akp seçmeni özelinde değil...
genel olarak bizim gibi ülkelerde ne vatandaş, ne yurttaş, ne birey olamamış insan topluluklarında demokrasi bir lanettir.
demokrasiyi sandık-seçim olarak görüp, üç kurt bir kuzunun akşam yemeğinde ne yiyeceklerini oylamasını düşünürseniz; bizim gibi ülkelerde demokrasi budur.
ortaya çıkan negatif durum, olumsuzluklardan bağımsız olarak akşam yemeğinde ne yiyecekleri oylaması yapılan 3 kurt 1 kuzunun toplumunda bir de seçmene saygı veya tercihine, düşüncesine saygı demeleri yok mu?
düşünceler tercihler eylemler saygı duyulmak için değil de eleştirilmek için vardır. eleştirilmeyen sorgulanmayan-sorgulanamayan bir düşünce - karar sağlıklı ve sağduyulu olabilir mi?
doğru veya yanlışlığı nasıl ortaya çıkacak, nasıl test edilecek?
bırakın düşünceyi kişilere bile saygı duymak zorunda değiliz.
kişiye saygı kişiliğine değil, yaptığı işe, ortaya çıkardığı değere göre oluşur.
mutlak bir itaat anca hayvan sürülerine empoze edilir.
ne bileyim...
biri sizin hakkında olumsuz kötü düşünce içindeyse onun düşüncelerine saygı mı duyacaksınız?
biri yaptığı eylem-davranışla size zarar verirse onun kişisel hakları mı diyeceksiniz?
soğuk bir kış zamanı cafe de cam kenarında sabah güneşi içeri sızarken çok güzel bir kahvaltınızı ederken; kaldırımda size bakıp burnunu karıştıran birine kalkıp "bu onun düşünce değer yarısı. bu onun bireysel özürlüğü" diye eylemine ve değer yargısına saygı mı duyacaksınız?
sokağınızda olan 100 binada 1.000 daire sahiplerinin arasında oylama yapılsa ve çöpler köşebaşında çöp konteynerine değil de sokağa atılabilir kararı çoğunluk olarak çıksa; ya da tam tersi olsa, azınlık sokağa çöp atma hakkı istedi diye onların düşüncelerine, eylemlerine saygı duyup kişilik hakları var diye sokağı yemek artığı çocuk bezi vs mi dolmasına izin vereceksiniz?
avrupa'nın yüzlerce yıl süren ve yüzlerce milyon insanının hayatına mal olan, büyük bedeller ödediği bir sistemi rejimi biz 15 yılda bu ülkeye bu insanlara empoze ettik.
üstelik milyonlarca insanımızın canı kanı pahasına yüzlerce yıl sürecek acılara katlanma maliyetini ödemeden buna sahip olduk.
alın teriyle zorlukla çalışıp para biriktirip değil de babasının hediye ettiği, her 2-3 yılda bir değiştirdiği spor araba veya son model telefona sahip olma savurganlığı yapan hayırsız evlat gibiyiz.
bunun için demokrasiyi sen yemek yerken karşında burun karıştırma olarak algılıyoruz.
bunun için özgürlüğü sen yemek yerken burnunu karıştırma olarak yaşıyoruz.
bunun için haklarımızı tercihli bir cehaletten yana kullanıp cehaleti, yetersizliği, eğitimsizliği, bilgisizliği bir hak olarak savunuyoruz.
en acı olan da "ben çoğunluğum haklıyım - ben azınlığım benim haklarım" diye aptalca tartışıyoruz.
demokrasi azınlığın veya çoğunluğun, parmak-baş hesabı yapılan bir oylama sistemi değil de erdemli insanların ortaya koyduğu bir arada yaşama sanatıdır.
Partisi kötü işler yaptığında oyları yarıya indirmeyi bilen seçmendir. Atatürkçüyüm deyip Atatürk'ün itleri diyenlere sesini çıkarmayan kitleyle karıştırılmamalıdır.
Bu aralar birkaç kanaldan gaz verilen ve elden kaçırılmamaya çalışılan, ekonomik vahametler unutturulmaya çalışılan kitle. Anlaşılan erken seçim is loading.
"Allah insanı iddiasından vurur"
Muhalefetin Cumhurbaşkanına ve AK Partiye yıllardır çeşitli iftiralar attıktan sonra, attıkları her iftirayı adeta yaşadı ve yaşattılar *
1. Diploma diploma dediler, kurtarıcı diye sarıldıkları adamın diploması sahte çıktı. Şimdi sıvama faslındalar.
2. AK Partide rüşvet-yolsuzluk var dediler. Ellerindeki belediyelerde yaptıkları yolsuzluklar ayyuka çıktı. Cezaevine biri giriyor biri çıkıyor, ifade vermeye mekik dokuyorlar.
3. Liyakat liyakat dediler, ellerindeki belediyeleri yandaş, akraba, eş-dost ile doldurdular. Dayıoğlu belediyeciliği diye bir tabiri bile literatüre soktular.
4. AK Parti savurganlık yapıyor, halkın parasını çar-çur ediyor dediler. Konserlere, heykellere, gezilere, delegelere, bişonlara dünyanın parasını harcadılar. israf diye sergiledikleri araçların 2 mislini kiralayıp, bir kısmını da YOK ettiler.
5. "AK Parti yeşil alan bırakmadı, arsalarımızı satıyorlar" dediler. Göreve gelir gelmez satmadık arsa bırakmadılar. Hala satıyorlar, hala satıyorlar!
6. AK Parti şehirlerimizi betona boğuyor, rant/talan dediler. Bütün belediyelerinde yüksek katlı ucube yapılara izin verdiler. Daha önce karşı çıktıkları imar izinlerini kendileri yürürlüğe koydular.
7. Gezi'de iki ağaç dediler, kendilerine gelince ağaçları kesip villa dikmeyi normal gördüler.
8. AK Partiye dinci/dini istismar ediyor dediler. Sırf oy için gitmedikleri iftar, cami, dini tören kalmadı. Umre yollarını aşındırdılar.
9. Yıllardır AK Partililere makarnacı/kömürcü diye hakaret ettiler. Kendileri belediyelerde dağıttıkları gıda yardımını bile afişlerle gözümüze soktular. Süt kutularından Çamlıca Kulesi yaptılar. Yardım kartlarını PKK'lılara dağıttılar. Seçim dönemi erzaklar, poşetler yaptılar.
10. Cumhurbaşkanının yurtdışı temaslarını dillerine doladılar, saray gazetecileri diye bir terim uydurdular. Kendileri özel uçak kiralayıp Roma'ya, Paris'e yandaş gazetecileriyle tur düzenlediler. Paris'te saray kiralayıp parti verdiler. Geceliği 100 bin kral dairelerinden halka seslendiler.
11. Cumhurbaşkanının konvoyunu dillerine doladılar. Kendi ederlerine bakmadan konvoylarla gezdiler. Özel uçaklardan inmediler.
12. Yıllarca megri megri dediler. Kendileri HDPKK ile kent uzlaşısı yaptılar. PKKyla iltisaklı kişileri parti listelerinden aday gösterdiler. Kayyım atanan başkanların ayağına konvoylarla gittiler. Bakanlık ve CB yardıcılığı teklif ettiler.
13. Bir taşra teşkilatındaki müptezel yüzünden AK Partililere her fırsatta "pudra şekeri" sözüyle hakaret ettiler. Kendileri belediye araçlarıyla uyuşturucu taşıdılar. Şahsi pudracılarını belediyede işe yerleştirdiler.
14. AK Partiye 5li çete adını verdikleri müteahhitler üzerinden yüklendiler. Kendileri de aynı kişilere ihale verdiler. Üstelik belediyeyi açıkça zarara uğratıp yandaşlarından bile tepki aldılar.
15. AK Partiye yıllarca müteahhit partisi dedikten sonra bir müteahhit çocuğuna kurtarıcı diye sarıldılar.
16. AK Partililere 3 yerden 5 yerden maaş alıyor dediler. Kendileri belediye iştiraklerinde yönetim kurulu üyesi sayısını 2-3 katına çıkardılar. Ballı maaşlara doyamadılar.
17. Bu Ak PArti Cumhuriyeti yıkacak dediler, özerklik ve Kürdistan vaatlerini seçimlerde müttefiklerine verdiler.
18. Para alan emir alır dediler, fonlanmadıkları yer kalmadı. Alınan emirleri de varın siz hesap edin.
19. Demokrasi dediler, vekil pazarlarında vekil alıp sattılar. Cumhur dediler, milletin iradesini yok saydılar.
20. Kadına şiddet deyip durdular, partilerinin önünden KADIN geçemez oldu.
21. işçi hakları dediler, göreve geldikleri her belediyede işçi kıyımı yaptılar.
22. Muasır medeniyet dediler, hala ellerinde mızrak kçlarında yaprak var.
23. Milliyetçilik dediler, kendilerini üstün Türk ilan edip kalan vatandaşa maraba muamelesi ettiler.
24. Köylü milletin efendisi dediler, ahırlarından davarını, topraklarından mahsulünü, ayaklarından çarığını dahi çekip aldılar.
25. Cahilsiniz, yobazsınız, gericisiniz, koyunsunuz dediler... 23 Yıldır problem olarak gördükleri Tayyip Erdoğan'ı indirecek bir akıl üretemediler. ibriğin, terliğin peşine rey kullanmaya gittiler.
26. Vatanseverlik tasladılar, iran ile didiştik iran'ın, Esed ile didiştik Esed'in, piçrail ile didiştik N.yahu'nun safında yer aldılar.
***
Uğraşsak dahasını da yazarız elbet.