iki cehape oyu birr akp oyuna esittir.
Buradan cehapeliler akplilrrden ustun sonucunu cikaracak sigir iki cehapelinin bir akpli ettiginin farkina varinca bana mesaj atsin.
AKP seçmeni demeyelim de eğitim açısından genelde daha zayıf kalmış hatta doğru düzgün eğitim alamamış biriyle benim oyum aynı mı demek istenmiştir? Evet, hani o bir zamanlar Aysın Kayacı'nın "Dağdaki çoban ile benim oyum aynı mı" dediğinde kıyamet koparttığımız olay. Ama aradan zaman geçti ve gördük ki Aysun Kayacı haklı... Eğitim seviyesinin sandıkta bir rolü olmalı. Bu bir seviye belirlemeli. Demokrasinin ilk ortaya çıkışlarında bile bu böyleydi. Antik Yunan'da kanun yapıcılar toplumun ileri gelen ve bilge kişilerinden seçilirdi.
Gezi parkı eylemleri de iki seçmen grubunun arasındaki derin uçurumu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Düşünün bir yerde eline aldığı kitabı okuyarak ve sadece ayakta durarak eylem yapmaya kalkan, bu baskı rejimini protesto etmeye kalkan bir kesin var. Öbür yanda ise "Ben onun kıçının kılıyım" diyen bir başka zümre. Bu söylemi dile getiren kadınımız geneli temsil etmiyor elbette ki ama AKP seçmeninin eğitim seviyesi daha düşük kalmış insanlardan oluştuğunu kim inkar edebilir. Bu söylemi dile getiren kesimin de ülkenin geleceğine etki etmemesi lazım.
AKP seçmeninin oy verdikleri partinin yaptığı yanlış uygulamalarında protesto etmeleri onların seviyesini belirlemede etkili rol oynardı. Ama AKP seçmeni bunu hiç bir zaman yapmadı, yapmayacak da. Çünkü parti liderlerini, başbakanımızı bir siyasetçiden çok bir dini lider, kutsal insan hatta mehdi gibi görüyorlar. Daha pazar günü internette Tayyip Erdoğan'ın mehdi olduğuna inanmayanlar için Kuran'dan ayetler örnek gösteriliyordu. Sözüm ona mehdi'nin Hz. Musa gibi denizleri yaracağı öngörülmüş ve marmaray projesi ile Tayyip Erdoğan da denizleri yarmış oluyormuş. Tayyip Erdoğan'ın doğum tarihinin hicri takvime denk geldiği sayılara kadar adamlar ciddi ciddi mesai harcamışlar. Bu düşünceyi savunan insanlarla aynı ülkede yaşıyoruz ve benim geleceğimi onlar şekillendiriyor. Acı olan bu. Her tarafta mantar gibi özel üniversiteler açılıyor ama kimse bunların üst düzey birer lise olduğunun farkında değil. Neden bu ülke bilim adamı yetiştiremiyor. Bunu sorgulamak lazım asıl.
AKP seçmeni o kadar şovanistçe savunuyor ki kabul edemedikleri bir konu bile olsa bunu dile getirmiyorlar. Muhalifler dile getirdiğinde de karşı saldırıya geçiyorlar, konuşturmuyorlar. Bu yüzden "PKK ile anlaşma masasına otuduğumuzu söyleyen alçaktır, bunu ispat edemeyen şerefsizdir" sözlerini hiç söylenmemiş sayıyorlar. Kendi liderlerine bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyecek kimse yok. Gezi parkı olaylarında bile gördük ki değil AKP'nin sıradan seçmeni partinin içindeki üstdüzey yöneticilerin bile Erdoğan'a "Gözünün üstünde kaşın var" demeye cesareti yok. Sona ermesi bu kadar basit bir olayı söylemleriyle gererek dolaylı olarak insanların ölümüne sebep olduğunun kimse özellikle AKP seçmeni farkında değil. Onlara göre bu insanlar "oturduğu yerde oturmalı"... Çünkü seçim sandığından birinci parti onlar çıktı. Bu insanlar demokrasinin anlamının bu olmadığının farkında bile değil. Daha düne kadar yerde ekmek görse öpüp başına koyarak ayak altından alan bu insanlar tekerlekli sandalyeli insanların üzerine tazyikli su sıkıldığında, gaz bombası atıldığında başlarını çevirip görmezden geliyorlar. Karıncaya basmamak için üzerlerinden atlasalar da kendi insanının suratında patlayan plastik mermilere, kafataslarını parçalayan gaz kapsüllerine sesleri çıkmıyor. Ellerinde sopalarla özellikle kendilerini savunamayacak insanların öldüresiye dövenlere karşı "dur" diyemeyen insanlar...
Bunları neden söylüyorum...Çünkü üniversitede okurken başörtülü arkadaşlarımızın da okula girmelerinin hakkı olduğunu söyleyerek de polise karşı çıkmış insanlardanız. En azından bir kısmımız. Zamanında bu mücadeleyi onlar için de vermiş insanlar biriyim en azından. O zaman bazı abilerimiz, büyüklerimiz bize "bunlar yarın öbür gün sizin için aynı şeyi yapmayacaklar" dediklerinde bile aynı şeyi savunmaya devam ettik. Hatta o zamanın gazetelerinde, dergilerinde bu kesimin sözcülerince de alenen dile getirilen "biz demokrasiyi sadece kullanıyoruz, iktidara gelince şeriatı getireceğiz" sözlerini bile ciddiye almadık. Ama alsaymışız keşke...
AKP seçmenlerini öncelikle muhalif gördükleri bu insanlar samimi görmüyorlar. Çok da şeyimizde diyebilirsiniz. Ama durum bu. Al, başbakan polis okulları açılışında "polise uzanan eller kırılsın" sloganları atılıyor, falan filan. Ya kardeşim tamam polise uzanan eller kırılsın da polis de sırtında türk bayrağı olan kızın saçını çekip yerlerde sürükleyeceğine kendisine molotof atan, havai fişek fırlatan PKK'lılara da aynı şiddeti gösterse ya. Hiç lafı uzatmayayım. Bizim polisimizin gücü kendisineden zayof olana karşı hep. Nerede üniversiteli olduğu, kendisini savunamayacak, özellikle tek başına olan seçilmiş kişilere karşı şiddet uygulanıyor. Gözünün önünde Türk bayrağı yakarlarken de aynı gaddarlığı gösterebilseler keşke. Konu polis de değil. Ama bu şiddete karşı tüm dünya ayağa kalkarken AKP seçmeni Erdoğan gücenmesin diye, gücümüz eksilmesin diye sesini çıkarmaktan aciz. haksızlığa karşı, bu şiddete karşı sesini çıkarmayan AKP seçmeni gider israil'e, Suriye'ye borusunu öttürür. "Kendi halkına şiddet uygulayan bir lider artık liderlik vasfını yitirmiştir" lafını neden hatırlamaz bilinmez.
Erdoğan'ın bu antidemokratik, baskıcı ve faşizan tavrını AKP seçmeninin dışında kimse durduramaz. Açıkçası ülkemizin daha yaşanılabilir hale gelmesi bu insanların duyarlılığına bağlı. Ne yazık ki bu hassasiyeti şimdiye kadar göstermedikleri gibi belirti dahi yok. Kendi güçlerinin ve sorumluluklarının farkında dahi olmayan geniş bir topluluk.