yanlış düşünüyordur zira cahil değilim . ülkemin gidişatını görüyorum ak parti hükûmetinin yaptıklarının yapacaklarına teminat verdiği aşikârdır. bunu bilen insanlarda ak partiye oy verirler.
cahil olduklarına katılmıyorum ama haberleri sadece yandaş basından takip etmenin sonucu olarak gereksiz bir fanatizmin etkisi altında kaldıkları gerçektir. titremeleri beklenmektedir.
yanlış düşünmektedir.
akp seçmeninin yüzde ellisini cahil olduğu gibi salak da olan, aklı hinlikten üç kağıttan başka bi sikime çalışmayan, tarla sürüp ırgatlık etmek dışında bir sike derman olmayacak angut şark kurnazları oluşturur.
Kalan yarısı ise su akarken testiyi olabildiğince doldurmak isteyenlerdir. bunlar dünün Demirelcileri, özalcıları, menderesçileridir. yani bu ülkenin ağzına sıçan kim varsa desteklemişlerdir.
Artık bazı konularda cahil değiller. Götürme konusunda cehaletleri kalmadı. inşallah 50 sene daha ülkemizin başında kalırlarsa diğer konularda da cehaletleri kalmayacak. Tabii ülkemiz kalırsa.
Beyaz tv'den flan akp mitinglerini izlemiştir.
Akp seçmeni dini kimliği ile öne çıkar ve bundan gurur duyar, entellektuel kimliği ile değil. Din konusundaki bilgi birikimleri ise çoğu ateistten bile az açıkcası. ilahiyatcılar tenzih ediyorum ama onların da hepsi akpli değil.
doğru düşünen insandır. tanıdığım her 10 akepeliden 20 si cahildi. yanisi kendi cahillikleri yetmiyor gibi
başkaları yerine de cahildiler, duble cahildiler. cahilin dibiydiler. cahillik hamurlarıydı.
cehalet ezberleriydi.
--spoiler--
padişah çevresindeki dalkavukların toplayıp sordu:
söyleyin bana bakalım, halkın bize kayıtsız şartsız baş eğmesi, itaat etmesi, korkması için neler yapmalıyız?
dalkavuklardan farklı yanıtlar geldi. bazıları hak, hukuk, adalet, demokrasi falan derken bir bölümü gözaltı, tutuklama, süründürme, sonsuza kadar bitirilmeyecek davalar dedi.
padişah, verilen yanıtları beğenmedi ve özel kalem müdürüne emir verdi:buraya çok acele olarak bir canlı tavuk getirin. ne yapmamız gerektiğini size anlatacağım.
birazdan tavuk getirildi.padişah, dalkavuklarının şaşkın bakışları altında tavuğun tüylerini tek tek yolmaya başladı.
15 dakika süren bu işlem boyunca tavuk feryat etti, kaçmaya çalıştı ama başaramadı.
sonunda, cascavlak kalan tavuğu salonun ortasına salıverdi padişah ve dedi ki şimdi izleyin bakalım nereye gideceğini, nereye sığınacağını bu şaşkın tavuğun!
canı fena halde yanan tavuk oradan oraya koşuyor, çaresizce bir şeyler yapmaya çalışıyordu. masalara koltuklara çarptıkça canı daha beter yanıyordu.
işte o zaman padişah, cebinden bir avuç yem çıkarıp yolunmuş tavuğun önüne tane tane atmaya başladı. tavuk yeme saldırdı.
sonra, padişah ayağa kalkıp birkaç kez yerini değiştirdi.
görüldü ki yemlenen tavuk, tüylerini yolan padişah nereye yönelse onun peşinden koşuyor. oturduğu zaman onun bacaklarının arasına giriyor.
hayretten ağzı bir karış açık kalan dalkavuklarına padişah şöyle dedi:
gördünüz mü?.. halk dediğimiz kalabalık işte bu tavuk gibidir. alacaksın kucağına, tüylerini yolacaksın, onu korkutup sindireceksin, birazcık da yemleyip bu yolla kendine bağlı kılacaksın. o zaman sana boyun eğecek, senin peşine takılacak, bacaklarının arasına sığınacak. ne yaparsan yap ses çıkarmayacak, tepki göstermeyecek. bunu başardın mı, yarattığın tavuk toplumu yönetmek çok kolaydır.
padişahın dalkavukları hayret ettiler. vay anasını birader, padişahımız efendimizin aklı gerçekten muhteşem diye bağırdılar.
padişah, adamlarına son bir ders daha verdi:
kuşlar iki kanatlarını özgürce kullanıp uçar. uçamayanlar işte böyle kişiliksiz tavuk olur. biz bir tavuk toplum yaratacağız arkadaşlar çünkü çaresiz bırakacağımız, korkutacağımız tavuk toplum eninde sonunda bize sığınır, önüne attığımız bir avuç yemi gagalarken tüylerini yolduğumuzu, arkadan yumurtalarını çaldığımızı bile fark etmez.