza küfür ediyorlar youtube da
Olmaz olsun öyle internet
Darbeleri artık direk TRT radyo evinden bildireceğiz size!
ikinci bir emre kadar yok size demokrasi
Hadi dağılın bakalım!
Başınıza ne saracağınıza da biz karar vereceğiz
Kıçınıza ne giyeceğinize de
Şimdi
Giyin Sümerbank pijamalarınızı
Uyuyun!
Hadeeeeeeee!
diktaya giden bir yönetim şeklini engellemek ve cumhuriyetin temel değerlerini korumak adına açılmış davadır.birileri halktan %47 aldık bu millet iradesidir diyerek iradesini aldığı milletin canına okumaktan çekinmiyor, onun temel değerlerini kendi çıkarları uğruna kullanıyorsa elbette birilerinin buna çıkıp dur demesi gerekmektedir.
edit: eksi verin anacım verin verin, vatan sağolsun...
iki yonuyle dusunulmesi gereken bir dava aslinda.ilki demokrasinin varligindan soz edilen bir ulkede hic bir parti-buna dtp'de dahil-kapatilma tehdidi ile karsi karsiya kalmamalidir.kisisel olarak tabi ki akp'ye olan karsitligim surmekte ama burada esas olan demokrasinin isleyisinin sekteye ugratilma cabasidir.eger halk bu partiyi iktidara getirdiyse yine ayni halk iktidardan indirmelidir.21.yuzyilda hala bu tur sig,oligarsik yontemlere basvurmak gercekten geri kalmisligin gostergesidir.
ikinci yonu ise bu davanin akp'ye kazandiracakladir.keske chp ciksada buna karsi oldugunu soylese bu mucadelenin demokrasi platformu icersinde yapilmasi gerektigi gercegini aciklayabilse ama muhtemelen boyle olmayacaktir ve tipki cumhurbaskanin secimlerinde oldugu gibi akp yine guclenerek bu surecten cikacak ve onumuzdeki yerel secimlerde zaferden zafere kosacaktir.
100 yildan beri demokrasi gelenegini oturmamis,evrensel hukuk degerlerini ozumsememis olan bir ulkenin ne kadar ileri gidebilecegi gercekten merak konusu.maalesef liberal ekonomi,ozgurlukler,evrensel degerler pesinde kosmak yerine hala mahalle siyaseti yapiyoruz.gercekten yazik...
"akp"ye gözdağı verme amaçLı açıLan bir dava oLması kuvvetLi bir ihtimaLdir.. bakarsanız "akp" son zamanLarda değiştirdiği/aLdığı tartışmaLı yasaLarı/kararLarı tekrardan eLe aLmak için bir girişimde buLundu.. ve büyük bir ihtimaLLede aLdığı kararLarı değiştirecek..
şunu beLirtmeden geçemeyeceğim; akp'nin tüm bakanLarı, miLLetvekiLeri, beLediye başkanLarı izLenmiş, söyLedikLeri ve yaptıkLarı hareketLer kayıt aLtına aLınmıştır.. topLanıLan bu veriLer daha sonra dosyaLanmış dava açıLmıştır.. böyLe ayrıntıLı bir gözetLemeyi, izLemeyi bir savcı'nın yapacağına inanmıyorum.. bu oLayın arkasında büyük bir erk var (sanırım)..
refah partisi'nin kapatıLmasıyLa birLikte siviL bir darbe'nin ve/ya postmodern bir darbe'nin iLk örneğini görmüş oLduk.. refah partisi ve akp arasında paraLeLLik oLduğuna göre böyLe bir darbe iLe tekrardan karşıLaşabiLir miyiz biLemiyorum..
peki akp'nin kapatıLması iyi bir şey mi, kötü bir şey mi?.. "gönLüm kapatıLmasından yana ama akLım kapatıLmamasından yana".. bu oLay gerçekLeşirse kötü oLan ekonomi daha da kötüye gidebiLir.. bir üLkeye zarar vermek için, zarar veriLecek üLke'nin ekonomisi iLe oynayan güçLü devLetLer nicedir..
hayirlara vesile olsun dedigimiz dava. demek ki neymis, devlet sahipsiz degilmis. demokrasi adi altinda devletin en temel ilkeleriyle oynarsan boyle elinde patlar.
akp hala cumhuriyet ve demokrasiyi birbirine karistiriyor (daha dogrusu islerine oyle geliyor cakallarin). cumhuriyet bir sistemdir, kurallari, ilkeleri olan bir sistem. demokrasi ise bu sistemi yurutecek insanlarin secimi icin kullanilir, sistemle oynayip yeni kurallar icat etmek icin degil. dunyada henuz oyle bir demokrasi yok !
asıl akp'li abdurrahman yalçınkaya'dır. kendisi akp'nin yüzde 46,6'lık oy oranını belli ki az bulmaktadır. zira yaptığı bu girişim bana 28 şubat'ı andıran yeni bir dönemin başlaması için atılan ilk adıma benziyor. nasıl 28 şubat sonrası refahın kullerinden akp çıktıysa, 14 mart'ın ardından da akp'nin küllerinden muazzam bir halk desteği almış başka bir muhafazakar partinin oluşmasını düşünmek çok da irrasyonel olmasa gerek. ayrıca bu girişimi halkın oyuyla gelmiş siyasi iktidarı, bir hukuk darbesiyle kenara itme hazırlığı olarak da görmek mümkündür.
türkiye'de bir partiye kapatma davası açılıyor ve bunun sonucunda bu davaya konu olan parti böyle giderse dolar, euro artar, borsa uçar diyor. ee peki o zaman nerede kaldı ülkenin mali istikrarı, ekonomik gücü. yoksa en iyi yönetim biçimi sürekli istikrara dayalı başka bir şey mi?
laik cumhuriyetin savunucusu olmayan bir parti olan akp ye eninde sonunda yapilmasi gereken durumdur. ha, akp laikligi korumuyor mu? koruyor, ama istedigi icin degil, mecbur oldugu icin. ne zaman ki bu degerleri savunurlar, iste o zaman alkislanirlar ve de aklanirlar.
gereksiz ve elle tutulur, gözle görülür geçerli bir nedeni olmadan açılan davadır. ee malum burası türkiye herşey olabilir, dtp gibi bir partiyi kapatmıyorlar yok efendim gerekçeleri doğuda iç savaşın çıkacağı, terörün patlak vereceği. terör patlak vermiş vereceği kadar zaten gencecik insanlar daha ne kadar ölecekler. zalimleri kendi içimizde yok edemiyoruz ki, meclise kadar girdiler. peki şimdi sorarım yüzde 47'lik çoğunluğa sahip bir parti ef den püf den sebepten nasıl olurda kapatılmak istenir. malesef adeletsiz bir ülkede yaşıyoruz. yazık..
akp kapatılsa da kapatılmasa da laiklik üzerindeki baskıların artacağı kesindir. zira her akp li bundan böyle laikliği düşman olarak görecektir. bununla beraber hükümete sahip olan akp nin hukuk kurumları üzerinde ki gizli, açık baskısının artmasıda muhtemeldir.