bizzat tayyip erdoğan tarafından, tekstil patronlarına söylenen itiraf gibi sözlerle tekrar tekrar kanıtlanmıştır:
"Bu sektörde yaklaşık 2 milyon çalışan var. Bunların sadece 350-400 bininin kayıt içinde çalıştığını biliyoruz. Bunun farkındayız ama katlanıyoruz. Ben artık işverenimden şu kayıt dışı konusunda daha fazla hassasiyet bekliyorum."
itiraf etmesine gerek olmayan gerçektir. yaptıkları herşeyin patronlar için olduğu zaten gören gözlere görünmektedir. (bkz: görünen köy kılavuz istemez)
başbakanın ağzından bir cümle duyulmuşsa önce en kötü şekilde yorumlanacak, felaket tellallığı yapılacak, halka sürekle yanlış ve çarpıtılmış bilgi pompalanacak, sonra da itiraf etti, bilmem ne etti diye yaygınlaştırılacak falan filan. başbakanın ağzından çıkan cümleleri cımbızlayarak mı hükümetle baş edeceksiniz, başbakan da salaktı yani kendi kendini size ele verdi, siz ne yamansınız siz, hemen yakaladınız cümleyi, yarın ak partiyi bitirirsiniz, sene 1940, sene 2011, bu solcular hiç gelişemedi yazık.
firmalar arasında haksız rekabet olduğunun da tasdiklendiği durumdur.
bir taraf çalışanlarını kayıt içine alıp maliyet yüklenirken , diğer tarafta çalışanlarını kayıt içine almayıp maliyet olmadan diğer firmalara göre daha düşük fiyattan ürün satabilmektedir.
hem işsizlikten yakınıp, hem de başbakanın patronların lehine konuşmasından şikayet eden kimseye bu ülkede solcu/ulusalcı denir. genelde bunlar memur zihniyetlidir, patronmuş, sermayeymiş, ticaretmiş çakmazlar, devletten aylık allahtan sağlık, bu yüzden gelişemediler ya.
dostum bu ülkenin en çok ihtiyacı olan şey işçi değil, sermaye ve patrondur, patrona iyi bakacaksın ki daha çok işçi alsın, başbakanı eleştireceksen işverenin önünü yeterince açmadı diye eleştir, işverenden şu an alınan vergi ve ssk primleri korkunç düzeyde, bunları düşüreceksin ki işveren daha çok işçi alsın, vergiyi düşürmek için hiç bir şeyden kaçınmayacaksın, özelleştirme gerekiyorsa özelleştirme, ne gerekiyorsa yapacaksın. her işsizi devlete yerleştiremeyeceğine göze özel sektöre iş yaratacaksın.
şunu unutmayın işçi her zaman bulunur ama para ve patron öyle sokaktan kürekle toplanmıyor. benim babam da işçi emeklisi ama bu benim körü körüne işçi dostu işveren düşmanı yapmaz, işveren süt veren inek gibidir, ineği aç bırakırsan süt alamazsın.
komünist partinin güçlü olduğu bir ülkede bu itirafları, yuttururlar edenlere.
işçiyi haksız hukuksuz güvencesiz kayıtsız kuyutsuz çalıştıran, bir daha düşünür!
kemal kılıçdaroğlu'nun "ben işçi, işveren ayırmam" sözünü düşündüğümüz zaman tüm düzen partilerinin sermayeye ve partonlara hizmet ettiğini görebiliriz.