akp'nin başına taş düşse chp'den bilen guruhun yine topu chp'ye attığı davadır.
ordu, yök, danıştay, yargıtay, anayasa mahkemesi gibi kurumların chplilerden oluştuğunu düşünecek kadar saf mısınız yoksa chp'nin açılımındaki "cumhuriyet" kelimesi bu kadar mı zorunuza gidiyor anlamak mümkün değil. chp'nin bu kadar gücü olsa zaten şu anda chp iktidar olurdu.
o değil de; arada deniz baykal'a da bir yasak getirilse de kurtarsak chp'yi...
danışıklı dönüş davasıdır. zira "biz akp'yi kapatmak için dava açtık ama anayasa suç unsuru bulamadı kapatmadı." diyecek karşı taraf da "bakın dava açıldı ama kapanmadık." diyecekler.
yani ne kadar yargıya güvensem de yargının objektifliği de her zaman tartışma konusudur. ben bu davayı oyun olarak görmeye devam edecem. akp'nin kapatılması bunun bir oyun olmadığını da kanıtlamaz o zaman da başka şeyler ararım.
tabi iktidarda olan bu partiyi ne kadar sevmesem de ülkenin yaşayacağı krizleri düşününce yanlış zaman olarak görüyorum.
(bkz: plan yapmayın plan)
hukukun siyasete alet edildiği davadır. sonucunda ülkenin az da olsa olan istikrarı bozulacaktır. partileri kapatmakla bir yerlere gelinmediği onca olaya rağmen hala anlaşılamadı. refah partisini kapattınız da ne oldu, tek başına kap geldi. akp yi kapatınca da bu sefer tüm parlemento bkp olursa ne olacak. sonucunun düşünmeden yapılan işler hep böyle ters tepiyor.
danistay saldirisi da iddianamede delil olarak sunulmustur partinin kapatilmasi icin.olayin faili olarak halen hukumetin gosterilmesi -ki ergenekon operasyonuyla baglantilar aciga cikarilmisti- asil niyetin uzum yemek degil,bagciyi dovmek oldugunu gozler onune sermistir.
sadece büyük sermayesi olanların servetine servet kattığı, orta sınıf vatandaşın fakirleşip geçim sıkıntısına düştüğü akp iktidarının 6.yılında, bütün bu ekonomik sıkıntıları unutturup başka bir parti adıyla kurulucak olan yeni oluşumlara oy patlaması yaptıracak dava.
daha önce denenmiş örnekleri olduğu için parti kapatmanın cezadan çok ödül vermek olduğunu söyliyebiliriz. artık rte'nin kutsal bir güç tarafından korunduğunu ciddi olarak düşünmeye başladım. demegoji yaparak oya çevirdiği bütün konular geride kalıp, başarısız ekonominin hesabının halk tarafından sorulacağı zaman yaklaşırken mağdur edebiyatı için yeni bir fırsat daha yakalamış oldu.
oh oh çok iyi olmuş diyenleri de, başı bozuk yüzde 2o liklere bak diyenleri de hayretle karşılamama sebep olan durumdur. ülkenin ekonomisini yerle bir edecek, yerini bulmayacak girişimlerin zararı hep millete zaten.
tayyip erdogan ve abdullah gul'un dokunulmazliginin kalkmasi ile sonuclanmasi olasi dava. eger bu gerceklesirse abdullah gul ve tayyip erdogan'in basi cok agriyabilir.
kapatmayı istemek demokratik bir hareket değil. evet bunu hepimiz anlayabiliyoruz lakin, dini simgeleri kullanarak insanların temiz duygularını sömürmek hangi kavramın içine sığdırılması gereken hal ve hareketlerdir?
türkiye'nin zor günler geçirdiği ve bir çok yabancı sermayecinin bile, kara kara düşündüğü günlerde bile oturup da bez parçası üzerinden siyaset yapmak, gündemi ve kafaları bulandırmak hangi kavramın içine sığındırılabilecek bir olgudur?
bugün tüm sendikalar, tüm memurlar, tüm işçiler ayaktaysa, bu halkın karnını ağrıtan açlık korkusu değil midir?
içinde hür ve bağımsız yaşadığımız ülke cumhuriyeti beş para etmez bir bez parçasıyla binbir türlü karışıklığın içine atmak vicdansızlık değil midir?
bu hareketleri velevki biz hazmediyoruz ve kapatma davasının temellerini oluşturan hareket, söz ve fiiliyatları bugüne kadar sindirdik, ya bu ulusun ve cumhuriyetin kurucusu; mustafa kemal atatürk'ün ve onca şehit verdiğimiz evladımızın ruhlarını sızlatmaz mıyız?
ülkemin %47 sinin hukukçuluğa soyunmasına neden olan girişimdir. bu %47 içinde hem kapatılsın diyen var hem kapatılmasın diyen var, geriye kalan %53 akp ye oy vermeyenler değildir, bu konu hukukçuların bileceği, tartışacağı konudur diyenlerdir.
şimdi ben bu oranı salladım tabi ama önemli bir orandır o %47. şimdi o yüzde 47 büyük bir oran diye doğruyu mu yapıyor, yani hukukçuların, birazcık da siyasetçilerin tartışması gereken bir konuda ahkam kesiyorlar ama büyük bir yüzde diye kesebilirler anlamına mı gelir. bu oran %55 olursa doğru mu yaparlar?
arkadaşlar unutmayalım herkes yanılır, genel irade de yanılır, genel irade yanılmaz diyenlerin devri geçeli 200 yıl oldu dünyada.
siz eğer halk ne diyorsa doğruur, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, milletin tek temsilcisi meclistir diyorsanız, bunun da türkiye de bile devri geçeli 50 yıl oluyor. türkiye de bile diyorum, çünkü hukuk ve demokrasi açısından m. kemal zamanında yapılan atılımla kaldık ve hala avrupanın en iyimser tahminle 50 yıl gerisindeyiz.
genel irade yanılabilir, beki genel iradeye bile dönüşmemiş bir düşünce yanılamaz mı? yanılabilir ve yanıldığı zaman uyarılabilir...
şimdi akp ye oy veren kitle içinde oy verdiğine pişman olan yok mu, var, chp ye oy veren ve pişman olan yok mu, var. o genel iradeyi oluşturan birey iradeleri yanılıyorsa genel irade nasıl yanılmaz diyebilirsiniz...
millet yanılabilir, akp ye %47 oy verildi diye kapatılamayacağı düşüncesi yukarda anlattığım, ve biraz anayasa hukuku bilgisi olan veya biraz kafasını yoran herkesin varabileceği bir sonuçtur, lütfen milletin %47 sinin kapatıldığı gibi, akıllara ziyan bir şeye dönüştürmeyin bu düşünceyi, zira yoksun olduğunuz bilgiyi bu kadar açığa vurmanıza gerek yok.
gelelim parti kapatmanın yanlışlığı sorununa, evet keşke kapatılmasa demektedir herkes, keşke diğer partiler de kapatılmasa. işte demokrasi bu, komünist bir partinin kapatılmasını savunan, kürtçü bir partinin tiz kellesi vurulan diyen insanların işin ucu kendilerine dokunduğunda nasıl veryansın ettiklerini görüyoruz. her üçü de keşke kapatılmasa, ama akp demokratlığı bu olsa gerek, diğerleri kapatılsın, bana gelirse özgürlük istiyorum. ne güzel demokrasi...
ama şuna da değinmek gerekir, demokrasi öyle kendini ortadan kaldırmayı savunanları bile koruyacak bir rejim değildir, olmamalıdır, siz demokrasi araçtır diyeceksiniz, ilk durakta ineceğiz, kaldıracağız, siz isterseniz laiklik elden gider, hukuki konularda ulema karar verir, yargı haddini aşıyor, türban siyasi simge olsa da girecek, bu zihniyeti ortadan kaldıracağız gibi binlerce söze imza atacaksınız, binlerce iş yapacaksınız, rejimin altını oyan. sonra da vay demokrasi var, ben özgürüm diyceksiniz...
demokrasi kendisini korur, fransa da korudu, almanyada korudu, ispanyada korudu, bildiğiniz demokrasilerin çoğunda koruyor, bilmediğiniz demokrasi ise iran demokrasisi, orada bile koruyor. yani arkadaşlar rejim kendisine yönelik bir tehlike görürse, korur, rejim doğru ya da yanlış korur kenisini, sen kendini savunma ben seni yok edeceğim diyebilir misiniz, tabi ki hayır. ha eğer niyetiniz rejimi değiştirmekse, gün belli etme günüdür, öyle örümcek bağlamış zihinlerinizin öğrendiği iki kelime demokrasi ve özgürlük nidalarıyla bu iş yürümez, bu ülke de bunun anlamını çok iyi bilen binlerce hukukçu var, atatürkçü var, laik var, toslarsınız duvara.
akp kapatılabilir mi? bence hayır, zira anayasa mahkemesinin 11 üyesi var ve 7 üyenin kapaılsın demesi gerekiyor, bu biraz yüksek bir oran, eskisi gibi 6 ya 5 kapatılamaz, bu güzel bir değişiklikti 7 ye 4 aranıyor. işte başkan ve 3 üye garanti kapatılmasın diyecektir zaten ve bu nedenle geri dönecektir bu girişim, sadece geri dönmekle kalmayıp geri tepecektir, çünkü o 4 üye taa 60 lı yıllarda genel seçimlerde bir gazetecinin hapisle cezalandırılmasına neden olan yazının içeriğine uygun hareket etmektedir, gözleri kapalı oy vermek...
ve bu durum akp nin ekmeğine yağ ve bal olarak geri dönecektir, işte o zaman hukukun da yaptıklarını onaylıyor görünen bir iktidar çıkacaktır karşımıza, ve değmeyin keyifklerine... sonraki ilk adım kanlı mı kansız mı adım olacaktır, o tartışılmaya başlanacaktır sevgili yurdum da, ve yapılacak iç bir hamle kalmayacaktır şeriat devletine karşı...
geldiler mi, yok gelmediler, ama gümbür gümbür geliyorlar...
ne dedi, tekerleme isim yani dengir mir mehmet fırat "müsterih olun, bizi yolumuzdan vazgeçiremeyecekler". valla kendi adıma müsterih değilim, yolunuzun yol olmadığını biliyorum, ama eldeki son kale de düştü, düşecek, en değerli hamle yapıldı ve bekleniyor, sonuç tam istediğiniz gibi...
2001 yılında türk siyaset tarihinin tartışmali isimleri tarafından kurulan bir parti. daha kurulma aşamasında ortaya atılan farklı iddialar.
tüm tartışmalara rağmen kasım 2002 seçimlerinde elde edilen %34'lük oy oranı ile birlikte gelen büyük başarı. bu sonuçlar doğrultusunda tek partili hükümet olarak meclisteki yer alınılır ancak bu sefer de bir başbakanlık krizi patlak verir. zira ak partililerin ve ak partiye oy verenlerin başbakan olarak görmek istedikleri; partinin kurucularından ve en büyük oy silahlarında biri olan recep tayyip erdoğan Türk Ceza Kanunu'nun 312/2 maddesine göre "Halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek" suçunu işleyip hüküm giymiş olmasından dolayı meclise girmemez.*
hemen hummalı bir çalışma yapılır, anayasa değiştirilir ve erdoğan'a meclis ve dolayısıyla başbakanlık kapısı açılır.
ama tartışmalar bununla bitmez. "milli Görüş gömleğini çıkardık" nidalarıyla göreve gelen ak partililerin aslında pek de değişmedikleri endişesi kısa sürede yayılır ve farklı illerde binlerce kişiyi sokaklara döker. ardından gelen erken seçim kararı.
ancak temmuz 2007 seçimleri partinin geleceği açısından bir dönüm noktası olur. zira tüm tepkilere rağmen devrildi gözüyle bakılan eski hükümet seçimlerden %47'lik oy oranıyla, güçlenerek çıkar. siyasi rakiplerini ezmiş olmanın verdiği güçle politilarını daha sertleştirirler. özelleştirmelere tam gaz devam edilirken terör tekrardan hortlar ve bazı kesimlerce bunun en büyük suçlusu olarak da hükümet gösterilir. son olarak yıllardır tartışılan türban meselesine de el atılınca laikler yine sokaklara dökülür ve beklenilen beklenmedik bir zaman da gerçekleşir.
peki sonuç ? bugün "Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" iddiası ile kapanması istenen bu parti girdiği seçimlerin birinden %34 diğerinden %47 gibi önemli oy oranlarıyla çıkmış. sanki bu işte bir tuhaflık var...
icraatlar ortada. sürekli hortlayan laiklik tartışmaları, özelleştirme safsatası altında oluşturulan dışa bağımlı ekonomi, bir de bir türlü çare bulunamayan terör illeti. iyi de bunlara rağmen kim niye vermiş bu oyları ?
akp'nin kapatılması durumunda avrupa ve amerika gazetelerinin başlıkları belli: "türkiyede demkorasiye büyük darbe !"
yalan da değil sanki. %47'lik bir çoğunluğun başa getirdiği bir parti kapanıyor. yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal.
olmaz olmaz... %47'yi kapatmak lazım sanki. bazı karanlık beyinler aydınlanmadıkça bu gün bir akp kapatılır yarın başka bir akp kurulur; biz de bazı uluslararası güçlerin oyunlarında piyon olmaya devam ederiz.
sözün özü bu kafalar değişmedikçe bu toplum kendi kuyruğunu kovalayan köpek misali yerinde saymaya devam eder. toplumlar layık oldukları şekilde yönetilirler elbet. zaten ben o toplumun cahil bireylerine değil yıllar önce bu vatanı kanlarıyla insa etmiş şehitlerimizin ve atamızın sızlayan kemiklerine yanarım.
"amma kafa ütüledin !" diyenleri de duyar gibiyim. onlar da her zaman yaptıkları gibi televizyon başına geçip ağalı bacılı dizilerini izlemekte özgürler tabi. malum özgürlükler ülkesi burası...
biraz önce gelip okuyunca gülmekten yarılmışımdır. bizim bazı savcı arkadaşlar olmayacak dualara amin demeyi çok seviyorlar. hayır sanki kapansa bir şey değişecek. adamların kapı gibi yüzde 50 ye dayanmış oyları zaten var. boş işler bunlar. ego tatmini yapıyorlar sanırım.
demokrasiyi araç olarak görenlerin tekrar sahne almalarına vesile olan davadır. şöyle ki; demokrasiye zerre kadar inanmadıkları belli olanların tekerlerine çomak sokulunca* birkaç dakika içinde demokrasi havarisi kesilip sloganlarla konuşmaya başlamalarıdır. aynı hızla gerçek hallerine döndükleri de görülmüştür istediklerini elde ettikleri zaman. durum; çoğunluğu elinde bulundurduğunda kendini padişah zannetmek sanrısı ile paralellik göstermektedir.