geçen seçimlerde ak parti'ye oy vermemiş biri olarak söylüyorum ki önümüzdeki seçimlerde +1 oyu garantilemiştir akp. neden, akp'yi çok sevdiğim için mi? hayır, bu geri zekalı bürokrasinin önünü kesmek için. demokratik yollardan yok etmeyi beceremediğimiz partiyi kapatarak 'hala' ondan kurtulacağımızı zanneden zavallılara bunun olmayacağını göstermek için. kimsenin kafasına göre bu ülkede at koşturamayacağını anlatmak için, mevcut kendi çıkar düzenini devam ettirmek için elinden gelen her şeyi yapanları bu ülkeden söküp atmak için. halkın iradesini hiçe sayıp onları geri zekalı yerine koyamayacaklarını göstermek için..
bu dava sonucu hakkında yasak istenen isimler şunlardır;
listede abdullah gül'ü göremedim ama ben yazmadım malum (bkz: copy-paste))
-Başbakan: Recep Tayyip Erdoğan
-Bakanlar: Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım.
- Milletvekilleri: Bülent Arınç, Ömer Dinçer, Burhan Kuzu (Anayasa Komisyonu Başkanı), Eyüp Fatsa, Sadullah Ergin (AKP Grup Başkanvekili), Bekir Bozdağ (AKP Grup Başkanvekili), Nihat Ergün (AKP Grup Başkan Vekili), Nurettin Canikli (AKP Grup Başkanvekili), Mustafa Elitaş (AKP Grup Başkanvekili), Asım Aykan, irfan Gündüz, Mehmet Çiçek, idris Naim Şahin (AKP Genel Sekreteri), Akif Gülle (Genel Başkan Danışmanı), Hasan Kara, Hüsrev Kutlu (TBMM idare Amiri), Güldal Akşit, Bülent Gedikli (Genel Başkan Yardımcısı), Egemen Bağış (Genel Başkan Yardımcısı), Abdurrahman Kurt, Selami Uzun, Nükhet Hotar (Genel Başkan Yardımcısı), Dengir Mir Mehmet Fırat (Genel Başkan Yardımcısı), Zafer Üskül (TBMM insan Hakları inceleme Komisyonu Başkanı), Hüseyin Tuğcu, Cemal Öztaylan, Hüsnü Tuna, Fatma Şahin (AKP Kadın Kolları Başkanı), Muzaffer Gülyurt, Muhyettin Aksak (TBMM idare Amiri), Cevdet Erdöl (Çevre Komisyonu Başkanı), Hüseyin Tanrıverdi(AKP Genel Başkan Yardımcısı).
anayasa mahkemisinin ve diğer yargı organlarının nasıl taraf olduğunu, yargıya siyasetin nasıl karıştığını gözler önüne seren bir konudur.
not: günde 3 öğün akp'ye küfrediyorum, ama bir halkada bu kadar zulüm yapılmazki ya.
Bize okulda cumhuriyetin halkın kendi kendini yönetmesi olduğu öğretilmişti. Cumhuriyet ilan edilmişti, kaderimiz padişahın iki dudağı arasında değildi.
Şimdi anlıyoruz ki Padişah gemiye binip kaçtı diyenler bize yalan söylemişler. Padişah hiç bir yere gitmemiş sadece istanbul'dan Ankara'ya taşınmış. Canı çekiyor, DTP'yi kapatıyor. Canı sıkılıyor AKP'yi kapatıyor.
Padişah hazretleri zahmet buyurmuşlar, biz zavallı kullarına bir yığın da gerekçe ortaya sürmüşler.
Halbuki ne gerek vardı. Hukuk sizin iki dudağınızın arasında değil miydi zaten? Hepimiz de sizin sadık kullarınızdan başka neyiz ki?
Bugüne kadar yalancı çoban cumhuriyet tehlikede diye çokça bağırdı. Çok aldatıldık. Ama bu kez gerçekten inanın, cumhuriyet 1923 teki ilanından beridir hiç bu kadar ciddi ve sahici bir tehlike altında olmamıştı.
Yurttan kovaladığımızı sandığımız padişah dün Ankara'da ortaya çıkıp sultanlığını ilan etti.
Şimdi zencilerin çoğunlukta olduğu bu sözde muz cumhuriyetinin beyaz padişahlarına karşı çıkma zamanıdır. Birbiriyle didişen tüm zencileri, hepimiz zenciyiz peki bizi bunca zamandır neden beyaz padişahlar yönetiyor diye isyana teşvik ettirme zamanıdır.
Borsayı düşünerek siyasi hamlelerini Cuma günü yapacak kadar incelikli olan darbecilerin iktidarı ele geçirmek için Padişahın gazetelerini bombalayacak, adamlarını öldürecek ölçüde gözlerinin dönmüş olduğunu teşhir etme zamanıdır.
Bugün Ergenekon çetesinin yedikule zindanına tıkılmasıyla 2009 da darbe yapma planları suya düşen Padişah hazretlerinin bir umut kadılarıyla giriştiği bu saray darbesine direnme zamanıdır.
Bu hukuki darbeden medet umanlarla Egenekon çetecilerinin aynı Padişahın kulları olduklarını ifşa etme zamanıdır.
DTP'yi kapatmaya çalışan Kemalist milliyetçilerle, AKP'yi kapatmaya çalışan Kemalist şeriatçıların aynı padişahın bendeleri olduğunu Erdoğan'a hatırlatmak zamanıdır.
Bugün yine AKP'nin günahlarını sevaplarını bir tarafa bırakıp, yıllarca kaprisleriyle, saray entrikalarıyla bizi bunaltan zevk sefa düşkünü Padişaha ve onun bürokrasi, medya, siyaset ve yargıdaki kapıkullarına karşı demokrasinin yanında kazan kaldırma zamanıdır.
Hukukun üstünlüğü yerine Kemalist şeriatını, bağımsız yargının yerine iki dudak arasını, çok parti yerine padişahın partisini, Meclis yerine saltanat divanını isteyen gerçek cumhuriyet düşmanlarına karşı şimdi bu kez sahiden tehlikede olan cumhuriyete sahip çıkmak zamanıdır.
Kemalist sultan direniyor. Laik kadılar fetvalar yayınlıyor. besleme basın "çok yaşa padişahım" manşetleriyle çıkacak.
Ama hala farkında değil misiniz?
Koyun olmadığı için keçilere Abdurrahman Çelebi denildiği, erken kalkanın adam sayıldığı bir ülke değiliz artık.
Halkın iradesine çengel atan bir küçük azınlığın sesinin nihayet patladığı andır. Kimdir bunlar ne istiyorlar? Bilinmez ama bu ses git gide güçleniyor. iyice bastırılmışların son bir intihar saldırısıdır. Değiştirilmemiş son bir kaç kadronun son kozudur.
atın s..ne kelebek konmuş, atın haberi olmamış..olur, bekleniyordu, özellikle 367 kararı verebilen bir yüksek hukuk, neler yapmazdı ki, bilinen dosya, 2004 yılından beri varlıgından haberdar olunan dosya, bassavcıların, uygun zaman bekledigi dosya, uygun zaman ne demekse artık, hukuksal bir tabir belki de!
komik dava. neden mi? çünkü anayasada tarafsız olma niteliği bulunan cumhurbaşkanlığı gibi bir konumdaki insan için siyasi yasak isteniyor. allah aşkına hukukçu değilim ama bu ne komedi biri bana anlatabilir mi?
edit: anlatamayanların eksi vermeside ayrı bir komedi!
milletin sokaklara döküldüğü, eylemin dibine vurulduğu bir günde bu kapatma davasının haberlerde boy göstermesi ve mitingin kim vurduya gitmesi, tıpkı şehit haberlerinin refarandum zımbırtısıyla üstünün kapatılmasına benzemiştir. medyayıda mı satın aldı bunlar anlamadım ki ya da ben paronayak oldum,bilmiyorum...
yolsuzlukların içine batışı kendi genel başkanları tarafından da yaptığı il başkanları toplantısında ifade edilmiş bir partinin anayasa'ya aykırı hareketlerin odağı haline geldiği iddiasıyla açılan kapatma davasıdır.
bakın iddia dedim, zaman gazetesi ya da vakit gazetesi gibi işte o üyeler iye hedef göstermedim, dava sonuçlanınca saygı duymak düşer bize.
Akp sempatizanları da şu dosyayı bir incelesinler bu dava sürecinde...
işin acı tarafı bazılarının bu olayla akp oylarını katlar bir daha ki seçimlerde oyunuz akp ye mesajı vermeleridir. ülkemiz ona buna satılsın, halk sefalet içinde günden güne kötüye gitsin hala ekonomimiz süper propagandaları yapılsın sözde ab ye girdik giriyoruz showları yapılsın özgürlük adı altında halkımız bölünsün buna rağmen ezileni halk sever mesajları verilmesi çok üzücü.
bu dava çok garip bir şekilde halkın çoğunluğu tarafından tepkiyle karşılanmıyor ki, karşılanacağa da benzemiyor(hatta yüzde 47nin bir kısmı bile) çünkü akp artık şu yüzde 47 saçmalığından yola çıkarak mhp gibi kağıttan aslanların da desteği ile cumhurbaşkanını abdullah gül'ü seçerek diktatöryasını ilan etmiş, atatürk'e hakaret içeren videoların bulunduğu bir siteye devlet olarak ağırlığını koymayıp (yoksa koymak mı istemiyor?)o videoları sildirmezken siteye erişimi engelleyerek aslında atatürk'e yapılan hakareti sadece bize göstermemeyi seçti, çocuk pornosu furyasıyla internete sansür alt yapısı hazırlandı, artık babalar gibi ülkeyi sattıklarından söz etmiyorum bile çünkü havada uçuşan şehit kelleleri, sayın öcalanlar apaçık göz önündeyken yine aynı halkın vergileriyle parti lehine dağıtılan 10 kilo kömür uğruna "oy"unu ve "kişiliğini" satan "bir kısım" halkın seçimine demokrasi demek zaten mümkün değildi. başımıza çuvalı geçirterek bizi dünyaya yeterince rezil eden bir hükümetin eğer ki inanıyorsa demokratik bir ülkenin yargı kararına dahi rezillik diyecek raddeye gelmeleriyle zaten bu davanın zanlısı olmayı hakettikleri belli olmuyor mu?
tam da, emekçiler, sosyal taraflar sokaklara dökülmeye başlamışken, harami yasalarını alıp hükümetin başına çalacaklarken, kasımpaşa kahvehanelerinden kopup gelenleri demokratik yollardan geldikleri yere geri gönderecekken, akp'ye karşı değil bilakis akp'yi içine düştüğü buhrandan kurtarmaya yönelik girişimdir.
bilen bilir, başımızdaki ampulün günü geldiğinde söneceğini çok defalar söylemiştim. kimbilir belki de gün bugündü. halkın, hükümetin yarattığı fiyaskoları yavaş yavaş farketmeye başladığı gündü. yazık oldu, sabih amca, vural amca verdiler gazı, abdurrahman amca da uydu onlara, sonuç ortada.
sahi, bugün yarın kopacak bir ekonomik krizimiz, sosyal güvenlik yasa tasarısı adı altında sömürülmeye hazırlanan sosyal haklarımız vardı bizim, tuzla'da sapır sapır ölen işçilerimiz vardı, onlara ne oldu acep ?
akp'yi övmeden eleştirilmesi gerektiğini düşündüğüm durum...
1- kapatma davasına sözlük ahalisinden bir çok kişinin sevineceğini tahmin ediyordum ancak 'demokrasi kendisini savunuyor, savunmak zorunda, bu demokrasinin bir gereğidir' tarzı yazıları beklemiyordum açıkcası. şöyle bir hafızamı zorluyorumda ne kadar oynak, ne kadar kırılgan bir 'demokrasimiz' ( tırnak içine alıyorum çünkü türkiyede burjuva demokrasisi dahi olmadığını düşünüyorum ) varmış, ne kadar çok kendini savunmak zorunda kalmış. kapatma davaları, e-muhtıralar, 28 şubat, 12 eylül, 12 mart, 27 mayıs...demokrasimizin kendini savunma yöntemlerinden sadece bir kaçı. yargısız infazlar, sürgünler, kitle katliamları ( gazi,maraş,sivas,çorum) işkenceler gibi gayri resmi savunmaları es geçiyorum. evet sözlük ahalisi görüyorsunuz değilmi demokrasinin kendine tehtit saydığı ve kendini savunduğu durumları? tehit hep değişmiş, kimi zaman menderesler , kimi zaman mahir çayanlar, deniz gezmişler ,kimi zaman devrimciler , kimi zaman islamcılar , kimi zaman aleviler, kimi zaman kürtler olmuş. ee peki ne yapmış pek muhterem 'demokrasimiz' asarak, katlederek, zindanlara atarak, asimile ederek kendini savunmuş nede olsa en kutsal hakkı değil mi? ne dersin bi dahaki hedef sen olabilirmisin? olursun, olursun neyin eksik hedef olanlardan? ama şunu bilki sen hedef olduğunda da ağzımdan salyalar akıtıp zafer çığlıkları atmak yerine, seni övmeden sana yapılan 'demokrasi' dışı davranışı eleştireceğim.
2-chp, dsp, ulusalcılar ve elit kemalist kesim ( elit diyorum dikktanizi çekerim tüm kemalistleri kapsamıyor ) açısından olaya baktığımızda, seçim kaygısı, kendine pay çıkarma, ego tatmini v.b. nedenlerden dolayı ağzından salyalar çıkartan bir diğer kesimde bunlar. yahu şu durumda yarın seçim olsa akp yada akp kapatılırsa yerine kurulacak herhangi bir parti %60 oy alır, sizede halkın işaret ve orta parmağın arasından çıkarttığı baş parmak işareti kalır. bu kadar mı yabancısınız topluma, bukadar mı körsünüz ( her ikiside olmadığınızı biliyoruz, sorun zaten ne olmadığınızı değil ne olduğunuzu çözebilmek) akp adına çalışsanız bu kadar başaralı olamazdınız.tebrikler hepinize.
3-ve akp...size açılan kapatma davasına karşıyım yada ne bileyim karşı olduğumu düşünüyorum, belkide karşı değilim. belkide açlıkla, işsizlikle, yoksullukla, ssgss yasalarıyla boğuşurken, suni gündem yaratmak için ortaya attığınız başörtüsü ( türban diyenleride kırmayalım ) ile nerenizi örtmeye çalıştığınız nasıl s.kimde değilse ( özürde dileyelim ) size açılan kapatma davasıda s.kimde değil aslında.( başörtüsüne karşı olmadığımızı, hatta sadece üniversitelerde değil tüm kamu kuruluşlarında serbest bırakılması gerektiğini düşündüğümüzüde söyleyelim). benim takıldığım konu bu kapatma davası ile birden bire 'demokrasi sevdalısı,özgürlük savaşcısı' kesilmeniz. bilmem farkındamısınız ama yanı başınızda başka bir siyasi parti hakkında süren bir kapatma davası var ve o siyasi parti temsilcileri sizinle görüşmek istediği zaman milliyetçi kesimin oylarını toplayabilmek için bin bir takla atıp kabul etmediniz. onun için bırakın şimdi bu demokrasi aşığı rollerini allahınız aşkına.
( yazı alıntı falan değildir. düşüncelerim akşamdan sabaha değişmediği için burayada aynısını yazdım sadece )
ülkemizde demokrasinin ne kadar korumasız ve değersiz olduğunu gösteren dava. bu dava açıldığına göre davalıların hepsi olmasada bir kısmı muhakkak ceza alacak. ceza almalarının yanında dava açma sebebi de şeriatçı olmayan ama akp ye yinede oy verenleri ürkütecek ve başka yönlere yöneltecektir. bu da halkın güvenini sarsmak olacaktır. ne kadar desteklemesemde milletin oylarıyla buraya gelen bir iktidara askeri olmasada hukuki darbe yapılmış olacak. ülkemiz binbir güçlükle elde etmiş olduğu saygınlığını kaybedecektir. ülke en azından 15 yıl geriye gidecek. bu davayı açanlarda rejimin bu şekilde kurtarılamayacağını anlayacak ama kayıp büyük olacaktır. olayı kısaca özetlemek gerekirse;
(bkz: çamur at izi kalsın)
sebeblerinin sonuçlara etkisinin iyi etüd edilmesi gereken olaydır. bu sadece bir kapatma mı olacak peki?
acaba, kendimizi ne kadar kapatmış olacaz bu düşünülüyor mu. oluşacak süreçte ne kadar huzurlu olacaz peki? bir kesimde (ve bu kesim karar verici yönlendiri kesim ise) bakış açısı akp bir öncekilerin devamıdır mantığı olunca söylem kendi adına şartlarını doğuruyor.
bu ülkede üç versiyon siyeset vardır.eğer ki siz bu akımlara baştan ait değilseniz sonradan olamazsınız. sol cenah, sağ cenah, milli görüş cenahı. parti adları değişse de bu yapılar sonradan geleni kabul etmez. sonradan ne yaparlarsa yapsınlar önceki hallerinin üzerine yaparlar. rte ne kadar muhafazakar kesimiz dese de hep milli görüşcü olarak kaldı ve öyle de kalacak bir çok kimseye göre. öncekilerin günahını da her ne yaparsa yapsın çekmeye ve ödemeye devam edecek. tabii ki onun nezdinde necip türk halkı olarak bizde ödeyecez.
sistem bir kez daha her ne yaparsan yap, yaptıkların benim sana sunduklarım dahilindedir demiştir bu davayla.
youtube da konuşan savcı vardı geçenlerde. abdurrahman kızılkaya için dinci demişti. bu söylemin altında ezilmiş bir başsavcının da hezeyanları olabilirmi acaba bu durum. acaba türban krizini iyi yönetemeyen rte'nin her türlü bedeli ödemeye hazırım söylemi, gel tayyip efendi bizimde sana ödeteceğimiz bir bedel vardı şurda hazır bir ödetelime biraz erkende olsa dönüşmüş olabilir mi.
komplo teorisyenlerine göre nisan muhtırasını askerden rte'nin kendisinin istediği söyleniyor şu sıralar. devlet erkinde yargıtay da konuşulanlar bunlar. hatta askeriyeye 10-15 civarı vekil tayin edildiği dahi söyleniyor bu bağlamda. bunları bilenlerin daha nereye kadar devam diyecekleri de tartışılır bir durumdu açıkcası.
ayrıca, askeriye halk nezdinde kaybettiği güveni son operasyonlarla tekrar temin etmişken ve bizden gelmiycek talepler dahilinde oluşan süreç, bizi rahatsız etmez noktasını oluşturdukdan sonra oluşan sürece kendi içinde bir selam dahi çakmışmıdır acaba. daha sonuçlarına gelemediğimiz bunca sebebden bahsediyoruz.
ergun özbudun'a katılmamak elde değil, halkı kapatın uzaydan getirin noktası baş göstermiştir bu davayla.
son olarak ku'an da güzel bir ayet vardır, birebir alıntı olmıycak ama tayyip efendiye söylenmesi gerek.
'sen onların ilahlarına küfretme ki, onlar da senin ilahlarına küfretmesin.'
ortamı bu kadar gerer de bütün rüzgarı arkama aldım tavrı sergilersen bu durumlarla karşılanman normaldir.
en nihayet karşındakine verdiğin değer kadarıyla ölçülürüsün noktasıdır bu gelinen süreç.
karşılıklı ihtiraslar neticesinde 'hiç' olmaya giden bizler tutar sıfırdan başlamaya devam ederiz.
Bazı yazarları geceden sabaha kadar okumama rağmen anlayamadığımı göstermiş davadır efendim. Ayrıca akp'yi savunmanın benim gibi kendisi sosyalist ifade eden bir yazara düşmesinin nedeni olmuş da bir davadır. Neymiş efendim kanal kapatan hükümetmiş, hangi kanalı kim nasıl kapattı ben bunu öğrenmek istiyorum, şayet rtük falan gibi düşünüyorsanız rtük hakkında bilgi edinmenizi öneririm. neymiş efendim dergi kapatan, sansürleyen hükümetmiş, (bkz: nokta dergisinin kapatılması), gibi gizli darbe planlarını ele geçirdiği için bazı güçlerce alelacele kapanan nokta dergisinden mi bahsediyorsunuz yoksa karikatürlere dava açılmasından mı, şayet öyleyse recep tayyip erdoğan'a olan şahsi eleştirilerinizi belirtiniz. Ya da hiç birşey belirtmeyiniz sadece diyiniz ki benim oy verdiğim adamlar sittin sene iktidar olamayacak, en iyisi mi kapatsınlar bu partiyi de belki iktidara geliriz.
oldukça yerinde bir harekettir. eğer yargıtay bu davayı açmasaydı askeri bir darbe neredeyse kaçınılmaz bir ihtimaldi. umarız ki dava başarıyla sonuçlanır ve türkiye yine 71'deki, 80'deki sıkıyönetim karanlığına girmez.
akp hükümetinin kabadayı tavırları ben yaparım, ben bilirim edalarına,laikliği yıkma çabası içinde olanlara karşı açılmış davadır.
akp nin tünelin sonundaki ışığı gördüğü davadır.
bazı mallar tarafından iyi oldu siz youtube'u kapatırsanız bizde sizi kapatırız diye karşılanan dava.
şimdi bu öküzlere youtube'u kapatan aha bu davayı açan cumhuriyet savcıları lan camış diye höykürmenin ne kadar boş olduğunu biliyorum, sadece Bu derece mallaşma nasıl meydana geldi diye şaşırıyor ve türk eğitim sistemini hakkatten takdir ediyorum.
şimdi akp iktidarının bu ülkede seçimle demokratik ortamlarda bir şekilde son bulamayacığını anlamış olanlar, b planını uygulamaya sokmuştur. laikliğe karşı odak noktası olmakla suçlayarak kapatabilirsin. fakat anlaşılmayan durum özgür ve demokratik bir sistemde olduğunu ve bu sistemi anayasal düzenle koruduğunu söylenen denetleme kurumları (tabi varsa ) ülkeyi tamamen bölmek içerisinde olan ve laik düzeni bırakın misak-ı milli sınırlarını boykot ederek yeni haritalar ortaya çıkartanlar 40.000 insanımızı katledip dağlarımızda huzur ocaklarımızda ateş bırakmayan örgütün liderine sayın öcalan diyenler bugün amerika da üniversitelerde sempozyumlara katılıp, orlarda ahkam kesip evinde rahat uyuyorsa demokratik bir altyapının kurulması ve kollanması amacında olan halkımızın ab uyum yasalarına ve birliğe katılma rüyalarımıza istinadendir.
bugün böle bir dava açılmışsa bu bu ülkenin kaderiyle oynamaktır. demokrasiye balans ayarı yapmaktır, devrimci düşünceye aykırıdır, daha sölenecek o kadar çok söz vardır ki...
sonuçta halkımızın heyecanına ortak olmaktansa her seferinde olduğu gibi, sevinçlerimizi kursağımızda bırakmayı amaçlamaktır. ve başarmıştır.
pekala sistemi çok partili olmaktansa tek partili düzene getirelim, hiç olmazsa böle dava filan uğraşmayız önümüze ne gelirse ondan yeriz, seçim hakkımız olmas, borsamız çökmez, eknomi daralmaz, ne bilim çok partili sistemden kaynaklanan tüm arızaları ortadan kaldırırız. böylece sosyal devlet olma amacımıza daha çabuk ulaşırız, gündemimizi böle davalarla meşgul etmeyiz.
nede olsa demokrasiye gerek yok, özgürlüğe gerek yok, bize bu gömlek iki numara büyük geliyor.
para karşılığı, makam karşılığı, ünvan karşılığı, kadro karşılığı, ev karşılığı oy alıp iktidara gelmiş bir partinin rejimle olan sıkıntısı sonucu açılmış davadır. bu adavayı kınayacaksanız rica ederim demokrasi adına kınamayın. başka bir şey bulun. ben güçlenmelerinden endişeliyim mesela bu sebeble kınayabilirim. çünkü millet tam da fakirleştiğini anlamıştı ki bu olay oluverdi. bilmiyorum belki de güçlenmezler. bilmiyorum işte. bildiğim bir şey var ki o da öyle bir milletiz ki aynı hataları elli kere yapmaktan hiç utanmıyoruz. hatalar aynı olunca çözümlerde aynı oluyor işte. bu parti fazlasıyla haketti başına gelebilecek her şeyi. binbir emekle kurulmuş ülkenin içine ettiler. kaosa sürüklenecekmiş, karmaşa çıkacakmış. yahu bundan büyük kaos ne olabilir biraz daha şiddete yöneleriz,zaten resmen kelimelerimizle cinayet işliyoruz. birbirimize düştük resmen uyanın artık. bu kimin eseri sanıyorsunuz?
şimdi bu parti kanla kapatan bir parti değil mi? şimdi bu parti dergi kapatan sansürleyen bir parti değil mi? şimdi bu parti 'adım adım ilerliyoruz diyenlerin partisi değil mi? şimdi bu parti sizi şeriat mahkemelerinde yargılayacağız diyen insanların partisi değil mi? bu parti muhalif her sesi bastırmaya çalışan bir parti değil mi? öyle ki muhalafet konuşmadığı halde konuşmayan muhalefetin bile mecliste konuşma süresini azaltmaya çalışan bir parti değil mi? yahu siz hangi demokrasiden bahsediyorsunuz? sadece kendisine özgürlük isteyen bir partiyi demokrasi adına nasıl savunursunuz?
dilerim ki en azından bu sefer ezik edebiyatı yapmasınlar. sevgi pıtırcığı olmanın da lüzumu yok, gözünüzün önünde olanı görünüz yeter.
