bu çabanın ilk emaresi, iki partinin de tek adamın bünyesinde varlık bulmasıyla gerçekleşti.
başka kimseye izin verilmedi, tartışma ortamının yaratılmasına göz yumulmadı ve mutlak otorite anlayışı ile hareket edildi.
akp'nin kuruluş yıllarında böyle bi durum yoktu. çok seslilik hakimdi. bir adamın tüm partiye tahakkümü söz konusu değildi, özellikle kurucu ortaklar arasında gerçek bir diyalog, istişare olduğu anlaşılabiliyordu.
ancak geçen zaman içinde tamamen tek adam sistemine geçiş yapıldı ve parti mhp'lileşti.
iki partini de ortak kaderi, bir kişi sonrasının belirsizliği. muhtemelen her ikisi de bir süre sonra ya kapanacak ya oy oranları %3-4'e düşecek oralarda takılacaklar.
akp ve mhp günden güne kan kaybederken, belediye seçimlerinde çok büyük bir hezimete uğramışken " vatandaşın sandıkta verdiği mesajı aldık " derken iş gerçeklere gelince bugün hiçbir yurttaşın kabul etmeyeceği, terör örgütü lideri ile pazarlık masasına oturmuş vaziyetteler. onu dışarı çıkarmaya çalışıyorlar.
bir düzen, kendi kendini ancak bu kadar hızlı tasfiye çabasına girebilirdi.