akp ve taraftar grupları

entry1 galeri0
    1.
  1. Gün geçmiyor ki başbakanımızın ya da akp yetkililerinin ağzından gezi parkı olayları ile ilgili bir cümle çıkmasın. Gezi parkı olaylarına katılanlar bile anılarına attı bazı olayları ama akp atamadı. Çünkü bu olaylarda hayatının golünü yediler.

    31 Mayıs'ı 1 haziran'a bağlayan gece ve sonrası Türkiye için bir dönüm noktası oldu. insanlar meydanlara toplanıp "hükümet istifa" sloganları attılar yaklaşık 1 ay boyunca. Bu eylemler sırasında ise özellikle istanbul'da taraftar grupları kitlelere liderlik yapmaya başladı. Bunların içinde Fenerbahçe'den Sol Açık ve galatasaray'dan tek Yumruk taraftar grupları vardı ama herkesin kabul edeceği gibi olaylara damgasını vuran Beşiktaş taraftar grubu çarşı oldu. Belki yıllardır muhalif kanatta yer almanın oluşturduğu tecrübeyle oradaki insanlara sadece liderlik değil aynı zamanda abilik de yaptılar. Atılan sloganlar argo içermesine rağmen yaratıcı ve komikti: "Sık bakalım sık bakalım, badem bıyıklarını yolarım" şeklindeki sloganlar insanları güldürdükçe daha çok insanı bir araya getirmeye başladı. Bu taraftar gruplarının ortak özelliği sosyalist olmalarıydı ama o zamana dek sosyalistin anlamını tam kavrayamamış milletimiz bu olaylar sayesinde biraz daha tatmin oldu. Bu yüzden bu taraftar gruplarının arkasında binlerce de apolitik insan birleşti.

    işte bu sadece ülkemizde değil tüm dünyadaki otoriter iktidarların korkulu rüyası olacak bir eylemdi. iktidarlar kitleleri bölerek yönetmeyi benimserler. Oysa bu olaylar hiçbir zaman biraraya gelememiş kitleleri bütünleştirmeye başlamış, binlerce insanın tek ses olmasını sağlamıştı.

    8 Haziran gecesi Çarşı 50 bin kişiyle Maçka'dan, Fenerbahçe ise 30 bin kişiyle Kadıköy-Kabataş-Gümüşsuyu hattından Taksim'e çıktı. e daha ne olsundu. Taraftar gruplarını onlarca yıldır birbirlerine düşman etmeye çalışanların ekmeğine kan doğranmış, birbirinden zerre hoşlanmayan taraftar grupları bir araya gelerek tek güç haline geliyorlardı. Beşiktaş ve Fenerbahçe taraftar grupları arasındaki husumet uzun zamandır devam etmekteydi. Hatta tribünlerdeki göndermelerin bir kısmı ise bizzat AKP üzerinden yapılmaktaydı. Tayyip Erdoğan'ın başbakanlık koltuğuna oturmasından sonra Genç Fenerbahçeliler grubu üyesi olan taraftarlar "adam gibi adam... R.Tayyip Erdoğan" yazılı büyük bir pankart açmış buna cevap olarak da çarşı grubu "Adam gibi adam: Atam", "Tek Adam Mustafa Kemal", "Bir pankartta Verheugen'e aç, Avrupa şampiyonu ol Fener" pankartları açmıştı.

    Genç Fenerbahçeliler'in AKP yakınlığı sonrasında da devam etti. 17 temmuz 2010'da istanbul - Bomonti tünel açılışında başbakanı "Referenduma evet" pankartıyla karşıladılar.

    Fakat sonrasında Fenerbahçe ile AKP'nin arası çok da net olmayan bir sebeple bozuldu. iddialar Aziz Yıldırım'ın AKP yanlısı insanlarla aynı ihaleye girmesinden ve bu ihaleleri de kazanmasından dolayı olduğunu işaretliyordu. Bu süreç sonrasında FB'de iktidar tepkisi giderek büyüdü. Taraftarların ağzından şu slogan yükselmeye başladı: "Hiç kimse kime oy verdiğimizi bilmeyecek ama herkes kime vermediğimizi bilecek." Fenerbahçeliler sandık başına çubuklu fenerbahçe formasıyla giderek AKP'ye oy vermeyeceklerini beyan ettiler. Gezi olayları sırasında ise Çarşı da sandık başına siyah beyaz çubuklu formayla gideceğini açıkladı.

    Gezi olayları sırasında kitlelere öncülük eden çarşı grubunun liderleri oldu. Bu iktidarın gözünden de kaçmadı ve çarşı liderleri bir süre sonra gözaltına alınmaya başlandı. Bu kişiler günlerce komik sorularla sorgulandıktan sonra bazıları kefaletle olmak üzere serbest bırakıldı. Galatasaray taraftar grubu ultraaslan hükümetten gelen blöfü görmüş ve olayları amacını aşmış ve fazla siyasi bularak desteklemeyeceklerini bildirdi. Elbette gezi parkı'nda yüzlerce galatasaraylı formalarıyla gelmeye devam etti ama Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarları ayrıldı. iktidar bir yandan bu insanlara tümüyle sert yapmayı oy kaygısı yüzünden göze alamıyordu ama bir yandan da içi içini yiyordu. işte ne hikmetse bu olayların hemen ardından UEFA fenerbahçe ve Beşiktaş üzerinde hükümlerini vermeye başladı. Tüm suçlamalar polis fezlekelerine dayanıyordu. Bu olaylardaki gelişmeleri yıllar sonra inşallah öğreneceğiz. Olaylar sırasında gaz bombalarıyla dehşet saçan polislerin gaz maskelerine siyah boya sıkmak, iş makinası ile toma kovalamak, protestolar sonrasında ellerinde çöp torbalarıyla etrafı temizlemeleri, polis telsizine girerek makara yapmaları sivrilmelerine neden olmuştu. işin ilginci protestolar sırasında kullandıkları yaratıcı ve sempatik dil beşiktaşlı olmasalar da diğer taraftar gruplarının da takdirini kazanmaya başlamış ve bu atmosferi solumak isteyen daha çok insanı taksim'e dökmeye başlamıştı.

    Çarşı grubu gezi parkı olaylarında bizzat aktif rol alarak katılımcı muhalifleri yönlendiriyor ve organize ediyor, birçok insanın özellikle gazete köşe yazarının takdirini alıyorlardı. Bu süreç sonrasında Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftar grupları birbirlerini kader ortağı olarak gördüler ve düşmanlıkları unutup ya da en azından şu an için hatırlamamayı tercih ederek - birbirlerine yaklaştılar. Kitlesel birleşmeler gücü arttıracağı için siyasileri çok rahatsız edici bir durumdur.

    Bundan sonra bölme işlemleri devam etti. CAS'ın da cezaları onamasıyla şimdi TFF'nin bu iki takıma ceza kesmesi bekleniyor. Bu ceza, puan silme de olabilir ligden düşürme de... Tabi bu güçbirliğini parçalamak da gerekiyordu.

    Son günlerde gazetelerde çıkan Fenerbahçe ve Beşiktaş haberlerinden biri şu oldu: "Fenerbahçe Beşiktaş forması giyen Fernandes'e Beşiktaş'a ocak ayında imza atmaması karşılığında yıllık 3,5 milyon euro ile 3,5 milyon euro da yıllık önerdi. Beşiktaş hala sözleşmesi devam eden futbolcuna teklif götürdüğü için Fenerbahçe'yi UEFA ve TFF'ye şikayet edebilir." klasik bir nifak sokma taktiği. Fenerbahçe 2 sene avrupa'ya katılamayacak olmasından dolayı elinde olan maliyetli oyuncuları elinden çıkarmaya çalışırken bu hamleyi yapmaya kalkışması çok mantıklı gelmiyordu.

    Beşiktaş tarafında ise "1453 kartal" adıyla yeni bir taraftar grubu kuruldu. Bu yeni grup AKP yanlısıydı ve iktidar tarafından bedava biletle ödüllendirildiği iddia ediliyordu. oysa tarih bu tip engellemelerin sadece tepkiyi daha çok genişletmesine defalarca tanık olmuştur.

    Kısacası iktidarın taraftar korkusunun altında kitlelerin organize olarak bir araya gelmeleri yatıyordu. Bu korkusu şimdilik gerçeğe dönüşme yolunda. Çünkü her iki takımın da maçlarının 34. dakikalarında "Her yer taksim her yer direniş" sloganları atılmaya devam ediliyor. Televizyon kanalları istedikleri kadar bu çığlıklar atılırken ses kıssınlar herkes neyin ne olduğunu biliyor. insanlar bu taraftar gruplarının eylemleri sayesinde artık korkularının üzerine daha rahat gidiyorlar. işin iktidar için daha da korkutucu yani insanlar bu gruplar sayesinde artık korkmuyorlar da. Oysa iktidarlar bunu istemezler. Korkulan olmak isterler.

    işte tam da bu yüzden ileride Türkiye daha iyi bir yere geldiğinde bu taraftar gruplarının kulakları daha fazla çınlatılacak!
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük