chp'nin ve akp'nin seçim bildirgesinde yer alan bu özerklik meselesine bir de emekçiler açısından bakalım mı? sol haber bakmış, buyrun:
AB 'özerklik'i neden destekliyor?
Kürt siyasetçilerinin de dönem dönem dile getirdikleri "Yerel Yönetimler Özerklik Şartı", iddia edildiği gibi yerel yönetimleri halka devretmeyi değil, sermayeye devretmeyi amaçlıyor. Yerelleşme, 1980 sonrası neo-liberal politikalar kapsamında devletlerin idari ve yerel örgütlenmelerine ilişkin olarak gündeme geldi. Yerelleşmeyi teşvik edenler arasında "Yerel Yönetimler Özerklik Şartı"nı kabul eden Avrupa Konseyi dışında, Avrupa Birliği, Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı gibi emperyalist kuruluşlar bulunuyor. Bu kuruluşların her biri başta eski sosyalist ülkeler olmak üzere pek çok ülkede yerel yönetim reformu yapılması için hükümetler üzerinde baskı kuruyorlar. Aynı zamanda yerel yönetimlerle ilişkiye geçerek ortak projeler yürütüyorlar. Türkiye'de ise gerek yerel yönetim reformu, gerekse kamu yönetimi reformuyla birlikte gündeme gelen yerelleşme politikaları Avrupa Birliği üyelik sürecinde hız kazandı. Avrupa Birliği'nin yanı sıra Dünya Bankası da Türkiye’de yerelleşme uygulamalarının teşvik edilmesi kapsamında uzman desteği ve mali destek veriyor.
Yerelleşmenin önemli ayaklarından birini merkezi yönetimin sağlaması gereken hizmetlerin yerel yönetimlere bırakılması oluşturuluyor. Bu hizmetlerin başında her vatandaşa eşit bir biçimde sağlanması gereken eğitim ve sağlık hizmeti geliyor. Yerel yönetimlerin bu hizmetleri devralmasıyla birlikte devletin en önemli konularda "vatandaşa karşı sorumluluğu" büyük oranda ortadan kalkıyor; eğitim ve sağlık ise yerellikte ikamet edenlere bedeli karşılığı verilen hizmetler haline geliyor. Bu nedenle kamusal hizmetlerin yerel yönetimlere devredilmesinin ilk sonucu, söz konusu hizmetlerin kamusal niteliklerini yitirerek paralı hale gelmesi oluyor. Öte yandan bu hizmetlerin merkezi bir planlamayla, ülkenin tümündeki ihtiyaçlar gözetilerek üretilmesi gerekirken, yerel yönetimlere devirle birlikte bu da imkansız hale geliyor.
Yerelleşmenin ve onun bir ürünü olan bölgeselleşmenin en önemli sakıncalarından biri ise eşitsizliklerin giderek derinleşmesine yol açması. Kaynakları bol olan, gelir yaratabilen, belli bir refah seviyesini tutturabilen yerel birimler ya da bölgelerle ülkenin geri kalanı arasında açılan uçurum hem aynı ülke vatandaşlarının farklı yaşam seviyelerine sahip olmasını meşrulaştırıyor hem de refah seviyesi farklılaşan nüfus grupları arasındaki düşmanlıkları da körüklüyor.
genel başkanının birilerine alenen, hoparlörler eşliğinde "özerklik getireceğim" demesini hazmedemeyen zihniyetin kuyruk acısından başka birşey değildir. bu bildirgenin tek bir yerinde bölünme temalı bir ifade okuyan varsa bana yazsın. sadece yerel yönetimlerin güçleneceğini anlatıyorlar. çokta iyi yapıyorlar.